Norveç Dışişleri Bakanı Anniken Huitfeldt, Rusya ile Avrupa arasında yaşanan enerji krizine yönelik ülkesinin, Avrupa pazarına güvenilir ve istikrarlı biçimde petrol ve gaz tedarikçisi olmaya devam edeceğini bildirdi.
Huitfeldt, 15 Haziran'da Ankara'ya yaptığı resmi ziyareti, ikili ilişkileri, 10 Temmuz'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) yapılacak Suriye'ye yönelik yardımın uzatılması oylamasını ve Ukrayna-Rusya Savaşı'nın enerji alanında yarattığı gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
Avrupa Birliği'nin (AB) Rus gazına olan bağımlılığını azaltmayı hedeflemesine Batı Avrupa'nın en büyük petrol ve gaz üreticisi Norveç'in nasıl katkı sunacağına ilişkin soruyu Huitfeldt, "Ukrayna'daki savaş, dünya enerji piyasalarını etkiliyor. Savaş, AB'yi Rusya'nın enerjisine bağımlılığını mümkün olan en kısa sürede azaltmak için özel önlemler almaya yöneltti. Bu olumlu bir gelişme." şeklinde yanıtladı.
Huitfeldt, "Norveç, Avrupa'ya güvenilir ve istikrarlı biçimde petrol ile gaz tedarikçisi olmaya devam edecek." dedi.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki'nin, Norveç'in petrol ve gaz fiyatları yükselirken elde ettiği "fazla" karı paylaşması gerektiği şeklindeki açıklamalarını not ettiklerini aktaran Huitfeldt, "Norveç'in Ukrayna'ya olan taahhütlerinden şüphe etmek için hiçbir neden yok. Şimdiye kadar, biz en büyük bağışçılar arasında yer aldık ve Ukrayna ile komşu ülkelerdeki insani krize 2,1 milyardan fazla Norveç kronu (yaklaşık 3,6 milyar TL) ayırdık. Mali katkı, insani yardım ve Ukrayna'nın yeniden inşası için daha fazla katkıda bulunmaya hazırız." ifadelerini kullandı.
Bunun yanında savaşın Avrupa'daki yeşil geçişi hızlandırabileceğini kaydeden Huitfeldt, ülkesinin açık deniz rüzgarı, karbon yakalama ve depolama alanlarında deneyim ve uzmanlıkla katkıda bulunmaya hazır olduğunu kaydetti.
- "4 MİLYONDAN FAZLA SURİYELİ, CİLVEGÖZÜ SINIR KAPISI'NDAN GÖNDERİLEN İNSANİ YARDIMLARA MUHTAÇ"
Türkiye'den Suriye'ye geniş çaplı BM sınır ötesi yardımının, hayat kurtarmak için kritik olmaya devam ettiğine dikkati çeken Huitfeldt, "4 milyondan fazla Suriyeli, Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan gönderilen gıda, su, ilaç ve diğer insani yardımlara muhtaç durumda." dedi.
Huitfeldt, insani yardımın Suriye'ye girmesine izin veren kararın 10 Temmuz'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki oylamada yenilenmesi için "Bir başka BMGK geçici üyesi İrlanda ile birlikte çalışmalara öncülük ettiklerini" vurguladı.
Ziyareti hakkındaki gözlemlerini de paylaşan Huitfeldt, "İnsani yardım çalışmalarının nasıl uygulandığını daha iyi anlamak için Türkiye'yi ziyaret ettim. Türk makamlarının, BM'nin ve insani yardım kuruluşlarının bu konuda gösterdikleri muazzam çabaları gözlemleme fırsatı bulduk." ifadelerini kullandı.
- "TÜRKİYE İLE TİCARİ VE EKONOMİK İŞ BİRLİĞİ KONUSUNDA DİYALOĞU SÜRDÜRMEYİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ"
Norveç Varlık Fonunun 2017'de 1,5 milyar doların üzerindeki Türkiye yatırımlarını 2021'in yıl sonu itibarıyla 450 milyon dolar seviyesine kadar düşürmesine ilişkin soruya, "Salgın, iki ülke arasındaki ticareti olumsuz etkilese de daha uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında Norveç ile Türkiye arasındaki ticaret arttı. Norveç Devlet Varlık Fonu, Türkiye'de çeşitli sektörlerde yatırım yapıyor ve 2021'de Türkiye'de 4,2 milyar Norveç kronu (7,4 milyar TL) değerinde yatırım yaptı. " yanıtını verdi.
