TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Erzurum'un diri fay hatları üzerinde kurulu bir şehir olduğunu belirterek, alınması gereken tedbirler hakkında bir rapor hazırladı. Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve AFAD'a hazırlanan raporu sunduklarını ifade eden Jeoloji Mühendisleri Odası Erzurum Temsilcisi Eyüp Tavlaşoğlu, şehrin güney kısmında dikey mimari yerine yatay mimari uygulanmasını tavsiye ettiklerini kaydetti.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Merkezi, deprem gerçeğinin topluma ve ilgililere doğru anlatılması, kentler için birer tehlike kaynağı olan fayların konumu ile hangi yerleşim birimlerini doğrudan etkilediğini de dikkate alarak, 'içinden diri fay geçen' kentlerle ilgili rapor hazırladı. Diri fay hatları üzerindeki kentler arasında yer alan Erzurum'un durumunu da değerlendiren Jeoloji Mühendisleri Odası, Erzurum Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ile AFAD'a gönderdiği raporunda bazı tavsiyelere de yer verdi.
Ezurum'dan geçen faylar
Jeoloji Mühendisleri Odası'nın raporunda, Erzurum il merkezinin içinden ve güneyinden geçen faylar olduğuna dikkat çekilerek, "Bunlardan güneyde yer alan Palandöken Fay Zonu sol yanal atımlı bir fay olup Palandöken dağı boyunca uzanmaktadır. Kuzeyde yer alan Erzurum Fay Zonu ise birbirine paralel çok sayıda faydan oluşur. Kent merkezinin güneydoğusunda Börekli ve Tuzcu mahallelerinden geçen fay kent merkezine doğu uzanır, saha sonra kuzey doğuya doğru devam eder. Erzurum kent merkezinin yanı sıra eskiden köy statüsünde bulunan 10'u aşkın mahallesi doğrudan diri fay hatları veya zonları üzerine oturmaktadır" denildi.
"Geçmişte büyük depremler var gelecekte de olur"
Erzurum da diri fay üzerinde yer alan ve deprem tehdidi altında yaşayan bir il olduğuna dikkat çekilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Mikro bölgeleme çalışmaları ve deprem senaryoları ile bir bölgede zemin yapısı ve depremin yaratması olası yer sarsıntısı belirlenebilir. Bir yapı beklenen yer sarsıntısına göre ve geçerli en son Bina Deprem Yönetmeliği koşullarına uygun olarak inşa edilirse can kayıplarına yol açmaz. Ancak yaşanan depremlerde; yapıların etüt ve projelendirme süreçlerindeki hata veya eksiklikler, yapı üretimi sırasındaki malzeme ve işçilik hataları ile denetimden kaynaklanan zafiyetlerden dolayı çok sayıda yapının ağır hasar gördüğü veya yıkıldığı görülmektedir. Deprem zararların azaltmanın ve depreme hazır olmanın en önemli unsurlarından biri yapıların olası bir depreme hazır olmasıdır. Deprem belli büyüklüğü geçtiğinde ise faylar yüzeye ulaşmakta, üzerinde bulunan yapıların yırtılmasına, bir yana yatmasına ya da devrilmesine yol açmakta, böylece yapıların çökmesine ya da çok ağır hasar almasına neden olmaktadır. Erzurum'un geçmişinde bu büyüklükte depremler olmuştur, gelecekte de olma olasılığı vardır. Depremden yüzey faylanması sonucu zarar görecek yapılar için alınabilecek en temel tedbir diri fayların yerlerinin hassas bir biçimde belirlenmesi, bu faylar üzerindeki alanların zaman içerisinde boşaltılarak yapı ve nüfus yoğunluğunun azaltılması, gelecekte bu alanlar için yapı sınırlaması getirilmesi ve imar planlarının zemin koşulları ve yüzey faylanması tehlikesine uygun olarak yapılmasıdır."
