24 Kasım 2024
weather
15°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Siyaset İçişleri Bakanı Soylu: Suriyeli sığınmacılar elbette ülkelerine dönecekler

İçişleri Bakanı Soylu: Suriyeli sığınmacılar elbette ülkelerine dönecekler

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir canlı yayında Türkiye'de sığınmacılara ilişkin açıklamalarda bulundu. Suriyelilerin yüzde 60-70'inin geri döneceğini belirterek "Ortanca yaş nüfusu artan bir Türkiye ile karşı karşıyayız. 32-33 olan ortalama yarın 34 olacak. Avrupa gibi 40-41'e geleceğiz. Almanya, Doğu Avrupa'nın genç nüfusunu emiyor. Neden? Ekonomisini döndürebilmek ve farklı kültür enjekte etmek istiyorlar. Peki, Türkiye'ye gelenlerin hiç nimetleri yok mu?" dedi.

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
İçişleri Bakanı Soylu: Suriyeli sığınmacılar elbette ülkelerine dönecekler

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, NTV'nin canlı yayında Ahmed Arpat'ın sorularını yanıtlayarak gündeme ilişkin konular hakkında açıklamalarda bulundu. Soylu, Türkiye'nin gündemindeki en önemli başlıklardan biri olan sığınmacı meselesine ilişkin de konuştu.

"211 BİN SURİYELİ VATANDAŞ YAPILDI"
Şu ana kadar toplamda 211 bin Suriyelinin vatandaş yapıldığını belirten Soylu, "211 bin vatandaş yaptık. Bunun 92 bini çocuk, geri kalanı 120 bininden 60 bini erkek, 55 küsur bini kadın. Bunlar kimler... Çok kriterimiz var. Sanatkarı var, mühendisi var, mimarı var, doktoru var, iyi öğrencisi var. Hakkına sahibiz. 104 bin Ahıskalı Türk kardeşimizi vatandaş yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımız çizgimizi koydu" dedi.

"ORTANCA YAŞ NÜFUSUMUZ HIZLA ARTIYOR"
Türkiye nüfusunun giderek yaşlandığını ifade eden Soylu, "Suriyelilerin elbette yüzde 70'i geri dönecek. Türkiye gittikçe yaşlanıyor mu yoksa gençleşiyor mu? Ortanca yaş nüfusumuz hızla artıyor. 32-33... Yarın Avrupa gibi 40-41'e geleceğiz. Peki şunu söylemek istiyorum. Yani Avrupa, Doğu Avrupa'dan genç nüfus transfer ediyor mu? Almanya, Fransa nüfusu emiyor. Niye emiyor ihtiyacı var" diye konuştu.

"AVRUPA FARKLI BİR KÜLTÜR ENJEKTE ETMEYE ÇALIŞIYOR"
Sözlerini "Bu gelenlerin bize hiç mi faydası yok?" diyerek sürdüren Soylu, "Suriye'den hatta Afganistan'dan gelenleri çalıştırıyor mu? Ekonomisini devam ettirebilmek için, bir de farklı kültür enjekte etmeye çalışıyor. Türkiye'ye bugün gelenler, yarın dönecekler. Hep külfetleri mi var, ekonomimize sağladıkları katkılar yok mu? Bana diyorlar ki Afgan çobanlara sakın yakalama kararı çıkarmayın" açıklamasında bulundu.

"STRATEJİK BİR COĞRAFYAMIZ VAR"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarından satır başları ise şu şekilde: "Coğrafyamızla ilgili ilkokuldan itibaren stratejik bir coğrafyada olduğumuzu ifade ederler. Geldiğim noktada şunu görüyorum, evet stratejik bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunlar kadar önemli olan bir şey var. Büyük bir medeniyetin devamıyız. Stratejik bir coğrafya, köprü bir coğrafya, bütün bunlar varken, bu ülkenin en temel belirleyici unsur medeniyetimiz.

"TÜRKİYE, SÜNNİ-ALEVİ ÇATIŞMASIYLA ZAYIFLATILMAK İSTENİYOR"
Türkiye'ye bir tek şey sormak istiyorum. ABD son üç yılda PYD'ye 2 milyar dolar niye yardım eder? Acaba Türklerle Kürtler arasında bir şey oluşturabilir miyiz, Sünnilerle Aleviler arasında bir süreç oluşturabilir miyiz diye uğraşıyorlar. Türkiye Sünni-Alevi çatışmasıyla zayıflatılmaya çalışılıyor. Bunu zayıfsanız yersiniz. 2 bin dolarlık, 3 bin dolarlık ülkede size bir oyun kurabilirler. Bunu anlarsınız ama ses çıkarmazsınız. Türkiye'nin 21. yüzyıl öncesi tablosu buydu.

21. yüzyılın başında tam bu fay hatları tetiklenen bir Türkiye'de geldik. 21. asrın başından itibaren Cumhurbaşkanımız nasıl bir geçmişte bunları yaşamış, hissetmişsek, Tayyip Erdoğan da bunları bildiği için birinci mesele olarak bunları tuttu.

