Türle ilgili akademik çalışmalar yapan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Doç. Dr. Nurçin Killi ise, 'Ters-düz denizanası' diye isimlendirilmesinin sebebini, kumlu ve çamurlu zeminlerde şemsiye kısmının üzerinde ters şekilde durması olarak gösterdi. Türün, dalışlarda su bitkisi gibi görülebildiğini belirten Doç. Dr. Killi, savunma ve beslenme amaçlı kısa süreli yüzme davranışı gösterdiğini kaydetti.
Türün, Akdeniz'de ilk kez 1990'da İsrail kıyılarından rapor edildiğini açıklayan Doç. Dr. Killi, Süveyş Kanalı'ndan girdiği düşünülen bu türün Akdeniz'e başarılı bir şekilde yerleşmiş ilk Lesepsiyen göçmeni denizanası olduğunu kaydetti. Türkiye kıyılarında ise ilk kez Eylül 2000'de Göcek Sarsala Koyu'nda Tahsin Ceylan tarafından çekilen sualtı fotoğraflarının, Türk kıyılarındaki varlığını ortaya koyduğunu anlatan Doç. Dr. Nurçin Killi, ilk kaydına ilişkin makalesinin de Prof. Dr. Murat Bilecenoğlu tarafından yazıldığını söyledi.
Türün, sonraki dönemlerde İskenderun, Ölüdeniz, Hisarönü ve Güllük körfezlerinde rapor edildiğini ifade eden Doç. Dr. Killi, kıyı sularında bol olarak bulunan bu türün son olarak Kaş kıyılarında Tahsin Ceylan tarafından yoğun şekilde gözlendiğini söyledi. Doç. Dr. Killi, İlkbahar, yaz ve sonbahar ayları denizanalarının aşırı artışları için uygun sıcaklıkların görüldüğü zamanlar olduğu için kıyı bölgelerde bu türlere çok rastlanmaktadır. Yeşilimsi kahverengimsi renkteki bu canlıların şemsiye kenarı ve ağız kollarında yoğun bir şekilde yakıcı hücreler bulunuyor dedi.
Girdikleri yeni ortamlara çabuk adapte olabildikleri ve yoğun şekilde üreyebildiklerini anlatan Doç. Dr. Killi, “Tabi ki iklim değişimi, aşırı balık avcılığı, kıyı yapılarının artırılması gibi insan faktörleri de bu canlıların artışına ve yayılımına yardım etmektedir. Ters-düz denizanası daha çok dalışlarla tespit edilmektedir. Sığ sularda, lagünlerde ve kumlu-çamurlu zeminlerde yayılımı yüksektir diye konuştu.
Yakıcı özelliği bulunan bu türün insanlarla temas ettiğinde kızarıklık, yanma, kaşıntı ve hafif acı şeklinde etki edebileceği uyarısında bulunan Doç. Dr. Nurçin Killi, şunları söyledi:“Fakat bu etkiler temas eden kişinin göstereceği alerjik reaksiyona göre değişebilir. Hassas bünyelerde daha fazla etki görülebilir ve bulantı, kusma gibi etkilere de neden olabilir. Bu canlılarla temas edildiğinde temas bölgesi deniz suyuyla yıkanmalıdır. Patlamamış yakıcı hücrelerin temas yüzeyinden uzaklaştırılması için kredi kartı ile hafifçe sürtülerek yine deniz suyuyla yıkama yapılabilir. Ancak benim tavsiyem, bu tip vakalarda kişinin alerjik tepkisi bilinmediğinden en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesidir.