"İki aşamaya ayırabileceğimiz üzerinde durmamız gereken durumlar oluyor. Birincisi yeterince bilgi sahibi olmamaktan kaynaklanan yorumlar, bir diğeri ise bizim yakinen tanıdığımız kara propaganda merkezlerinin ürettiği propagandalar.
Bizim görevimiz doğru bilginin verilmesi. Gerçek gazeteciler bunu doğru şekilde değerlendirecektir. Kara propaganda merkezlerine karşı yapabileceğimiz bir şey yok. Batı demokrasilerini de takip ediyoruz. Onun dışındaki yerlerdeki seçimleri de takip ediyoruz.
Son zamanlarda görüyorsunuz mesela Fransa'daki seçimlerde geleneksel siyasi hareketlerin dışlanıp, yepyeni siyasi hareketlere doğru seçmenin kayması şeklinde kayma söz konusu. Türkiye açısından yüzde 85'lik katılım oranıyla seçimin gerçekleşmesi önemli.
Yabancı gözlemciler kendi görev sahalarını Avrupa içinde tutarlı şekilde değerlendirirken, Avrupa dışına çıkınca görev tanımlarının dışına çıkıyorlar. Bir takım spekülatif, bazı partilerden duydukları yorumları resmi görüş gibi aktarabiliyorlar. Durduk yere YSK'nın görevini tam olarak yapması sağlanmalıdır gibisinden açıklama yapıldı. Aslında dünyadaki seçimleri yöneten kurumları incelediğimizde, örnek olarak gösterebileceğimiz bir kurum. YSK'nın son derece donanımlı olduğu görülüyor. YSK'nın görevini tam olarak yapması; devletimizin, milletimizin, demokrasimizin gücünü gösterir. İki görev vardır. Biri seçimi yönetmek, ikincisi de seçimden sonraki itirazlara karar vermek.
Şimdi yine seçim sürecinin bir parçası olan itiraz süreci devam etmektedir. Bu süreci, maalesef bazı grup ve odakların sanki olağanüstü bir durum varmış gibi algılatmaya çalıştığını görüyoruz. Bu gayet olağan bir durumdur. Türkiye'de her seçimden sonra siyasi partiler itiraz ederler. Sonucu YSK belirler. Hepimiz de buna saygı duyarız. Türkiye seçimi güçlü şekilde yapabilen bir ülke. YSK'nın kapasitesine hepimiz güveniyoruz. Demokrasimizin gücü konusunda, vatandaşımızın sandığa iradesi yansıması konusunda şüphe olmamalarıdır.
CHP diyor ki, "sayım yapılsa bile aradaki fark kapanmayacak" diyor. Böyle bir teze sahipseniz sayım yapılmasından niye rahatsız oluyorsun? Bırakın sayım yapılsın. Her hal ve şart altında demokratik rejimde vatandaşımız kazanır, hiç kimse kaybetmez. Biz zaten seçimde yüksek oranda birinci sonuçla çıkmışız, güçlü bir zaferle çıkmıştır.
Dolayısıyla soğukkanlı şekilde meseleyi yürütmemiz lazım. Vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Kimse kimseye kem gözle bakmasın. Partilerimizin adları farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Seçim sonuçlarını da YSK yayınladığı zaman sonuç olarak kazanan demokrasimiz olacak.
Bazı yerlerde bizim heba olmuş oyu kayda geçiyor. Aslında buna herkesin saygı duyması gerekir. Diğer partideki vatandaşımızın da haklarını korumuş oluyoruz. Gerekirse kamerayla da yayınlanabilir dedik. CHP'nin İstanbul adayı sürekli güvensizlik şekilde açıklamalar yaparken, kamera konusunu gündeme getirdiğimizde "vatandaşa parti temsilcilerine güvenmiyor musunuz?" diyorlar.
Bizim çekinecek herhangi bir şeyimiz yok. Gelin en üst tedbirleri alalım. Dolayısıyla gayet olağan bir süreç yürüyor. Mazbata sürecini sonuçlar ortaya çıksın, ondan sonra da yetki alalım diye düşünmek lazım. Bu süreci akamete uğratıp da mazbata fetişizmi söylemeye gerek yok. Önemli olan vatandaşın iradesidir.