Boşuna mı şehit verdik?
Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke. Türkiye…
Mertçe savaş veremeyenlerin pusularla diz çöktürmek istediği, içeriden devşirip, dışarıdan getirdikleriyle tuzakların kurulduğu bir ülke…
Ekonomiyle dizginlenmeye çalışılan, terörle prangaya vurulmak istenen bir ülke. Türkiye…
Ne zaman belini doğrultmak istese, ayağa kalkıp koşmaya niyetlense, başını kaldırıp heybetini gösterse tuzakların anında devreye girdiği bir ülke…
40 yıllık terör belasının son bulması için 40 yıldır mücadele eden ülkemiz bu sorundan ebediyen kurtulmak için sona yaklaştı. Ancak “bu sorun 40 yıl daha devam etsin” isteyenler tarafından asparagas haber ve dedikodularla itibarsızlaştırmaya çalışıldı. Terörsüz Türkiye’nin oluşmasından rahatsız olanlar evlatlarını terörsüz Türkiye için toprağa veren şehit ailelerini ve gazilerimizi istismar etmeye yeltendi. Tarih bugünleri not etti. Kimin gövdesini taşın altına koyduğunu, kimin gövdesini toprağın altına koyduğunu, kimin de gövdesini fitneye aracı kıldığını kaydetti.
Terörsüz Türkiye’nin önüne kurulan tuzakları bertaraf etmek için 40 yılın en büyük ve cesur inisiyatifi alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli Türkiye’nin kronik hale gelen terör sorununun gelecek nesillere miras kalmaması için tarihi bir adım attı. Bu adım milli bir çerçeve ekseninde ve bugüne kadar ki terörle mücadelede tecrübeleri ışığında oluştu. Sonuç ne olursa Türkiye’nin kazanacağı, Türk ve Kürt kardeşliğinin perçinleneceği milli bir reçete hazırlandı. Türkiye’yi enfekte eden terör belasından kurtulmak için bu reçetede yazan ilaçların kullanılmasından başka seçenek kalmadı. Her ilacın olduğu gibi bu ilancın da yan etkilerinin olması muhakkak ve yeri gelecek baş ağrısı yeri gelecek ateş yapacak. Ancak vücut bu enfeksiyondan kurtulup sağlığına kavuştuğunda yan etkileri kimsenin umurunda olmayacak. Terörsüz Türkiye’ye ulaşıldığında 85 milyon kazanacak, gelecek nesillere daha sağlıklı ve güçlü bir bünye bırakılacak.
Türkiye’yi içten kemiren, dıştan tehdit eden terör belasının devamında fayda gören kimi çevreler kurdukları tuzaklarla tarihin en kısa ve milli bir zeminde yürüyen sürecini itibarsızlaştırmak için bilindik söylemlere sarıldı. İnsanları tedirgin etmek, tahrike yol açmak ve geçmişteki kötü sonuçlarıyla ürkütmek için sıraya girdi.
“Yeni bir Çözüm süreci başlıyor” dediler.
“Açılım süreci” olduğunu söylediler.
Kapalı kapılar ardında “pazarlık yapıldığını” iddia ettiler.
“İki bayrak, iki dil, iki devlet” talebi olduğu iftirasını attılar.
“Terörün bitmesi için karşılığında ne vereceğiz?” diyerek verdiğimiz bunca şehidi yok saydılar.
“Yeni anayasa” ve “Erdoğan’ın görev süresini uzatmak” için Cumhur ittifakının oyun kurduğunu söylediler.
İmralı’nın “siyasi muhatap” olduğunu söyleyip “milletvekili” yapılacağı yalanını ortaya attılar.
Binlerce şehit verdiğimiz terörle mücadeleyi “magazinsel dedikodularla” sulandırmak istediler.
“İmralı silah bıraktıramaz boşuna denemeyin, çağrı yapmasına ne gerek var” dediler.
“DEM ne Türkiye Partisi olur ne de terörü reddeder ısrar etmeyin” dediler.
Daha nice fütursuz köşelerden asparagas kulis bilgileriyle terörsüz Türkiye hedefini kirletmek istediler. Tarihinin en kısa ve hızlı yürüyen görüşme trafiği için “niye bu kadar uzadı” diyenlerin yanı sıra “niye bu kadar acele ediliyor” sözleriyle de eleştirdiler.
Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan ne MHP Lideri Devlet Bahçeli bugüne kadar pazarlık imasında bulunmadı. Terörle mücadeleden vazgeçileceğine dair bir söz kullanmadı. Ama Türkiye en hassas olduğu konuda içeriden tuzaklandı…
MHP Lideri Bahçeli 1 Ekim’den bugüne kadar terörsüz Türkiye üzerine yaklaşık 54 bin kelimeden oluşan 16 konuşma yaptı. Hiç birisinde müzakere, mütareke bahsini açmadı. Tavizden bahsetmedi, şehitlerimizi ve gazilerimizi incitecek bir ima da dahi bulunmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da hakeza öyle…
MHP Lideri Devlet Bahçeli 14 Ocak’ta partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, “DEM heyetiyle İmralı arasında yapılacak ikinci görüşmenin hitamında PKK’nın örgütsel varlığının bittiği, terörle bir sonuç alınamadığı, bu kanlı sayfanın birçok bedel ödenerek kapandığı hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır. Kesin ve tavizsiz beklentimiz budur. PKK’lı teröristler ya silahlarını gömmeli ya silahlarıyla birlikte teslim olmalı veya kaçınılmaz sonlarıyla karşılaşmalıdır. Altını kalın bir şekilde çizerek ifade ediyorum ki, terörle pazarlık olmaz, müzakere yapılmaz, yalnızca ve yalnızca mücadele edilir” dedi. Muhataplarının yüzüne ne söylediyse kamuoyu önünde de aynısını tekrar etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Ocak’ta AK Parti Kayseri kongresinde yaptığı konuşmada, “Son dönemde artan yalan, çarpıtılmış, buram buram provokasyon tüten açıklamaların gayesi mevcut iklimi dinamitlemektir. Milletin sinir uçlarına dokunan güya haber, açıklama ve magazinel kulis bilgileriyle art niyetli ve alçakça bir oyun oynanmaktadır. İstismar zeminini kaybedecek olanlar her türlü ahlaksızlığı sergiliyor” diyerek tuzakların arkasındaki kirli niyeti açıkladı.
Başta CHP olmak üzere, DEM heyetinin görüştüğü hiçbir parti herhangi bir şartın ileri sürüldüğünü söylemedi.
DEM heyeti, “iki dil, iki bayrak, bölünme gibi bir talebimiz yok” açıklamasında bulundu. Asılsız iddialarla sürece zarar vermek isteyenlerin olduğu ve siyasi partilerle yapılan görüşmelerde herhangi bir şartın ileri sürülmediği belirtildi.
Yalan, dedikodu, iftira ve algı kulisleriyle tuzak kuranların diliyle hareket eden sorumsuz siyasetçiler ise şehit yakınları ve gazilerimizi siyasetin içine çekerek tahrik etmeye çalıştı. Pazarlık iddiasında bulunup “boşuna mı şehit verdik” sözleriyle en hassas ve kutsal yanımız kışkırtılmak istendi.
Üç kıtaya hükmeden Osmanlı İmparatorluğundan 780 bin kilometrekarelik Anadolu topraklarına sıkıştık diye nasıl ki “boşuna şehit verdik” deme hakkımız yoksa “terörsüz Türkiye” için bir kurşun daha atmadan terör örgütünü teslim alma girişimi için de “boşuna mı şehit verdik” deme hakkımız yoktur.
Bugün Anadolu’da başımız dik duruyorsak yüzbinlerce şehit ecdadımız sayesindedir.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet varsa ve Türk milleti ayaktaysa hiç bir şehit boşuna verilmemiş demektir.
Terörsüz Türkiye’nin mimarı Cumhur İttifakı’dır.
Teminatı MHP Lideri Devlet Bahçeli’dir.
Kahramanı ise şehitlerimiz ve gazilerimizdir.
Bugün devletimiz terör örgütlerine “silah bırak” çağrısı yapabilecek gücü kendinde bulabiliyorsa bu özgüven şehitlerimizin ve gazilerimizin eseridir.