**Evvela şu satırlar ile başlamak istiyorum, “ Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için”, Türk Milletinin başı sağ olsun! Bizler şehadeti ile toprağı vatan edenlerin, sancağı hür kılanların yazdığı destanı aktaranlarız… Şehitlerimize vefa ve rahmet ile …**

Düne yazılan 5 yıllık zulüm ardından, aziz İstanbul, yarınlarda Muradına ersin diyerek söze revan olalım. İstanbul’u kasvet bastı, yaprakları döküldü, ayaz vurdu ve zemheriye yazdı. Ufukta bir bahar var, hakiki bir bahar, öyleyse bu baharın cemresini düşürelim yüreklere…

Yaklaşan yerel seçimler için Cumhur İttifakı İstanbul adayı; Geçmiş Dönem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Afet Bölgelerinin Mavi Çizmeli Kara Murat’ı Murat Kurum olarak açıklandı. **Türkiye’nin, icraatları ve bakan kimliği ile tanıdığı Murat Kurum’u; ben de, amcamın meslek ve yol arkadaşı olması hasebiyle merhametli şahsiyeti, mütevazi kişiliği ve samimiyetiyle tanıyorum… ** O sebeple evvela bu kıymetli şahsiyetten bahsedeceğim, çünkü dün ne demiştik: kişilik önemli! “Nasıl birisidir?” diye sorduğumda ilk cevap: “Yemeğe oturduğunda, yanına, arkasına, etrafına bakar. Korumalara kadar herkes oturuyor mu diye kontrol eder. Eğer herkes oturuyorsa ve yemekleri önlerindeyse yemeğe başlar.” anekdotu oldu. Aslında bir insanı tepeden tırnağa anlatan bir anı. Buraya karakteristik özelliklerini, eğitimini, başarılarını sayfalarca yazsak dahi tek bir anda gösterdiği tepki ile ortaya koyduğu karakteri açıklayamayız. İşte milletin bağrından samimiyetiyle sıyrılan Murat Kurum, bir ekmeği böldüğü o anda gizli… Ne kameralar önünde bir şov bu, ne de kurgulanmış bir hareket yahut tiyatro… Bu, onun en yakınındakilerin şahit olduğu, en samimi en doğal anı… Etrafında onu alkışlayan yapraklar yok, samimiyetine kefil olan yol arkadaşları var. Dün, halktan uzak egolu kişiliğiyle, adeta tiyatro sahnelerindeymişçesine, biçilmiş rolünü 32 diş sergileyen İmamoğlu’ndan bahsettik. Bugün, halkın arasında, vazife bilincinin düştüğü çehresine konan mütevazi tebessümü ile beliren, Mavi Çizmeli Kara Murat’tan bahsedeceğiz. Mesleki karnesi yıldızlarla dolu. Mütevazi ve memur bir ailenin, merhameti ve ahlakı ile parlayan çocuğu. Başarılarını, çalışmalarını ve projelerini yazmaya kalksak köşemizden bir hayli taşar. Yani sahnelerde kollarını sıvayıp -mış gibi yapanlardan değil; sahalarda kollarını sıvayıp, mavi botunu giyerek işe koyulanlardan. Tam bir görev adamı! Adının ardına sıralanan projeler zaten bunun kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.

Bilindiği üzre icra ettiği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, görev tanımı itibari ile sosyal belediyeciliğin görev tanımlarını da kapsıyor. Haliyle, ***sayın Kurum için 81’ilde görev tanımının hakkını vermiş bir nevi Türkiye’nin Belediye Başkanı diyebiliriz. Bu durumda teşbihte hata olmaz; Türkiye’nin Belediye Başkanı, Türkiye’nin kalbi olan İstanbul Belediye Başkanlığına adaydır da diyebiliriz.*** Öyleyse, İstanbul için belediyecilik namına yapılacak çalışmaları 81 ilde  layıkıyla yapan, dolu dolu bir aday var. Kimin karşısında..? Ardında yalanlarını sürükleyen, vasıfsızlığını şovmenliğiyle perdeleyen, belediyecilik namına bomboş biri olan İmamoğlu’nun karşısında. Gözümüzde canlanan bir 5 yıllık kayıp da var malum duraksama devri…  İstanbul için artık yeniden ayağa kalkıp yola koyulmanın vakti gelmedi mi..? Murat Kurum da, daha adaylığının ilk açıklamasında, yani sözün Bismillah’ında aynen öyle dedi ve daha ilk andan itibaren yola koyuldu. Daha adaylık ilanının üzerinden bir hafta geçmeden, İstanbul’u karış karış gezerek yolu yarıladı bile. Şöyle desek garip karşılanmaz diye düşünüyorum; görünen o ki İmamoğlu’nun 5 yılda alamadığı yolu, Kurum 1 haftada aldı. Tabi Anadolu’ya yayılmış engin tecrübesiyle ve samimiyetiyle… 

Sloganvari cümlelerle, tiyatral bir profille, algı yönetimiyle değil profiliyle yola koyuldu. Siyasi kimliğinden sıyrılmış vazife bilinci ile ve kucaklayıcı bir anlayışla yola koyuldu. Saldırgan ve polemiksel bir seçim süreci geçirmeyeceğini vurguladı. İmamoğlu’nun tam aksine… Çünkü kendisi, saldırgan bir seçim sürecini yönetmişti. Karşı tarafa saldırarak, kendini ortaya koymaya çalışmıştı. Tabi bunun esas sebebi yine diyoruz ki vasıfsızlık! Vasfı olan vasıfları ile adaydır, tek muhatabı seçmendir. Yaptıklarını sunar, yapacaklarını anlatır, istekleri dinler ve milletle hemhal olur. Bu aynı zamanda siyasi kimlikten arınmış bütünleyici bir anlayışın da ispatıdır. Ekrem İmamoğlu, hücrelerine kadar siyasi kimliğini haykıran, bütünleyici maskesi altında ayrıştırıcı bir yapıya sahip. Seçim sürecini, herkese mavi boncuk dağıtırmış gibi yapıp aba altından sopa göstererek geçirdi. Zaten İstanbul’a hizmet için aday olmadı, İstanbul’u bir eşik olarak gördü, Cumhurbaşkanlığına açılan bir kapı misali… Haliyle meselesi İstanbul değildi, bunu arif olan anladı ve kör olmayan gördü. Şimdi *meselesi İstanbul olan bir aday var.* Siyasi bir gayesi yok, hayatını mesleğine adamış, makamlara yükseldikçe tevazu ile alçalmış, vakur bir aday. Daha ilk cümlesinde yola koyulan, vazifeye hazır bir aday. Onca lafı tüketip, işe girişemeyen İmamoğlu’nun karşısında; “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”* sözünün vücut bulduğu bir aday, Murat Kurum.

Lafı güzafı geçip, bu adaylığın girizgahına girelim biraz da. Mavi Çizmeli Kara Murat, henüz aday dahi değilken kurduğu ekip ile İstanbul’un röntgenini çekmişti bile… İstanbul’un demografik yapısına ışık tutan sosyal bir araştırma yapmıştı. Söz arasında “İşte görev adamı!” deyip devam edelim. Sorunları ortaya koymuş ve çözümleri de üretmişti bile… Ve adaylığının ilk açıklamasında, yani sözün Bismillah’ında “İstanbul’un sorunlarını biliyoruz ve çözümleriyle geliyoruz.” dedi. İşte ardı dolu bir seçim girizgahı. Yolcunun gittiği yol daha gelişinden bellidir, bu geliş o beş yıl önceki geliş değil, dolu dolu bir geliş. Peki bir aralık olarak, İstanbul’un ana sorunları neydi hatırlayalım mı? Deprem hazırlığı, Kentsel dönüşüm, trafik, metro ve su. Geçtiğimiz 5 yıl hiçbir çalışma gösterilmeyen 5 büyük sorun. Murat Kurum’un ilk açıklamasında İstanbul ile hemhal olarak bahsettiği sorun ve çözümlerden devam edelim. İstanbul’u deprem için hazırlıklı hale getirmek, ilk vaadi. Baktığımızda ardı geçmiş dönem yaptıkları ile dolu bir vaat. Kentsel dönüşüm zaten sayın Kurum’un eğitimini yüksek lisans ile alıp Türkiye geneli yaptığı proje ve çalışmaları ile taçlandırdığı bir alan, haliyle bu da dolu dolu bir vaat. Trafik ise Kurumun yine öncelikli vaatlerinden, İstanbul’u yaşanır ve ulaşımı kolay bir hale getireceğiz vurgusunu yaptı. Bu vaat de Marmaray, Avrasya Tüneli, Köprüler, Yollar ve Metrolar ile şehir hayatına kolaylık kazandıran bir hizmet anlayışından gelen yine dolu dolu bir vaat. Su sorunu, yine bu da sayın Kurum’un öncelikleri arasında yer alıyor elbette. Bunların yanı sıra göz dolduran ve kulakların 5 yıllık pasını silen vaatler de var. Sosyal Belediyecilik esaslarını yaşatacağız diyerek söze başlayan Murat Kurum; sosyal yardımlara, kurumlara ve çalışmalara yoğunluk verileceğini ifade etti. Ve tüm bunların nihayetinde, kadınların öncelikli olacağı bir anlayış temelinde ilerleyeceklerini, adaletli bir eşitlikle vazife icra edeceğini vurguladı. Sözü öz tutup, yola koyuldu. Öyle ya ayinesi iştir kişinin, yolu söz olacak, işleri söz olacak, samimiyeti söz olacak!

Mavi Çizmeli Kara Murat yola revan olurken, Bilge Lider Devlet Bahçeli’den ilk tebrik geldi. Ardından İstanbul’da Üç Hilal’in sancaktarı, MHP İstanbul İl Başkanı Sayın Sertel Selim “Murat Kurum dönüşümün reçetesidir!” diyerek teşkilatlar için seçim rotasını çizdi. Mevzu bahis Türkiye’nin kalbi olan İstanbul iken, Türk Dünyasının kalbi ve Türk Milletinin gençlik ateşi olan Ülkü Ocakları da  sürece nazır olarak, dönüşüm yolculuğunun fitilini ateşledi. Ülkü Ocakları Genel Başkanı,  Sayın Ahmet Yiğit Yıldırım: “Türk Gençliğinin çatısı olan Ülkü Ocakları, daima İstiklal ve istikbalimize her alanda sahip çıkacaktır.” diyerek sözün aslı ile seçim çalışmalarını başlatan ateşi yaktı. Sözün nihayeti olarak geleceğin sahibi olan  Türk Gençliği, bugünde; Lider Devlet Bahçeli’nin işaret ettiği Türk Asrını ufuk çizgisi çekerek, Cumhur İttifakı için “biz varız!” dedi.