Hobi amaçlı dere yataklarında altın aramak için çok büyük ve pahalı malzemelere ihtiyaç olmadığını belirten Irgatçı, savağı kendilerinin yaptığını, kürek, çapa, elek, çizme, pan gibi maliyeti çok az olan aletlerin kullanıldığını söyledi. Irgatçı, “Yağmurun ardından oluşan alüvyona kapılan maden, kıvrımlara kadar gelip birikiyor. Birikmiş olan altını bir bulup değerlendiriyoruz. Yaptığımız işin adına da ‘kırıntı madencilik’ deniliyor. Eleyip sınıflandırdığımız kumu, savak dediğimiz metal düzeneğin yardımıyla suyun ayrıştırma gücünü de kullanarak daha konsantre hale getiriyoruz. Örneğin 50 kilogram kumu, 2 kiloya kadar düşürerek fanın içinde sağım yapıp altını ayrıştırabiliyoruz. Su altının dışındaki hafif malzemeyi alıp götürerek işimizi kolaylaştırıyor. Bulduğumuz altınları cam bir saklama kabında muhafaza ediyoruz. En son yapılan bir ayrıştırma işleminin ardından bulduğumuz altınlar satışa hazır hale geliyor” diye konuştu.
Hobi amaçlı yaptıkları kırıntı madencilikten parada kazandıklarını belirten Şenol Akkuş ise, “Benim aslında taş parçalarından tablo yapmak. Aynı zamanda bu kırıntı madenciliği de hobi olarak sürdürüyorum. Derelerde su bitince uzun süre bu işi yapamadık. Dereler suyla dolunca inip şöyle bir bakıp yoklayalım dedik. Haftada 5-6 gram, 10 gram ne çıkarca alıp götürüp, ayarına baktırdıktan sonra kuyumculara satıyoruz. Bu sayede 3 - 4 kuruş yolumuzu da buluyoruz” şeklinde konuştu.