Tarımsal Finans ve Gıda Okuryazarlığı
Ülkemizde “Tarımın Temel Sorunları” başlıklı yazılar birçok kişi tarafından zaman zaman kaleme alınıp, gündeme getirilmiştir. Tarımın sorunları dediğimizde; arazi dağınıklığı ve verimlilik, sulama ve su kaynaklarının yetersiz kullanımı, maliyetlerdeki artış, pazarlama ve lojistik sorunları, eğitim ve bilinç eksikliği, iklim değişikliği ve çevresel etkiler, maliyet artırıcı unsurların çözümlenememesi, ihracat eksikleri, çiftçi eğitimi ve uygulamalarının yetersiz olması, mazot fiyatları, tarımsal üretimde verim ve kalitenin düşük olması, destekleme zamanları, sulanabilen arazi miktarının azlığı ve mevcut su kaynaklarının etkin kullanılamaması gibi sıkıntılar sayılabilir. Türk tarımının sorunları, uzun yıllardır çözüm bekleyen yapısal meselelerdir. Bu sorunların çözülmesi için bütüncül ve uzun vadeli politikalar üretmek şarttır. Bu sorunlara kalıcı çözümler üretmek adına Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı ve ekibinin başlattığı “tarımsal üretim planlaması” tarımın geleceği için kritik adımlardır. Aksi takdirde, gıda güvenliği ve ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmak giderek zorlaşacaktır.
Sahadaki bir mühendis olarak görünen buz dağının altındaki görünmeyen ülkemiz tarımının temel sorunlarının başında “Tarımsal Finans Okuryazarlığı” ve “Gıda Okuryazarlığı” olduğunu görmemiz ve önemsememiz gerekmektedir. Bizim şu ana kadar gündeme almayı ihmal ettiğimiz, düşünemediğimiz finansal okuryazarlık; çiftçinin finansal sürdürebilirliği, üretimin sürdürülebilirliği, verimin ve kalitenin arttırılmasında ilk basamaktır. Gıda okuryazarlığı ise bireylerin gıda seçimi, tüketimi, israfı önleme ve sürdürülebilirlik gibi konularda bilinçli kararlar alabilme yeteneğini ifade eder.
Gıda okuryazarlığı, bireylerin yiyecek seçiminde daha bilinçli olmasını sağlar. Etiket okuma alışkanlığı kazanan bireyler, tükettiği gıdaların içeriğini daha iyi anlar ve sağlık açısından doğru kararlar verebilir. Böylelikle aylardır gündemimizi işgal eden pestisit konusunda uzman olmayan kişilerin söylemleri itibar görmez, bakanlık kurmayları bu gibi konularda fazladan mesai harcamaz ve daha farklı konulara yoğunlaşabilirdi.
Gıda okuryazarlığı, bireylerin ihtiyacı kadar alışveriş yapmasına, artıkları değerlendirme yöntemleri öğrenmesine ve tüketim planlaması yapmasına yardımcı olur. Daha stratejik bir alışveriş ve tüketim anlayışı geliştirerek hem bireylerin hem de ailelerin ekonomik tasarruf yapmasına olanak tanır.
Günümüz Türkiye’sinde hiçbir insan “Benim ekonomiyle, finansla işim olmaz!” diyemez. Dolaylı ya da doğrudan herkesin ekonomi ile bir ilişkisi vardır. İnsanların enflasyon karşısında satın alma gücünün iyice düşmesiyle, markete alışveriş yapmaya giden yaşlı bir ev hanımının da ilkokula yeni başlamış beslenmesini okulun kantininden satın alacak 6 yaşındaki minik öğrencinin de finans ve ekonomiyle bir ilişkisi vardır.
Finansal ve gıda okuryazarlığının önemi her geçen gün artan bir kavramdır. Çiftçilerin gerek bireysel gerekse işletmelerinin harcama ve yatırımlarını en rasyonel şekilde yapabilmeleri için finansal okuryazarlık; bireylerin hem kendi sağlığı hem de gezegenin geleceği için sağlıklı bir toplum ve sürdürülebilir bir dünya için herkesin gıda okuryazarı olması gerekmektedir. Unutmayalım ki bilinçli tüketim, sağlıklı bir gelecek demektir.
Sadece şirket yöneticilerinin veya şirketin finans/ekonomi/pazarlama departmanlarında çalışanlarının finansal okuryazarlık düzeylerinin yüksek olması gerektiği inancı eskide kalmıştır. Artık bireysel anlamda ev ekonomisi yönetimi de dahil olmak üzere, herkesin asgari düzeyde de olsa finansal bilgilere sahip olması gereken bir dönem yaşanmaktadır. Bu sebeple tarımsal finans okuryazarlığı seviyesini artırmak zorunluluk olmuştur.
