20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Galeriler Gündem Dr. Hüseyin Yılmaz'ın çobanlıktan NASA'ya uzanan hikayesi

Dr. Hüseyin Yılmaz'ın çobanlıktan NASA'ya uzanan hikayesi

Tamamen tesadüf eseri keşfedilen bir deha… Çobanlık yaparken potansiyelini fark eden öğretmenlerin destekleriyle açılan eğitim yolu Acıpayamlı Hüseyin’i MIT'ye kadar götürür… İşte Einstein'ın teorisinde eksikler bulan, bugün kullanılan sesli komut programlarının temelini atan Türk fizikçi ve bilim insanı Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’ın hikayesi...

ŞANSIN GERİ DÖNÜŞÜ Hüseyin sonunda okuyacağı için çok heyecanlı ve bir o kadar isteklidir. Halası beline kuşak bağlar, yanına yolluk verir. Eline de bir oğlak tutuşturur. Hüseyin bu oğlağı köy pazarında satar ve kamyona binip Denizli'ye gider. Talih bir şans daha çıkarır karşısına. Bindikleri kamyonun sahibi Denizli'nin varlıklı iş insanlarından Ali Rıza Kaşıkçı'ya aittir. Kaşıkçı ailesinin çocukları olmuyordur. Kanı da Hüseyin'e ısınır ve der ki: Okumayı bırak. Sana sahip çıkayım, fabrikada iş vereyim. Hüseyin, bu işi kabul etmez. Okuyamazsam gelirim der. Ali Rıza Bey bu cevaptan çok etkilenir. Hüseyin'in eğitim masraflarını üstlenir. Einstein'a kafa tutmaya kadar giden eğitim hayatı da böyle başlar. Lisede matematiğe merak sarar. İlerleyen süreçte katıldığı bir matematik yarışmasında Hüseyin’e kitap hediye edilir. Hüseyin ise boş durmayıp o kitabı bir gece içerisinde bitiriverir. Ertesi sabah ilk iş olarak Fen Bilgisi öğretmeninin yanına uğrar Hüseyin. Okuduğu kitapta “bir eksiklik” olduğunu söyler. Hüseyin’in Fen Bilgisi öğretmeni, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde kendisinin hocalığını da yapmış olan fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na bir mektup yazar. Kürkçüoğlu ise bu durumdan etkilenir ve Hüseyin’in liseyi bitirdiği anda İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik Mühendisliği Bölümü’ne gelmesini talep eder. "HÜSEYİN’İN TÜM MASRAFLARINI KARŞILAYACAĞIZ, MIT’YE GELSİN.” Söylendiği gibi olur. Hüseyin liseyi de bitirir ve İTÜ Elektrik Mühendisliği’ne geçiş yapar. Burada çalışmalar gerçekleştiren Hüseyin’in soruları karşısında öğretmenleri zaman zaman cevap veremez olurlar. Aklındaki soruları Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) görev yapan Prof. Morse'a mektupla iletir. Morse'un yanıtı ise şöyledir: "Hüseyin’in ulaştığı sonuca 5 yıl önce başka bir araştırma grubu ulaşmıştı, ancak Hüseyin’in bunu tek başına gerçekleştirmesi gerçekten muazzam. Hüseyin’in tüm masraflarını karşılayacağız, MIT’ye gelsin.”
5-9 YIL SÜREN TEZ SÜRECİNİ 3 AYDA TAMAMLAR 1952 yılında İTÜ’den yüksek elektrik mühendisi olarak mezun olan Hüseyin, bir gazetenin düzenlediği kampanya ile toplanan parayla, ABD’ye giden bir gemiye bindirilir. MIT’ye gidip Prof. Morse’la buluşan Hüseyin’in İngilizcesi de pek de iyi değildir, Prof. Morse ile anlaşamazlar. İlk buluşmalarında Hüseyin, Prof. Morse'un söylediklerini anlamayınca dili döndüğünce "Write on the blackboard" der. Morse'un o gün tahtaya yazdığı konu Hüseyin'in tez konusudur. MIT'de normal şartlarda 5 ila 9 yıl süren tez yazım sürecini Hüseyin sadece 3 ayda bitirir. Sonra Prof. Morse'un