Üç gol atıp kazanamamak!
Galatasaray, kadro kalitesi ve genlerinden gelen güçle Avrupa Ligi’ni kazanmak istiyor. Bu arzusunu ilk saniyeden itibaren sahaya yansıttı ve hücum iştahı daha 20 dakika dolmadan sonuç verdi. Üstelik goller 2 stoper, Davinson ve Abdülkerim’den geldi. Kendi sahanızda Avrupa maçı oynuyorsanız, hele de rakibinizin hiç puanı yoksa o an “galibiyet cepte” dersiniz.
Ancak söz konusu Galatasaray olunca bu mümkün değil. Dinamo Kiev eski gücünde olmasa bile ismiyle takımlarımızı rahatsız eden, Galatasaray da kırılgan savunmasıyla her an gole davetiye çıkartan bir takım. Kırılma anı 45. dakika oldu. Defans ve Muslera’nın hatasında yenen gol Dinamo Kiev’i maça ortak etti.
İkinci yarı aynı senaryo vardı. Barış’ın kırmızı kartı VAR’dan penaltı ve 3-1’e dönünce “oh” çeken tribünlerin sevinci fazla sürmedi. Saçma sapan yenen gollerle tabelaya yeniden denge geldiğinde maçı kurtaracak ruh hali ve güç kalmamıştı.
Güzel başlayan akşam korku filmi gibi bitti. Sara’sız organize olamayan bir takım var. Savunmanın savunma yönü ne kadar kötüyse son maçlarda hücum da o kadar berbat. Osimhen, Yunus, Barış ve Mertens’in skor üretmedeki verimsizliği de aşikar.
“Avrupa kupası istemek lafla değil icraatla olur” sözünü Okan Buruk’a ve takıma hatırlatmak lazım. Telafisi olan bu skoru, Hatay’ın artçısı veya Kiev kazası diye geçiştirseniz bile en azından bundan sonraki maç ve turlarda 3 gol atınca kazanan gerçek Avrupa fatihine ihtiyaç var.