Küre Köyü Muhtarı İbrahim Gögercin de "küre" kavramının maden eritilen yer anlamına geldiğini belirtti.
"Bölgenin organize sanayisi"
Kuruluşu Orhan Gazi dönemine dayanan Küre köyünün, 17 işletmeyle "Küre-i Kebir Karyesi" olarak arşivlerde geçtiğini bildiren Gögercin, şöyle konuştu: "Köylülerimiz tarafından çeşitli ebatlarda gülleler bulundu. En büyük ebadımız, toprak sürümünde çıktı. Diğer iki ebat köyümüzün her hanesinde birer ikişer adet bulunuyor. O zamanlar günümüzde kullandığımız gibi tuz yok, kaya tuzlarını öğütmek için her hanede ikişer üçer bulunup, hatta delinip saplı kaya tuzlarını eritmek için kullanılırmış. Kadırgalarda küçük toplarda kullanılan gülleler. O dönemde yapılan, Osmanlı subaylarına fors kılıcı olarak verilen kılıçların birçoğu burada yapılmış. O dönemden kalan eserimizi hala saklıyoruz."
Köy halkından 53 yaşındaki Arfettin Yiğit ise Adalar mevkisinde 8 yıl önce çift sürerken pulluğuna bir cismin takıldığını söyledi.
Bunun çok ağır olduğunu anlatan Yiğit, "Kaldıramayacağım şekildeydi. Patlar diye korktum, değnekle dürttüm, patlayacak gibi gözükmedi. Sonra suyla yıkadım, çok ağırdı. Traktörün arkasındaki sandığa koydum, muhtarlığa getirdim. Muhtarımız da güzelce temizleyip burada sergiliyor. Bir samanlık yapılacak veya bir temel kazacağız, bir yerde çıkabiliyor. Küçük ya da büyük çıkıyor." ifadelerini kullandı.
İrfan Tunçer de gülleleri köylerinin bazı arazilerinde görmenin mümkün olduğunu kaydetti.
Kaynak: TRT Haber