CHP'nin ana gündemi biliyorsunuz; Cumhurbaşkanı adaylarını belirleyecek ön seçim, CHP'li belediyelerde terör örgütü PKK'ya yardım-yataklık ve yolsuzluk tutuklamaları ve CHP kurultayına "şaibe" karıştığına dair başlatılan soruşturmadır… CHP; (Ekrem İmamoğlu-Özgür Özel), (Mansur Yavaş), (Kemal Kılıçdaroğlu) arasında üçe bölünmüş durumdadır.
Özgür Özel doğal olarak "ön seçimde" tercih hakkını Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının önünü açacak yönde kullanmıştır. Mansur Yavaş, CHP örgütü içinde gücünün olmadığını bildiği için "ön seçimden" geri adım atarak oylamaya girmeme kararı almıştır. Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu'nun başına bir iş gelmesini bekleyecek ve oluşan şartlara göre hareket edecektir. Ankara'daki Mansur Yavaş'a yakın CHP'li Belediye Başkanları "menfaat yolunda" Mansur Yavaş ile yol yürüyeceklerini ifade eden paylaşımlar yapmakta, CHP'liler de bu bölünmeyi gördükleri için tepki göstermektedir. CHP içindeki üçlü ayrışma önümüzdeki süreçte daha da görünür hale gelecektir. 'Ön alma, konum belirleme, ayak kaydırma, itibarsızlaştırma, yıpratma' CHP'nin iç gündemi olacaktır. Ekrem İmamoğlu medyası aslında bu manada hiç durmuyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve Mansur Yavaş'ı susturmak, etkisiz hale getirmek ve biat ettirmek için her türlü propagandayı uzun zamandır zaten yapıyor. Yerel seçimler dönemi Ekrem İmamoğlu'na yakın Oda TV'nin, Mansur Yavaş'ın PKK ile irtibatlı kişilere ihale verdiğine ve ABB'de milyonluk vurgun yapıldığına dair haberler yapması bunun delili değil miydi?
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş koltuğa oturdukları günden itibaren İstanbul'a ve Ankara'ya zaten bir hizmet yapmıyorlardı, şimdi de CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olma konusunda Hasip-Nasip filmindeki rekabete girecekleri için zerre o hizmeti düşünmeyecekler. Her ikisi de "Zaten birinci dönemi çivi çakmadan bitirdik, yine seçildik kim takar ikinci dönemi" modunda…
Bunların İstanbul ve Ankara'nın onca derdi varken hiçbir çözüm üretmeyip bir de uluslararası vizyonu olan adam rolü oynamaları yok mu, o da ayrı bir trajikomik halleri olmaktadır.
Geçenlerde Ekrem İmamoğlu "Şimdi bazen dönüp diyorlar ki, 'Yahu sen İstanbul Belediye Başkanısın, git ona çözüm bul' falan gibi… Sanki bu meseleler bunun dışındaymış gibi, bazı sivri fikirler var." diyerek, kendini "bir şehrin Belediye Başkanı, kendi sorunlarının yanı sıra, Filistin'deki Gazze'yle de ilgilenmek zorundadır; Suriye'yle de ilgilenmek zorundadır" sözleriyle uluslararası bir konuma sokmaya çalışırken, Mansur Yavaş boş durur mu?
O da "Önümüzdeki günlerde Mozambik'e gideceğiz. Ankara'dan da bir heyet götüreceğiz yatırımcı. 4-5 bin konut ve AVM yapılacak." diyerek el yükseltti ve coğrafyayı genişletti.
Ankara'da ayranı çok içmeye, AVM açmaya gider Mozambik'e!
Geçerken Tanzanya'ya da uğrayıp Ankara'da yapmadığı bir şeyleri orada yapsın.
Ankara'da yaptığı bir metre metro yok, trafik meselesi Ankara'da herkesi cinnet noktasına getirmiş, adam Mozambik'e konut diyor, AVM diyor. Bu işte bir vurgun kokusu var gibi, yakında kokusu çıkar.
Ekrem İmamoğlu İstanbul'a, Mansur Yavaş Ankara'ya ihanet ediyor. Onları da bu şekilde pervasız hale getiren bu ihanetlerinin sürekli ödüllendirilmesidir.