Çevre ve genetik, enfeksiyonlara karşı koruma veya zarar verme yeteneğimizi etkiler. İnsanların zorluklara tepkileri genetik temelli olabilir. Herkesin bir miktar enflamasyona ihtiyacı vardır ancak bunun doğru zamanda, yerde ve miktarda olması önemlidir.
Yaralı veya enfekte bölgenin şişip kızarması ve ısınması, beyaz kan hücrelerinin yardıma ihtiyaç duyduğunu gösterir.
Vücut, bu hücreleri çekmek için kemokin adı verilen kimyasalları üretir. İnsanların inflamasyon miktarları farklılık gösterir ve inflamasyon kontrolü, hastalık belirtisi göstermeme ile ilişkilidir. Bazı insanlar, iyi bir inflamasyon tepkisine sahip oldukları için enfekte olduklarında hastalanmazlar. Bazı meslekler, örneğin öğretmenlik, daha sık hastalanmayı beraberinde getirir.
Peki, öğretmenlik gibi birçok kişiyle etkileşim içerisinde olan meslek grupları neden sık sık hasta olabilir?
Bu sorunun cevabı, mikrobiyal yük. Özellikle büyük gruplar halinde yakın temasta bulunmak, maruz kalma riskini artırır. Ancak tüm bireyler hastalanmaz; bu duyarlılık popülasyon bazlıdır. Örneğin, kreş çalışanları solunum yolu virüslerine yoğun maruz kalma riski taşır ve bu, bağışıklık sisteminin bozulmasına yol açabilir. Enflamasyon, bağışıklık tepkisini artırabilir veya azaltabilir. Hayat boyu bu döngülerden geçeriz ve bazıları bu esnekliği korurken, bazıları daha duyarlı hale gelir. Bu durum 'optimum olmayan' olarak adlandırılır.
Geleneksel araştırma yöntemleri, gençlerle yaşlıları karşılaştırır ancak bu tür araştırmalar iki grubun arasındaki tek farkın yaş olduğunu varsayar.
Ancak yaşlıların bağışıklık sağlığı dereceleri de farklılık gösterebilir. Tüm yaşlılar aynı olmayabilir; bazıları diğerlerinden çok daha iyi durumda olabilir. Bazıları genel olarak enfeksiyon riski altında olabilir ancak bu risk genellikle bağışıklık sağlığı zayıf olanlarda yoğunlaşır.
Bağışıklık esnekliği bir kişinin yaşam süresini nasıl etkileyebilir?
İnsanları bu konuda dört gruba ayırabiliriz: yüksek bağışıklık ve düşük iltihaplanmaya sahip olanlar, düşük bağışıklık ve yüksek iltihaplanmaya sahip olanlar, yüksek bağışıklık ve yüksek iltihaplanmaya sahip olanlar, düşük bağışıklık ve düşük iltihaplanmaya sahip olanlar. İlk grup yani yüksek bağışıklık ve düşük iltihaplanmaya sahip olanların en uzun yaşadığı gözlemlenirken ikinci grubun yani düşük bağışıklık ve yüksek iltihaplanmaya sahip olanların grup içerisinde en erken ölen kişiler olduğu tespit edildi. Diğer iki grubun ise orta düzeyde yaşam süresine sahip oldukları belirlendi.
Bir grip enfeksiyonu sonrası insanlarda ölümle ilişkili biyobelirteçler belirse de zamanla iyileşme süreci yaşanır.
Ancak yeterince onarılmayan yaralanmalar iltihap kalıntısı bırakabilir. En sağlıklı insanların bile grip sonucu ölebileceği ve bağışıklık sistemi zayıf olanların aşı sonrası dahi iyi olmayabileceği bilinmektedir. Bu durumları tahmin etmek mümkün değildir.
Patojenlere maruz kalma riskinizi nasıl azaltabilirsiniz?
Yaşlıların hastaneye maske takarak gelmesi tavsiye edilirken dengeli beslenme ve düzenli egzersizin de bağışıklık sistemine fayda sağladığı söylenmekte.
Kaynak: Onedio