Terörle mücadelenin her boyutunu anlamak!
Türkiye’de beyin, göz, kulak organları sağlıklı çalışan birinin “Cumhur ittifakı terörle mücadele etmiyor" demesi mümkün mü? Diyen varsa da ya art niyetlidir ya da bu organları iflas etmiştir. 15 Temmuz sonrası Türkiye’de oluşan milli atmosferle birlikte Türkiye, Irak ve Suriye üzerinde aralıksız terörle mücadele devam etmektedir. Terör örgütü PKK’nın en üst düzey yöneticileri 2016-2024 yılları arasında öldürülmüştür. Mesela teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın “kendisinden sonra örgütte sözü geçecek kişi” olarak tanımladığı Ali Haydar Kaytan isimli terörist bile 18 Kasım 2021 tarihinde Millî İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonu sonucu öldürülmüştür. Terör örgütü PKK’nın bu mücadele karşısında özellikle Türkiye ve Irak üzerinde hareket alanı daralmıştır. Suriye üzerinde geniş bir alanı ABD desteğiyle kazanmışlardı. Türkiye’nin üst üste düzenlediği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı operasyonlarıyla Suriye’de büyük darbe alan terör örgütü PKK, Esad rejimi devrilince Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun harekete geçmesiyle birlikte köşeye sıkışmış durumdadır. Şimdi işgal ettiği yerlerden kaçmaktadır. Türkiye her manada terörle mücadele etmektedir. Terörle mücadele eden her devlet de çeşitli metotlar deneyebilir. Mesela terör örgütü içinde ikilik çıkarmak, aralarına ajan sokmak, birini öldürüp diğerini bilgi kaynağı olarak kullanmak, teslim ol çağrısında bulunmak, son uyarıda bulunmak, yapılan propagandalarla ve alınan önlemlerle vazgeçirmek, caydırmak, finans kaynaklarını kesmek, örgüte eleman kazandıran kanalları tıkamak… Terörle mücadele eden her devlet ve Türkiye’de bu yöntemleri sırasıyla kullanmıştır. Dünyada üç cephede (Türkiye-Irak-Suriye) terörle mücadele eden tek devlet Türk devletidir. Başımıza öyle bir terör örgütünü bela ettiler ki, düşünün fiziki olarak örgüt kamplarını bünyesinde barındıran Irak, Suriye, İran gibi Müslüman ülkeler oldu. Silahını verenler, eğitenler ise ABD, İsrail gibi Hristiyan ve Yahudi devletler oldu. Terör örgütünün kuruluş felsefesi de ateizm… Bu garabet manzaranın ortak hedefi ise malumunuz Türk milletidir.
İşte Türk milleti “üç-beş çapulcu” diye geçiştirilmeyecek, arkasına birçok dünya devletini almış bir terör örgütüyle 40 yıldır aralıksız mücadele ediyor. Öyle bir haydut dünya düzeni var ki… Düşünsenize ABD tonlarca silah üretip getirip terör örgütü PKK’ya teslim ediyor. O silahların parasını da Suudi Arabistan’dan alıyor. “At izi, it izine karışmış” dünyanın manzarası budur.
İşte bu garabet ilişkiler karşısında Türk devleti, terörle mücadelenin her boyutunu hayata geçirerek Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü korumaya çalışıyor. Irak ve Suriye’de yaşananlar herkese ders olmalıdır. Yıllardır Irak ve Suriye’nin neler yaşadığı, nasıl bölünüp parçalandığı, nasıl yıllarca acılar içinde kıvrandığı göz önüne alınırsa Türkiye’nin kendini korumak için büyük mücadele verdiği ve başarılı olduğu anlaşılacaktır. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin ısrarla iç cepheyi güçlü tutma vurgusu, “Ya silahlar gömülecek, ya silahları tutanlar gömülecek” vurgusu Türkiye’nin de bir Irak, bir Suriye olmaması içindir. Aynı zamanda Türkiye’yi korurken, Irak ve Suriye gibi ülkeleri de bölgede güven, huzur ve istikrara kavuşturma mücadelesidir.
Cumhur ittifakı 2016-2024 arasındaki ve halen devam eden terörle mücadele duruşuyla destan yazmaktadır. Şehitlerimizin katillerine en çok sarı torbanın tüketildiği bir dönemi yaşatmışlardır. Cumhur ittifakının terörle mücadele anlayışından şüphe yaratmaya çalışanların tamamının, terörle mücadeleye karşı duruş sergilediklerini unutmamak gerekiyor. Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla ittifak ve işbirliği yapanların, Irak ve Suriye’deki terörle mücadele tezkeresine HDP ile birlikte “Hayır” oyu verenlerin, Afrin operasyonuna karşı çıkanların, HDP ile birlikte “Anayasa taslakları”hazırlayanların, teröre yardım ve yataklık yapan belediyelere kayyum atanmasına, gazete ve televizyonlarının kapatılmasına karşı çıkanlar bugün niçin MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin terörün siyasi aparatı DEM’e “Teröre cephe alın, Türkiye partisi olun”, teröristbaşı Öcalan’a da “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykır” çağrısına şiddetle karşı çıkıyor.
Terörle kararlı ve tavizsiz mücadele eden taraf, terörle mücadelenin bir boyutunu devreye sokuyor. Şimdi hepinizin ortağı olan DEM’e ve onun “Önderimiz” dediği teröristbaşı Öcalan’a yapılan bu çağrıdan niçin rahatsız oluyorsunuz?
Çağrının sınırı ve amacı belliyken, tüm maskeler düşecekken bu sizdeki telaş neden? Türk devleti, Cumhur ittifakı zaten terörle tavizsiz mücadele ediyorken neyin korkusunu yaşıyorsunuz?
Bu sürecin en büyük siyaset zavallıları da 2019- 2023 seçimlerinde terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla ittifak içinde bulunmuş, CHP’nin PKK ilişkilerine susarak siyasi menfaat kovalamış Müsavat Dervişoğlu, Ümit Özdağ gibi kukla figüranlardır. Bu süreçte ağzından ishal olmuş gibi terörle mücadele eden tarafa saldırganlıkları da işte bu kirli geçmişlerinin örtbas etmek içindir. Bir avuç ahmak ve aptal dışında onların bu niyetlerini anlamayan kimse var mı?