ABD ve İsrail’in hedefindeki İran, Türkiye ile düşman olunca ne kazanacak?
Evet, bu sorumuz doğrudan İran’a yönelik… Türkiye’den hiçbir kötülük görmemiş olan İran, neden ısrarla Türkiye’nin düşmanlığını kazanmak için büyük çaba harcıyor?
İran bu noktada gerçekten ateşle oynuyor ve büyük bir şuursuzlukla fitne ateşini körüklüyor.
Azerbaycan-Ermenistan savaşında ilk andan itibaren Ermenistan’ın yanında saf tutan İran…
Terör örgütü PKK’yı kendi topraklarında kamplarda barındırıp besleyen İran…
Türkiye’nin Suriye’de etkin hale gelmesinden rahatsız olup Türkiye düşmanlığını artıran eylem ve söylemlere girişen İran…
İran, Beşar Esad rejiminin devrilmesinden Türkiye’yi sorumlu tutarak ve Türkiye’nin Suriye’deki yeni yönetimle diyaloglarını artırmasından rahatsızlık duyarak düşmanlık derecesini yükseltmiştir. Suriye’de oyun dışında kaldığını düşünen İran, terör örgütü YPG’ye sahip çıkıyor. Medyada, İran’ın YPG’ye mühimmat desteği verdiğine dair haberler yer alıyor ve İran devlet ajansına bağlı televizyon kanallarında “İran ve ABD, Suriye’de Türkiye’ye karşı PKK/YPG’yi desteklemeli” şeklinde yorumlar yapılıyor. Bünyesinde 35-40 milyon civarında Türk barındıran İran’ın bu yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları gerçekten büyük bir şuursuzluk örneği.
İranlı sosyolog Ali Şeriati’nin “Şuursuzluk, şerefsizlik kadar suçtur!” sözü de tam bu noktada yerini buluyor.
İran’ın özellikle devleti yöneten dini önderleri, çok açık bir şekilde bu şuursuzluk içinde Türk, Türkiye ve Türkçe düşmanlığı sergiliyor. Bilindiği üzere İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, “Ben Türküm. Anam da atam da Türk’tür. Türklüğümle iftihar ediyorum” diyen bir Azerbaycan Türk’ü. İran’ın dini devlet yetkililerinin bu gücü, Türkiye ve Azerbaycan ile dostluk için değerlendirmesi gerekirken geçtiğimiz günlerde sergiledikleri davranış tam bir skandal ve şuursuzluk örneği oldu. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın, Tebriz Kültür Haftası’nın kapanış töreninde ünlü şair Şehriyar’ın “Heyder Baba, igit emek itirmez / Ömür geçer efsus bere bitirmez / Namerd olan ömrü başa yetirmez / Biz de vallah unutmarık sizleri / Görenmesek helal edin bizleri” dizelerini içeren “Haydar Baba’ya Selam” adlı şiirini Türkçe okurken yetkililer tarafından uyarılması ve Pezeşkiyan’ın “Sorun yok, iki Türkçe şiir okumaktan bir şey çıkmaz” diyerek gülümseyerek yanıt vermesi, İran’ın içine düştüğü şuursuzluğun bir kanıtı niteliğinde. İran’ın dini liderleri, Türkçe şiir okudu diye Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ı uyararak ne kazanmış oldu?
Tebriz, Türklerin kalbi olan bir şehir. Türk olan bir cumhurbaşkanı, Türkçe bir şiir okuyunca onu dünyanın gözü önünde uyarmak, İran sınırları içindeki Türkleri karşınıza almak değil midir?
İran’ın geçmişteki Türk düşmanlığı, arka planda bir diplomasi olarak ilerliyordu. Ancak Suriye’deki gelişmelerden sonra bu tutum maalesef günümüzde açıkça sergilenmeye başladı.
İran yanlış yoldadır. Türkiye ve Azerbaycan’ı karşısına, Ermenistan ve PKK’yı yanına alarak kazanabileceği hiçbir şey yoktur. Bünyesinde milyonlarca Türk barındıran İran’ın, komşuluk hukukuna dayanarak Türkiye ile dayanışma içinde olması, bölgenin istikrarı, huzuru ve güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Ancak İran, akıl almaz bir şuursuzlukla düşmanın safında yer alarak Azerbaycan ve Türkiye düşmanlığı yapıyor. Bu gidişle İran, kendi kazdığı çukura düştü, düşecek… İran’ın acilen Türkiye dostluğunu koruyacak bir şuur ve sağduyuya ihtiyacı var.