Tavsiyeler
Jeoloji Mühendisleri Odası, raporunda şu uyarılarda bulundu:
"Erzurum Valiliği veya Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından kent ölçeğinde uluslararası uygulama örnekleri de baz alınarak mikro bölgeleme çalışmalarının yapılması, mikro bölgeleme çalışması yapılmış yerleşim birimleri var ise bunların yenilenmesi, mikro bölgeleme çalışmaları kapsamında diri fayların yerinin ve özelliklerinin, farklı disiplinlerden veri girişi ile jeoloji mühendisliği araştırmaları temelinde yapılacak paleosismolojik araştırmalarla net olarak belirlenmesi, yukarıdaki çalışma sonuçlarından elde edilecek bilgiler ve diğer disiplinlerden (inşaat, mimarlık, şehir plancıları vb) edinilecek bilgiler ve diğer afet olasılıkları ışığında Deprem Master Planlarının hazırlanması, deprem master planı dikkate alınarak kentin gelişim ve yerleşim stratejilerinin belirlenmesi gerekmekte olup bu çerçevede aktif fay hatlarının çevre düzeni haritalarına işlenmesi ve aktif fay zonlarının sakınım bandı içinde kalan alanların 1'inci derece doğal eşik değerler arasına alınması ve bina ve bina türü yapılar için sınırlama getirilmesi, nazım ve uygulama imar planlarının çevre düzeni planlarında yapılan bu değişikliklerden sonra gözden geçirilerek, aktif fay hatlarının sakınım batlarının imar planlarına işlenerek yenilenmesi, gerektiği düşünülmektedir."
Dikine değil yatay yapılaşma
Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarının birleştiği noktaya yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta olan Erzurum'un en ufak hareketlilikten etkilendiğini belirten Jeoloji Mühendisleri Odası Erzurum Temsilcisi Eyüp Tavlaşoğlu, "Jeoloji Mühendisleri Odası, akademisyen ve alanında uzman isimlerle birlikte raporu hazırladı. Erzurum'da zemin etüt raporlarının üzerinde dikkatle durulması ve hükümet tarafından fay yasasının bir an önce çıkarılması lazım. Her yapı denetim firmasında mutlaka jeoloji mühendisinin bulunması lazım ki zemin etüt raporlarının doğruluğu belirlensin ve inşaatın yapıya uygun yapılması söz konusu olsun. Araştırma yapılırken tarihsel bir konum incelendi. Bu bölgede daha önce meydana gelen depremler, mevcut olan fay hatları ve şehrin yapısı gözden geçirildi. Yerleşim yerleri, yapılacak olan imar çalışmaları incelendi. Şehrin daha çok güney kısmında, Çat yolu denilen bölgede mevcut faylar var. Bu fayların dikkate alınması gerektiğini ve bölgede yüksek olmamak şartıyla yatay mimarinin olması gerektiğine yönelik önerilerde bulunduk" dedi.
Deprem master planı hazırlanmalı
Erzurum Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fayının birleştiği Karlıova bölgesinde kuş uçusu 60 kilometre mesafede bir yerleşim birimi olduğunu ifade eden Tavlaşoğlu, "Merkezde saydığımız bölgelere bağlı olarak birçok fay bulunmaktadır. Bunların bir kısmı ölü faydır, bir kısmı ise diri faylardır. Erzurum Ovası alüvyon bir zemin üzerine kuruludur. Buralardaki en ufak bir depremle birlikte sıvılaşma riskinden dolayı bölgemizdeki binalar etkilenmektedir. Bu nedenle özellikle Erzurum bölgesinde kuzeye doğru olan bölgede yüksek yapılar yapılmaması ve bir an önce mikro bölgeleme ve deprem master planının hazırlanması, buna göre yapılaşmaya izin verilmesi gerekmektedir. Şehir merkezi özellikle eski yapılardan oluşmaktadır. Kentsel dönüşüm konusunda Erzurum Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı çalışmalarla hız kazanmıştır. Bununla birlikte kentsel dönüşüme önem verilmesi gerekmektedir. Çünkü eski yapılar depremden çok daha fazla etkileniyorlar. Çatlaklar ve yıkılmalar oluşuyor. Erzurum tarihinde birçok deprem, yıkım ve ölümle sonuçlanmıştır" diye konuştu.