Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN
Ziya Gökalp ne güzel ifade etmişti: “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan”
Kasım ayının başında İstanbul’da gerçekleşen ve bugüne kadar “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi - Türk Konseyi” adı altında toplanan Türk Dünyasının mensubu ülkelerin aldıkları kararla bundan sonra iş birliği faaliyetlerini artık “Türk Devletleri Teşkilatı” adı altında yürütecek olmaları Türklüğün büyük kazanımı olmuştur.
İstanbul’da gerçekleşen “Türk Devletleri Teşkilatı” toplantısına Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan üye ülke olarak, Türkmenistan ve Macaristan gözlemci ülke olarak katılmıştır. Bundan sonra da üye ve gözlemci ülke sayısı artarak devam edecek gözükmektedir.
“Türk Dünyası 2040 Vizyonu”- nun içeriği güçlendirilir ve alınan kararlar hayata geçirilirse Türk milleti için gerçekten “Türk Devletleri Teşkilatı” anlamlı bir güç olacaktır.
Geçmiş toplantılarda alınan ve her yeni toplantıda güçlenen kararlar, geleceğe yönelik umutla bakılması gereken Türk vizyonu ve ufku yaratmıştır.
Son yıllarda Türk Dünyasının kendi arasındaki iş birliğine çok büyük önem veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu duruşu Türk milletinin her ferdi tarafından desteklenmelidir.
Maalesef iktidar devirmek için her fırsatı krize, kaosa çeviren muhalefet, bu desteği her zaman olduğu gibi yine esirgemiştir. Sadece MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli “Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Devletleri Teşkilatı’nı bütün yüreğiyle desteklemektedir. Türk Dünyası ekseninde yeşeren ümitlerin her alana yayılmasını, kutlu bir dilek gibi milli vicdanda mahfuz tutulan Türk birliğinin bu yüzyıl içinde gerçekleşmesini bütün hissiyatımla diliyorum” sözleriyle desteğini çok net göstermiş ve bu konuda yaptığı uzun değerlendirmelerle Türk Dünyasının bu anlamlı birlikteliğinin önemini vurgulamıştır.
Ekonomik iş birliğinde, yer altı-yer üstü zenginliklerinin paylaşımında, Türk kültürünün sembol değerlerini, tarihe geçmiş bilim adamlarını, büyük devlet adamlarını ortak koruma ve anma kararında, milli eğitimde, askeri iş birliğinde, devlet bünyesindeki kurumlar arası dayanışma ve istişarede ve daha birçok alanda alınan kararlar Türk Dünyasının geleceği açısından tarihi bir fırsattır.
Türk Dünyasını oluşturan devletler ilk defa sadece yan yana gelmekten ziyade, içeriği dolu iş birliği kararları almaya başlamıştır. Özellikle son Azerbaycan, Kazakistan ve Türkiye toplantıları Türk Dünyasındaki iş birliğini ete kemiğe büründüren kararlarla süslenmiştir.
Bu toplantıları küçük görenler, aşağılayanlar, çamur atanlar Türkiye’nin ve Türk Dünyasının geleceğinde olumlu gelişmeler olma düşüncesinden kahrolduğu için yapmaktadır.
Türk olana “Hayırlı olsun” demek ve desteklemek düşer.
