21 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Galeriler Gündem Asırlık insanlar uzun yaşamın sırlarını anlattı... 'Sürekli yatmayı sevmem, saat 6'dan sonra ağzıma lokma atmam'

Asırlık insanlar uzun yaşamın sırlarını anlattı... 'Sürekli yatmayı sevmem, saat 6'dan sonra ağzıma lokma atmam'

Yüz yıl ve daha fazla yaşayan çok az insan var. Haliyle asırlık insanların uzun yaşam sırları çok merak ediliyor ve haberlere konu oluyor. Kimine göre işin sırrı sürekli çalışmak, kimine göre hobileri, kimine göre içinde hiçbir şey tutmamak, kimine göre her daim pozitif kalmak... İşte ilerlemiş yaşına rağmen sağlıklı bir şekilde hayatını sürdüren asırlık insanların kendi anlatımları ile hikayeleri...

'DURMAK YAŞLANDIRIYOR: BİR ŞEYLER YAPMAYA DEVAM EDİN!' 102 yaşındaki Kaliforniyalı senarist Norma Barzman ise farklı hobilere olan tutkusunun, genç ve sağlıklı kalmasına yardımcı olduğunu söyledi ve ekledi: “Diğer yaşlı insanların pek bir şey yapmadığını ve hiçbir şeyi umursamadığını görüyorum. Oysa ben yeni şeyler görmeyi ve öğrenmeyi çok seviyorum. Farklı alanlara ilgi duyan, çalışan, yazan, resim yapan yaşıtlarımla tanıştım ve çok daha mutlu hayatları olduğuna şahit oldum. Bu yüzden diyeceğim odur ki; bir şeyler yapmaya devam edin!
Fotoğraf: Instagram/Iris Apfel 97 YAŞINDA MODELLİĞE BAŞLADI… ‘ÇALIŞMAYI ASLA BIRAKMAYACAĞIM’ Iris Apfel’in hikayesi oldukça ilgi çekici… 101 yaşındaki moda ikonu Apfel, bir tasarımcı ve model olarak dinçliğini ve sağlığını işine olan tutkusuna borçlu. İç mimar ve iş kadını olarak uzun bir kariyere sahip olan Apfel, modelliğe ise 97 yaşında adım attı. “Çok klişe gelebilir ama yaş sadece bir sayıdır” diyen Apfel, “Modadaki ilk büyük işim 84 yaşımdayken geldi. Modelliğe ise 97 yaşındayken başladım. Projelerime tutkuyla bağlı olmak ve onları tüm kalbimle, ruhumla hayata geçirmek beni genç tutuyor. İşte bu yüzden çalışmayı asla bırakmayacağım. Benim hayat felsefem ‘şimdide yaşamak’. Dün gitti, yarının olup olmayacağını ise bilmiyorsun. Bu yüzden bugünün tadını çıkarmalısın” ifadelerini kullandı. Asırlık insanları inceleyen uzmanlar, hobiler, günlük yaşam işleri, aile ve arkadaşlarla meşgul olmanın bir kişinin 90’lı ve 100’lü yaşlarına kadar hayatta kalma olasılığı üzerinde büyük bir fayda sağladığını yıllardır söylüyor. Ülkemizde yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu iller sırasıyla Sinop, Kastamonu ve Giresun’dur. İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Teslime Atlı
MAVİ BÖLGELERDE YAŞAM SÜRESİ DAHA UZUN İnsanların daha uzun yaşadığı, 100 yaşına ulaşanların sayısının daha fazla olduğu yerler ‘mavi bölgeler’ olarak adlandırılıyor. Mavi bölgeler listesinde İtalya’nın Sardinya Adası, Yunanistan’ın Ikaria Adası, Kosta Rika’daki Nicoya Yarımadası, ABD Kaliforniya’dan Loma Linda ve Japonya’nın Okinawa Adası yer alıyor. Bu bölgeleri inceleyen uzmanlar, uzun yaşayan insanların güçlü ilişkiler sürdürdüğünü, aileleri ve yakın çevreleri ile güvene dayalı iletişim kurduklarını tespit etti. National Geographic dergisinde 2009 yılında yayımlanan 'Uzun yaşamanın sırları' başlıklı makalede 100’lü yaşlarda en çok insanın yaşadığı mavi bölgelerden bahsedilmiş ve bu bölgeler mercek altına alınmıştı.
İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Teslime Atlı, incelemeler sonucunda buralarda yaşayan insanların aşağıdaki ortak özellikleri taşıdıklarını söyledi: 1- Amaç: Bu bölgelerde yaşayan insanların sabah kalktıklarında yapmayı planladıkları bir işleri, hayatta bir amaçları vardır. 2- Sakinlik: Hayatta aceleleri yoktur, her şeyi sakin ve yavaş yaparlar. 3- Kalori kısıtlaması (yüzde 80 kuralı): Tıka basa yemezler, ihtiyaçlarının yüzde 80’inden fazlasını tüketmezler. 4- Beslenme tarzları: Düşük kalorili, düşük proteinli, bakliyattan zengin, bitkisel yağların tercih edildiği, çerez, mayalı ekmek ve ilaç gıdalar denen tatlı patates, zencefil, zerdeçal, kudret narı, su yosunları, yeşil çay, shiitake mantarı, sarımsak ve et yerine tofu tüketilen bir beslenme tarzları vardır. 5- Aktif Yaşam: Ağır egzersizler yapmazlar ancak günün her saatinde aktiftirler. Yoga yapmak, yürümek, bisiklete binmek ve yüzmek hayatlarının bir parçasıdır. 6- İnanç: Çoğunlukla inançlıdırlar, aile bağlarına önem verirler. 7- Sosyal hayat: Oldukça aktif bir arkadaş ve aile hayatları vardır. Yalnız kalmazlar. Prof. Dr. Atlı, bu özellikleri sayesinde mavi bölgelerdeki insanların sadece uzun değil aynı zamanda sağlıklı yaşadıklarını; kanser, kalp hastalıkları ve bunama gibi hastalıkların da bu bölgelerde daha az görüldüğünü ifade etti. 31 Aralık 2022 nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusumuzun yüzde 9,9’unu (8 milyon 451 bin 669 kişi) 65 yaş ve üstü kişiler oluşturuyor. 2017 yılında bu oran yüzde 8,5'ti. Yaşlı nüfusun yüzde 64,5’ini 65-74 yaş, yüzde 27,7’sini 75-84 yaş, yüzde 7,9’unu da 85 yaş ve üzerindekiler oluşturuyor. 90 yaş ve üstü bireylerin nüfusumuzdaki payı ise yüzde 0,23 yani 187 bin 703 kişi.
SİZ IKIGAI’YE SAHİP MİSİNİZ? 2008'de 43 binden fazla Japon üzerinde yapılan bir araştırmada, 'ikigai'ye sahip olmamanın ölüm riskiyle kardiyovasküler hastalıklara kıyasla yüzde 60 daha yüksek bağlantılı olduğu bulundu. Japonya’da ‘amaç duygusu’ olarak tanımlanan ikigai sağlıklı yaşamdaki rolü nedeniyle Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı'nın resmi sağlığı geliştirme stratejisine dahil edildi. Japonların uzun ve mutlu yaşam felsefesi ikigai her insanın sabah uyanmak için bir amacı olması felsefesine dayanıyor. Japoncada iki 'hayat' gai ise 'amaç' anlamına gelirken, ikigai ise hayatın amacı olarak tanımlanıyor. Bu inanışa göre her insan bir amaç için dünyaya geliyor ve o amaca kendini adarsa ömrü uzuyor. Sadece Japonya’da değil, yapılan pek çok araştırmada da bir kişinin yaşamında bir amaç ve anlam duygusuna sahip olması uzun ömürle ilişkilendiriliyor. Öte yandan araştırmalar, hayatlarının bir anlamı olduğuna inanan insanlarda, vücudumuzun strese tepki verme biçimini düzenlemeye yardımcı bir kimyasal olan kortizol hormonu seviyelerinin daha düşük olduğunu gösteriyor. 136 binden fazla insanı kapsayan 10 farklı çalışma yapıldı ve meta-analizi 2016 yılında yayınlandı. Bu analize göre, hayatta bir amaca sahip olmak, bir kişinin tüm nedenlere bağlı ölüm riskini yüzde 17 azaltabiliyor.
