Terör, rüşvet, yolsuzluk ve CHP’deki kokuşma
İstanbul’da CHP’nin iki belediyesi arka arkaya gelen süreçte görevden alındı ve tutuklandı. Esenyurt belediye başkanı “terör örgütü PKK’nın mensubu” olmaktan, Beşiktaş da "rüşvet" ve "suç örgütüne üye olmak" suçlarından görevlerinden uzaklaştırıldı. Esenyurt Belediye Başkanı terör suçundan alındığı için yerine kayyum atandı, Beşiktaş belediyesine de meclis içinden bir seçimle yeni başkan belirlenecek… Beşiktaş belediyesinin meclis üyelerinin tamamı CHP’lilerden oluştuğu için yeni başkanda CHP’li olacak…
İstanbul’da birçok CHP’li Belediye Başkanının da benzeri suçlardan soruşturma geçireceği konuşulmaktadır.
CHP’liler ve onların kuyrukları görevden alınan Esenyurt Belediye Başkanı için “PKK ile bağı yok” dese de zaten CHP’nin önceden belirlediği Esenyurt Belediye Başkanı adayını sağlık sorunları bahanesiyle geri çekip, CHP-DEM arasında yapılan “Kent Uzlaşısı” protokolü sonucu Ahmet Özer’i başkan adayı olarak belirlediğini dünyada bilmeyen yok. Ahmet Özer, görevden alınıp terör suçundan tutuklandığında Kandil ve PKK’nın diğer tüm unsurları ona sahip çıkan açıklamalar yapmıştı. 2015 yılında HDP milletvekili adayı olan, PKK’lı teröristler hakkında övücü romanlar yazan Ahmet Özer’in terör örgütü PKK’ya yakınlığından asla şüphe yoktur. Bu durum Atatürk’e ihanet eden CHP’nin de büyük rezilliğidir.
Görevden alınan ve tutuklanan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ile ilgili de CHP’liler de dahil olmak üzere herkesin Beşiktaş Belediyesi bünyesinde onun rüşvet ve yolsuzluk gerçekleştirdiğine dair ortak kanaati vardı.
Elbette hukuk ve yargı sistemi, hissiyat ve kanaat geliştirme üzerinden suçlama yapmaz. Somut deliller belirleyicidir.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız hukukçu kimliğiyle Beşiktaş Belediyesinde son gelişmeler özelinde “Tutuklamanın ilk şartı, şüpheli veya sanık hakkında “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin” bulunması ve orantılı olması gerekir. Mahkemeler gösterdikleri gerekçelerle vermiş oldukları kararları hukuki ve maddi açıdan somutlaştırmak zorundadır. Gerekçe; akıl, mantık ve vicdanların tatminini hedefler.” şeklinde bir yorumda bulunmuştur. Her cümlesi önemli olduğu gibi, son cümlesindeki “Tatmin” kısmı da çok önemlidir.
Gerek Esenyurt Belediyesi gerek ise Beşiktaş Belediyesi konusunda CHP ve kuyruklarının “Siyasi operasyon” şeklindeki aşırı çığırtkanlığı karşısında, şahsen ben de kamuoyu vicdanının tatmini konusunda boşluk bırakılmaması gerektiğine inanıyorum. Yargı ve medya arasındaki kamuoyunu bilgilendirme ilişkisi eksiksiz yerine getirilmelidir. Her iki belediye başkanının suçlandığı konular hakkında somut deliller iddianameye konulduğu gibi, kamuoyu ile paylaşılmalı ve vicdanlar eksiksiz tatmin olmalıdır.
CHP’nin çürümüş yapısı içinde bu tür suçlamalara maruz kalan CHP’li Belediye Başkanlarının bu suçları işlediğine dair zerre şüphemiz yok ve ilerleyen günlerde daha fazlasının çıkacağına da inancımız çok… Ama gerek Esenyurt gerekse Beşiktaş Belediye Başkanlarına isnat edilen suçlarla ve kayyum atanan DEM’li Belediyelerin terörle ilişkilerini ispatlayan deliller noktasında öyle bir sunum yapılmalı ki, bir daha CHP ve kuyruklarının asla sesi çıkmamalıdır.
CHP tüm bu gelişmeleri, kendi içinden çıkaracağı Cumhurbaşkanı adaylığı noktasında değerlendirmekle meşgul olduğu için, inanın belediye başkanlarının hangi suça battığından ziyade, bu süreci “Zeytinyağı gibi üste çıkarız” düşüncesiyle değerlendirmektedir.
Ekrem İmamoğlu “Hedef benim” diyerek sahnede rolünü oynuyor. Özgür Özel ortamı idare etmeye çalışan çaresizlikte, Kemal Kılıçdaroğlu’da “Ne olur olmaz” hazırlığı içinde…
“Hedef benim” diye feryat eden Ekrem İmamoğlu, Kandil’in bile sahip çıktığı, geçmişte ve şu anda PKK ilişkileri ortada olan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i önce danışmanın sonra Esenyurt Belediye Başkanı yaparken düşünmediğini şimdi niçin düşünür oldun? Eğer hedefin sen olduğunu düşünüyorsan, yarınlarda ispatlanacak terör, rüşvet ve yolsuzluğu da “Ben yaptım” diye sahiplenmen gerekecek… Mantık bunu gerektirmiyor mu?
Esenyurt ve Beşiktaş Belediye Başkanları elbette işlemedikleri bir suç üzerinden cezaya muhatap edilmemeli… Suçu neyse adalet onun cezasını vermelidir. CHP’nin kendi iç dengelerini sağlamak için yapılan çığırtkanlıklara aldırmadan adalet neyse o uygulanmalıdır. Adalet terazisi partiye, kişiye göre asla değişmemelidir.
CHP’nin milleti aldatmaya yönelik çığırtkanlıkları somut delil, sabit suç üzerinden kamuoyuna sunulursa emin olun CHP kendi kendini sokan akrep pozisyonu alacaktır. Kemal, Ekrem ve Özgür üçlüsü arasındaki çekişme zaten o pozisyona doğru ilerlemektedir.