Huitfeldt, özelikle yeşil enerji geçişi çerçevesinde ticari ve ekonomik iş birliği için mevcut bir potansiyel olduğunu not ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Örnek vermek gerekirse, Türkiye önemli bir elektrikli feribot üreticisidir. Türkiye'de üretilen dünyanın en büyük elektrikli vapuru şu anda Norveç'te çalışıyor. Bunun yanında Paris Anlaşması özel sektöre önemli sinyaller veriyor ve Türkiye'nin anlaşmayı onaylamasını olumlu olarak karşıladık. Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ile Türkiye arasında 1 Ekim 2021'de yürürlüğe giren yeni serbest ticaret anlaşması çerçevesine Türkiye ile ticari ve ekonomik iş birliği konusunda diyaloğu sürdürmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz."
Norveç'in hem AB ve hem de Türkiye ile ortak iş birliği alanlarına sahip olmasına ilişkin Huitfeldt, müttefiklerle iş birliğinin önemine değinerek "AB ve Türkiye ile çok geniş bir yelpazedeki yakın iş birliğimizi takdir ediyoruz." dedi.
- "GEREKEN ÖNLEMLER ALINACAK"
Huitfeldt, Norveç'te resmi kamu kurumu "Barnevernet"in (Çocuk Refah Hizmetleri) son yıllarda tartışılan uygulamalarına ilişkin hükümetinin pozisyonunu "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle çelişen noktaların tespit edildiğini ve bu doğrultuda gereken önlemleri alacakları" şeklinde savundu.
Huitfeldt, son dönemde gündeme gelen Norveç kamu kurumlarına yönelik AİHM'in ihlal kararlarıyla ilgili iç hukuklarında "gereken düzenlemelerin yapılacağını" söyledi.
AİHM'nin bu ihlal kararlarına yönelik ne yapılacağına ilişkin soruyu Huitfeldt, şöyle yanıtladı:
"Hükümetin görüşüne göre, 'Strand Lobben' davasındaki 10 Eylül 2019 tarihli Büyük Daire kararı da dahil olmak üzere AİHM tarafından tespit edilen ihlaller, Norveç çocuk refahı uygulamasında AİHM Sözleşmesi'nin 8. maddesi uyarınca yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini göstermektedir. Mahkeme'nin kararlarını takiben Norveç hükümeti, Norveç çocuk esirgeme hizmetini güçlendirmek için uygulanmış veya uygulanacak bazı genel önlemleri hazırlamış ve başlatmıştır. Önlemler çocuk refahı davalarındaki paydaşları, mahkemenin dava hukuku hakkında bilgilendirmek için uygulanan yeni kılavuz ilkeleri ile kapasite geliştirme ve bilinçlendirme tedbirlerinin geliştirilmesini de içermektedir."
Huitfeldt, bunlara ek olarak, AİHM tarafından bir başka ihlal kararının verildiği Abdi İbrahim davasında da AİHM Büyük Dairesine, Norveç'in bu sorunları hukuki çerçevede çözmek için çaba sarf ettiğini gösterdiklerini kaydetti.
Barnevernet'in parçası olduğu çocuk esirgeme kurumu makamlarının uygulamalarına yönelik Norveç'e, çocukları biyolojik aileden koparıp kamu bakımına aldıkları ve daha sonra evlat edinilmelerini mümkün kıldıkları suçlaması yöneltiliyordu.
Ailelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıdığı davalarda Norveç, İnsan Hakları Sözleşmesi'nin aile hayatı haklarını koruyan 8. maddesinin ihlali nedeniyle suçlu bulunmuştu.
AİHM'nin son karar organı olan Büyük Daire tarafından Barnevernet'e yönelik verilen ihlal kararlarından ikisi 10 Eylül 2019 tarihli Strand Lobben ve 20 Aralık 2021 tarihli Abdi İbrahim davaları olmuştu.
Ülkede 2010'da Somalili Mariya Abdi İbrahim'in çocuğu "tehlikede" olduğu iddiasıyla elinden alınmış ve Hristiyan koruyucu aileye verilmişti.
İbrahim, Norveç'te verdiği hukuk mücadelesinden sonuç alamayınca davayı taşıdığı AİHM'de haklı bulunmuştu.
Benzer bir ihlal kararı anne Trude Lobben'in AİHM'e taşıdığı davada Büyük Daire tarafından 10 Eylül 2019'da da verilmişti.