Bazı kavramların popülaritesi belli bir zaman devam eder, geçen zaman ve gelişen teknoloji bu popülariteyi azaltır ya da tamamen bitirir. Ülkemiz de hem “Tarım” hem de “Tarımsal Finans ve Gıda Okuryazarlığı” böyle bir kavram değildir; aksine yıllar geçtikçe değeri daha da anlaşılacak ve “popülaritesi artacak” kavramlardır. Artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması, gıda güvenliğinin sağlanması ve doğal kaynakların korunması gibi hususlar oldukça ve insanoğlu var olmak için çalıştıkça, kazandığı parayı ihtiyaçları için harcadıkça, harcamalarının sonucunda kalan parasını tasarruf ettikçe ya da kazandığı paradan daha çok harcayıp borçlandıkça farkında olarak ya da olmayarak “tarım”, “finansal ve gıda okuryazarlığı” kavramlarıyla iç içe olacaktır.
Dolaysıyla “ülkemizde duygularıyla değil, mantığıyla hareket eden üreticiler ve tüketiciler uzun vadede daima kazananlar olacaktır.”
Ülkemizde çiftçi; tarımsal işletmelerle aile bütçesi nasıl yönetiliyor? Sorusuna verecek cevabı bulmakta zorlanıyor. Sebebi çok açık! Çünkü hiçbiri maliyet hesaplaması yapmıyor! Bütçe hesabı yapmıyor! Plan yapmıyor!.. Artık günümüz şartlarında bunları yapma zorunluluğumuz var!
Tarım Kredi Kooperatifleri verilerine göre; çiftçilerin yüzde 84’ü para biriktiremiyor ve yeni yatırım yapamıyor. Kredi kullanan çiftçilerin yüzde 48’i ne kadar faiz ödediğini bilmiyor. Yüzde 70’i parasını hasatta tek seferde alıp, tüm sene geçiniyor. Yüzde 56’sı maliyet hesabı tutmuyor. Yüzde 71’i girdilerini vadeli olarak tedarik ediyor. Yüzde 59’u mallarını tüccarlara satıyor. Son tüketiciye (biz vatandaşa) satış yapanların oranı yüzde 10 ve sulama, traktör gibi ekipman yatırımı yapabilenlerin oranı yüzde 32.
Ayrıca “her dört çiftçiden üçü lisanslı deponun ne olduğunu bilmiyor.” Kısaca “ELÜS denilen “Elektronik Ürün Senedi” ni bilmiyor.” Sonuç olarak “çiftçilerimiz finansa erişimi, devletin üretime ve finansa dair desteklerini, ELÜS senediyle neler yapabileceğini, tasarruf yapmayı dolayısıyla finansal okuryazarlığı bilmiyor.”
T.C. Ticaret Bakanlığı ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı üretimin ilk safhasından başlayarak tüketime kadar ve hatta ihracata kadar olan zincirin her halkasında atılacak her adımı çok iyi hesaplaması lazım. Tam bu noktada çiftçimize, üreticimize “tarımsal işletmelerinin bütçelerinin ayrı, aile bütçelerinin ise ayrı olduğunu anlatılması, bütçelerini yönetmeyi ve bütçe planlamasını nasıl yapmaları gerektiğini anlatılması gerekmektedir.”
Son Söz: Hani şu şarkının sözleri var ya; “Bir şey yapmalı, bir şey yapmalı” diye haykırılan. Ne zaman duysam o sözleri, bir Türk Milliyetçisi olarak yerimde duramaz oluyorum. Müthiş devrimci bir ruhu var o nakaratın! Sol görüşlü kardeşlerim için bu şarkı yıllarca “ne yapacağını bilmeyen şarkı”, ya da “bir şey yapılması gerektiğini söyleyip ama hiçbir şey yapmayan slogan” olarak kalmıştır.
Önümüzdeki süreçte “ülkelerin geleceğini tarım politikaları, tarımsal finans ve gıda okuryazarlığı belirleyecektir.” Bu cümleyi okuduktan sonra mutlaka aranızda bana sövüp ülke bu hâldeyken siyasetten başka bir şey mi konuşacağız diyenler olacaktır. Zaten bu zihniyette olduğumuz için ilerleme kaydedemiyoruz. Bir şeyleri değiştirmek için bazen inisiyatif almak gerek!..