5-9 YIL SÜREN TEZ SÜRECİNİ 3 AYDA TAMAMLAR
1952 yılında İTÜ’den yüksek elektrik mühendisi olarak mezun olan Hüseyin, bir gazetenin düzenlediği kampanya ile toplanan parayla, ABD’ye giden bir gemiye bindirilir. MIT’ye gidip Prof. Morse’la buluşan Hüseyin’in İngilizcesi de pek de iyi değildir, Prof. Morse ile anlaşamazlar. İlk buluşmalarında Hüseyin, Prof. Morse'un söylediklerini anlamayınca dili döndüğünce "Write on the blackboard" der.
Morse'un o gün tahtaya yazdığı konu Hüseyin'in tez konusudur. MIT'de normal şartlarda 5 ila 9 yıl süren tez yazım sürecini Hüseyin sadece 3 ayda bitirir. Sonra Prof. Morse'un karşısına çıkar. Profesör, Hüseyin’den sabretmesi gerektiğini, çoktan hak ettiği doktor unvanını almak için 2 yıl beklemesi gerektiğini söyler. Hüseyin bekler, 2 yılın ardından MIT'den doktor unvanını alır.
Fizik profesörü, Hüseyin’e tezinin tamamlandığını ancak MIT’de hemen doktora unvanının verilmediğini ve 2 yıl kadar süre içerisinde başka dersleri bitirerek tekrar yanına gelmesini ister.
Hüseyin de aynen bu şekilde yapar ve 2 yıl sonra, 1954 yılında, doktora unvanını alır.
SESLE KOMUTUN ATASI
Birkaç yıl sonra Boston’a geri dönüp icatları destekleyen bir firmada çalışmaya başlar. Burada bilgisayarlar ile konuşmanın onlara talimat vermeye yönelik projeler yürütür. Sesle kumanda edilen bilgisayarı ilk defa 1960’ların başında Hüseyin Yılmaz yapar.
Bilim dünyasını ikiye ayırdı
1958 yılında, çalışmalarını yakından takip ettiği Albert Einstein’ın kendisi kadar ünlü fonksiyon teorisinde eksikler tespit eder ve bunu bir mektupla kendisine bildirir. Ancak mektup ulaşmadan Einstein hayatını kaybeder.
Yılmaz, bu hatayı ünlü bir bilim dergisinde yayımlayınca akademik dünyada adeta kıyamet kopar. Bilim dünyası ikiye bölünür ve Einstein’in kuramına karşı ‘Yılmaz Kütle Çekim Kuramı’ da literatüre girer.
Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, 27 Ocak 2013'te hayata veda etti. Peşinden koşmayı bekleyen binlerce genç için bir umut ışığını miras bıraktı.
‘YILMAZ KÜTLE ÇEKİM KURAMI’
Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz'ın araştırma konuları fazlasıyla genişti. Özellikle kütle çekim teorisi üzerine çalışan Yılmaz, sonradan renk algısı ve konuşma algılama konularına da ilgi duymaya başladı.
1960'larda Edwin Land'in Evrim Teorisi'yle ilgili görüşlerinden yola çıkarak renk algısına yönelik yeni bir evrimsel teori geliştirdi.
Ancak en çok ses getiren ve tanınan çalışması, 1958 yılında kütle çekim üzerine yayınladığı teorisidir. Bu teoride, Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'nin zayıf alanlarla ilgili açıklamasının genellenmesi üzerine yoğunlaştı.
Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’ın en temel iddiası, geliştirdiği kütle çekim teorisinin kuantum mekaniği ile de uyumlu olduğu, süper sicim teorisine ise alternatif bir teori geliştirdiği yönündedir. Hal bu ki bunu bugüne kadar başarabilen kimse olmamıştır.
Ancak birçok akademisyen, Yılmaz'ın çalışmalarını övmüş ve uzun uzadıya analiz etmiştir. Prof. Dr. Yılmaz da ömrü boyunca teorisini eleştirenlere akademik makaleler ile yanıtlar vermeye çalışmıştır. 1994 yılında, GPS teknolojisindeki ufak sapmalardan yola çıkarak teorisini test etmeye çalışmıştır.
Prof. Dr. Yılmaz'ın çalışmaları, Einstein'ın ölümünün ardından yayınlanır, bilimsel literatüre “Yılmaz Kütle Çekim teorisi” olarak girer. Princeton'da yaptığı çalışmalarla profesörlüğe kadar yükselir.
Kendisi ne yazık ki 27 Ocak 2013'te aramızdan ayrıldı. Peşinden koşmayı bekleyen binlerce genç için bir umut ışığını miras bıraktı.
Kaynak: TRT Haber