AMAÇ DUYGUSU İNSAN ÖMRÜNÜN ANAHTARI ABD'de yaşayan 102 yaşındaki Dr. Gladys McGarey, uzun ömrün sırlarına ilişkin çalışmalarıyla tanınıyor. Kaleme aldığı kitaplardan birinde amaç duygusu konusuna değinen McGarey, “Hayattaki amacımı bulmak genç kalmama yardımcı oldu. Amaç duygusu insanın ömründe tam anlamıyla bir anahtar” ifadelerini kullandı.
HAYAT BİR UYUM MESELESİ Uzun ömrün bir başka önemli faktörü ise uyum. Yapılan incelemelere göre, 100 yaşına kadar yaşayan insanlar, parçası oldukları topluluklara yakından uyum sağlıyor. Oregon State Üniversitesi Sağlıklı Yaşlanma Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. Carolyn Aldwin, "Toplumla iyi bir şekilde iç içe olmak gerçekten önemli” dedi.
HAFIZAYI GÜNCEL TUT, POZİTİF KAL Kişinin zihnini her daim güncel tutması da uzun bir ömür için önemli olan adımlardan. Geçtiğimiz ocak ayında 100 yaşındayken vefat eden gazeteci Bernard Kalb, buna en iyi örneklerden biri. Kalb, uzun bir habercilik kariyerinden sonra dahi dünyadan haberdar olmaktan asla vazgeçmedi. Vefatından önce yaptığı bir açıklamada Kalb şunları söylüyordu: “Her sabah gazeteleri incelerim, en acil olan konuların altını çizer ve onları aklıma kazımaya çalışırım.” Hafızayı her daim canlı tutmak kadar önemli bir şey daha var: Pozitif kalmak. Örneğin Chicago’da yaşayan 103 yaşındaki Roslyn Menaker, şimdilerde tekerlekli sandalye kullanmak zorunda olmanın dahi neşesinden bir şey eksiltemediğini belirtti ve ekledi: “Giyinmeyi ve dışarıya çıkmayı çok seviyorum. Güzel şapkalar takıyorum ve her gün yürüyüşe çıkıyorum. Şimdi de aynı şeyleri tekerlekli sandalyemde yapıyorum. Mutluluk, neşe, iyi bir görünüm, nezaket ve cömertlik… Hayatta daha önemli ne olabilir ki? Endişelenmeyi bir kenara bırakın. Bir de sigara ve alkolden uzak durun!”
‘HAYATI SEVMEK İÇİN YARATILDIĞIMI BİLİYORUM’ Virginialı 103 yaşındaki Ida Cheatham ise nefret duygusunun insanı içten içe yok ettiğini söyledi: “Nefret zihninizi de yok ediyor. İnsanlarla anlaşamadığınız durumlar varsa ya da size yanlış yapılmışsa fikrinizi söyleyin ve yolunuza devam edin. Ben hayatı seviyorum. Hayatı sevmek için yaratıldığımı biliyorum. Ne kadar kötü şey yaşanırsa yaşansın üstesinden gelebileceğimi biliyorum.” Kaynak: Hürriyet
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Korkutan araştırma! Hava kirliliği hayatı tehdit ediyor...

Korkutan araştırma! Hava kirliliği hayatı tehdit ediyor...