karşısına çıkar. Profesör, Hüseyin’den sabretmesi gerektiğini, çoktan hak ettiği doktor unvanını almak için 2 yıl beklemesi gerektiğini söyler. Hüseyin bekler, 2 yılın ardından MIT'den doktor unvanını alır. Fizik profesörü, Hüseyin’e tezinin tamamlandığını ancak MIT’de hemen doktora unvanının verilmediğini ve 2 yıl kadar süre içerisinde başka dersleri bitirerek tekrar yanına gelmesini ister. Hüseyin de aynen bu şekilde yapar ve 2 yıl sonra, 1954 yılında, doktora unvanını alır. SESLE KOMUTUN ATASI Birkaç yıl sonra Boston’a geri dönüp icatları destekleyen bir firmada çalışmaya başlar. Burada bilgisayarlar ile konuşmanın onlara talimat vermeye yönelik projeler yürütür. Sesle kumanda edilen bilgisayarı ilk defa 1960’ların başında Hüseyin Yılmaz yapar. Bilim dünyasını ikiye ayırdı 1958 yılında, çalışmalarını yakından takip ettiği Albert Einstein’ın kendisi kadar ünlü fonksiyon teorisinde eksikler tespit eder ve bunu bir mektupla kendisine bildirir. Ancak mektup ulaşmadan Einstein hayatını kaybeder. Yılmaz, bu hatayı ünlü bir bilim dergisinde yayımlayınca akademik dünyada adeta kıyamet kopar. Bilim dünyası ikiye bölünür ve Einstein’in kuramına karşı ‘Yılmaz Kütle Çekim Kuramı’ da literatüre girer. Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, 27 Ocak 2013'te hayata veda etti. Peşinden koşmayı bekleyen binlerce genç için bir umut ışığını miras bıraktı.
‘YILMAZ KÜTLE ÇEKİM KURAMI’ Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz'ın araştırma konuları fazlasıyla genişti. Özellikle kütle çekim teorisi üzerine çalışan Yılmaz, sonradan renk algısı ve konuşma algılama konularına da ilgi duymaya başladı. 1960'larda Edwin Land'in Evrim Teorisi'yle ilgili görüşlerinden yola çıkarak renk algısına yönelik yeni bir evrimsel teori geliştirdi. Ancak en çok ses getiren ve tanınan çalışması, 1958 yılında kütle çekim üzerine yayınladığı teorisidir. Bu teoride, Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'nin zayıf alanlarla ilgili açıklamasının genellenmesi üzerine yoğunlaştı. Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’ın en temel iddiası, geliştirdiği kütle çekim teorisinin kuantum mekaniği ile de uyumlu olduğu, süper sicim teorisine ise alternatif bir teori geliştirdiği yönündedir. Hal bu ki bunu bugüne kadar başarabilen kimse olmamıştır. Ancak birçok akademisyen, Yılmaz'ın çalışmalarını övmüş ve uzun uzadıya analiz etmiştir. Prof. Dr. Yılmaz da ömrü boyunca teorisini eleştirenlere akademik makaleler ile yanıtlar vermeye çalışmıştır. 1994 yılında, GPS teknolojisindeki ufak sapmalardan yola çıkarak teorisini test etmeye çalışmıştır. Prof. Dr. Yılmaz'ın çalışmaları, Einstein'ın ölümünün ardından yayınlanır, bilimsel literatüre “Yılmaz Kütle Çekim teorisi” olarak girer. Princeton'da yaptığı çalışmalarla profesörlüğe kadar yükselir. Kendisi ne yazık ki 27 Ocak 2013'te aramızdan ayrıldı. Peşinden koşmayı bekleyen binlerce genç için bir umut ışığını miras bıraktı. Kaynak: TRT Haber
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Sabahları bu şekilde uyanıyorsanız dikkat! Vücudunuzun iltihaplandığını gösteren ilk belirti

Sabahları bu şekilde uyanıyorsanız dikkat! Vücudunuzun iltihaplandığını gösteren ilk belirti