"TÜRK- KÜRT MESELESİ ÜZERİNDEN KARIŞIKLIK ÇIKARMAYA ÇALIŞANLARA GEREKEN CEVAP VERİLİYOR"
Türkiye, Türk-Kürt meselesi üzerinden Türkiye'yi zayıflatmaya çalışanlara tam da bu medeniyete, coğrafyaya yakışan bir anlayış ortaya koydu ve devam ettiriyor. İkinci mesele, Alevi-Sünni meselesi, üçüncü mesele laik-anti laik meselesi. Türkiye bunu da çözdü. Türkiye 28 Şubat gibi tamamen bu ülkenin yapısına uygun olmayan, postmodern diye tanımlanan bir darbenin sonrasını bir millet olarak iyi yönetti. Toplumun tamamıyla iyi yönetti.

"BİZ POZİTİF AYRIMCILIK YAPIYORUZ"
Batı çalışma grupları, fişlemeler, insanların ayrıştırılması, ötekileştirilmesi bu millet 2002'de oyunu kullanarak tam da bu anlayışa itiraz eden bir zihniyeti iktidara taşıdı. Bugün Türkiye'de böyle bir tartışma yok. Kimsenin benim yaşam biçimine müdahale ediyorsunuz diye bir tartışması yok. Üçüncüsü Alevi-Sünni meselesi: 2008-2010 arası bu ülkenin o gün Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, istedikleri zaman tetikleyebileceklerini düşündükleri üçüncü fay hattına da 2008'den itibaren ki belediye başkanlığı döneminde de aynı anlayışı aynı mantığı ortaya koyarak devam etti.

Siz de siyaset yapsanız, değiştirsek koltukları, siz de buradan başlarsınız. Çünkü eğer bunu mağlup ederseniz diğer meseleleri mağlup ederseniz. Bu ülkede herkes ben Kürdüm diyebiliyor mu? Kimsenin böyle bir endişesi söz konusu mu? Bugün insanlar kendilerini ifade etmekte ötekileştiriliyor, ayrıştırılıyor mu, hayır.

Bizim Kürt olan valimiz var, Kürt olan emniyet müdürümüz var. Alevi kaymakamımız var. Babası dede olan emniyet müdürümüz var. Ermeni kaymakamımız var. Caferi valimiz var. Özbek Türkü valimiz var. Hatta son zamanlara kadar Alevi valimiz vardı. Biz pozitif ayrımcılık da yapıyoruz. Kendisini Alevi olarak tanıtan kaymakam adaylarını almak istiyoruz.

ANKARA VE ŞAM ARASINDAKİ DİYALOG
Bu işin bu meselenin bu noktaya gelmesinden önce böyle bir değerlendirme yapmak, kimin hangi seviyede yaklaşabileceği, hangi adımları atabileceğini görmeden böyle bir değerlendirme yapmak çok kolay değildir, erkendir de. Onun ötesinde bizim sorumluluklarımız var. İnsani sorumluklarımız var, komşuluk sorumluklarımız var. Biz o insanları ölüme terk edemeyiz, ölüme itemeyiz.

Bizim harekat yaptığımız bölgelerde, o hatta toplam 6 milyon insan yaşıyor. O İnsanlar kime itimat ediyor, kime güveniyorlar? Hayat orada daha öncekinden çok daha normale döndü. Sanayisi, ticareti, ekonomisi, eğitimi ,sağlığı, tarımı, üretimi var.

"ABD, PYD'YE 2 MİLYAR DOLAR YARDIM ÇIKARIYOR"
Biz o bölgeyi avucumuzun içi gibi biliyoruz. Kimin eli kimin cebinde, kimin hangi provokatif eylemi yapmaya çalıştığını da biliyoruz. Hem MİT'in hem emniyet, jandarma ve TSK'nın bilgisi en üst düzeyde. Tekrar söylüyorum, ABD, PYD'ye 2 milyar dolar yardım çıkartıyor. Bunu orada rahat bırakır mı? Kendi kafasına koyduğu projeyi, oyunu kurmadan bizim bu insanların kendi ülkelerinde rahat bir şekilde yaşamalarına yönelik adımları atmamıza müsaade eder mi?

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN EN GÜÇLÜ ZAMANINDAYIZ"
Türkiye'de 3 milyon 650 bin Suriyeli kardeşimiz var. 3 milyon 222 bin mülteci var. 1 milyon 400 bin de ikametli var. 517 bin Suriyeli şu ana kadar gönüllü geri döndü. Güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşün altyapısını da hazırlıyoruz. 1 milyon 20 bin kişiye sosyal uyum eğitimi verildi.

Cumhurbaşkanımız bir ifadede bulundu, "Cerablus, Azez, El-Bab, Resulayn ve Tel Abyad bölgesinde 1 milyon kişinin dönüşünü temin edecek adımlar atacağız" dedi. Ertesi günden itibaren havan atmaya başladılar öbür taraftan. Yani burada her hamleyi gerçekleştiriyorlar. Türkiye'de bir provokasyon yapabilirler mi? Güvenlik açısından bana göre Cumhuriyet tarihinin en güçlü zamanındayız. Atak yemeyiz anlamına gelir mi, büyük konuşmamak lazım. Türkiye içerisinde geçmiş izlerden kalan birtakım denemelere girebilirler ama hemen gereğini yerine getirme kabiliyetine haiziz. Suriyeliler içerisinden bir provokasyon oluşturabilirler mi? Böyle bir şey olmaz, kesinlikle olamaz. 211 bin Suriyeliye vatandaşlık verildi. 120 bini de oy kullanacak."

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni bir Çernobil yaşamak istemiyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni bir Çernobil yaşamak istemiyoruz