Netanyahu’nun kâbusu

YAYINLAMA:
Netanyahu’nun kâbusu

Suriye devrimini kendi lehine bir işgal ganimetine çeviren İsrail, Golan Tepeleri’ni aşıp Şam kapılarına kadar ilerledi. Kritik askeri noktaları hedef alarak devrimin doğurduğu kaosu kendi stratejik avantajına dönüştürmeye çalıştı. Lakin kısa bir süre sonra kazanımlarının sevincini kursağında bırakan Türkiye gerçeği ile yüzleşti. 

İsrail'in korkusu sıradan bir vehim değil. Hem tarihsel kökleri olan hem de mevcut güç dengeleri içinde makul bir karşılığı bulunan stratejik bir endişe. İşte bu sebeple, saldırdıkça savunmaya çekiliyor, kazanır görünürken bile huzur bulamıyor.

Netanyahu’nun ABD ziyareti bu korkunun tezahürü oldu. Resmi ajandasında birçok başlık bulunan Netenyahu’nun altını kalınca çizdiği mesele Türkiye’ydi. Basın toplantısında henüz hiçbir gazeteci o konuya meyletmemişken Netanyahu lafı dolandırmadan Türkiye'nin Suriye’deki varlığından duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Ancak şikâyetçi olduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a övgüler işiterek şok geçirdi. ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Ben onu severim, o da beni sever” sözleriyle övdü ve İsrail’i Türkiye konusunda makul davranması konusunda uyardı.

Trump’ın bu çıkışı, Netenyahu için hem diplomatik bir fırça hem de ABD’nin bölgesel önceliklerinin yeniden kodlandığının ilanıydı. Trump daha önce Zelenski’ye karşı sergilediği "Putin’le anlaş" tavrının bir başka biçimini Netenyahu’nun önüne koydu.

Görülüyor ki içeride ekonomik toparlanmaya kilitlenmiş Washington yönetimi, yeni maliyetler çıkaracak çatışmalardan özellikle kaçınıyor. Üstelik Türkiye gibi sahada ve masada ağırlığını koyan bir aktöre karşı diplomasisini denge içinde yürütmek istiyor.

Ne var ki Türkiye'de bazı muhalif siyasetçiler ve medya çevreleri, Esad'ın devrilmesini İsrail lehine bir gelişme olarak sunuyordu. Oysa Netanyahu’nun beyanları bunun tam aksi bir resim çiziyor. 

Suriye devrimi sadece Esad’ı değil, İsrail'in huzurunu da kaçırmış durumda. Belki de daha önemlisi, Suriye devriminin bölgenin esas sorunlarını örten çalılıkları temizlemesi. Dolayısıyla bugün İsrail, tarihinde ilk kez bu kadar yakından, bu kadar organize bir güçle karşı karşıya gelme ihtimalini yaşıyor. Daha önce karşısında, zayıf rejimler ve disiplinden uzak milis gruplar vardı. Şimdi ise düzenli orduya, sağlam bir siyasi iradeye ve stratejik vizyona sahip bir devletle yüz yüze kalma ihtimali Tel Aviv’i diken üstünde tutuyor.

İsrail’in Suriye’de attığı her adım bundan böyle Türkiye ile kesişecek. Netenyahu’nun kazanır görünürken bile tedirgin olmasının temelinde bu hakikat var. Türkiye’nin muhalifleri görmese de Netanyahu bunu görüyor. Trump bunu teyit ediyor. En çarpıcı olan ise bence şu: Türkiye bu korkuyu tek bir mermi bile patlatmadan yaşatıyor.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *