A Haber'de "Gündem Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 21. yüzyılın başında Türkiye'nin kendine bir yol çizdiğini ve umut dolu bir yürüyüş yaptığını, buna karşın dünyanın bir "yönsüzlükle" karşı karşıya olduğunu anlattı.
Türkiye'nin aynı zamanda etrafındaki coğrafyaya da bir model koyarak bu yürüyüşünü sürdürdüğünü, dünyanın ise umutsuzluk ve karmaşıklık içinde olduğunu kaydeden Soylu, Berlin Duvarı yıkılana kadar soğuş savaş döneminin devam ettiğini dile getirdi.
"Küreselleşme başladığında zannettik ki dünyada umut yeniden kendine bir yol haritası koyacak. AB, insan hakları, özgürlük, sınırların kalkması gibi birçok konu gündeme geldi." diyen Soylu, şu anda dünyanın umutsuzluk girdabı içinde olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 21. yüzyılın başında bunu gördüğünü dile getiren Soylu, "Bunu iyi okuyan Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan, millet ve siyaset Türkiye'ye yeni bir harita ve yön çizdi, alt yapısını geliştirdi. Bu da Suriye'deki iç savaşa umut oldu. Libya ve Azerbaycan'a umut oldu. Batı Türkiye'yi de içinde bulunduğu umutsuzluk girdabının içine almaya çalışıyor. Türkiye'de bu umutsuzluğu pompalamaya çalışanlar da Batı'nın esiri olarak bunu yapmaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye buna müsaade etmiyor." diye konuştu.
Soylu, Gezi sürecinden itibaren umutsuzluk girdabı içine Türkiye'yi almaya çalışan Batı'nın bunu hala devam ettirmek istediğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bunu ekonomik saldırılarla devam ettirmek istiyorlar. Bunu terör ile ve terör örgütlerini destekleyerek yapmak istiyorlar. Bunu kendi kültürümüze ait olmayan birtakım akımları Türkiye'nin içerisine sokarak yapıyorlar. Değerlerimizi, kültür yapımızı iğdiş etmek, bozmak için ellerinden gelen bütün gayreti ortaya koymaya çalışıyorlar. Batı ve dünya ile aramızdaki fark şudur; bizim dinimiz, anlayışımız, umutsuzluğu reddeder. Türkiye'nin rolü ve misyonu ile 100 yıl önce sömürgeciliğe nasıl ayak diremişse bu gün de umutsuzluğa karşı bir ayak diriyor. Türkiye'nin alt yapısı tam da buna uygun bugün. Gezi'de, 15 Temmuz'da, 17/25'te ve yaşadığımız salgın sürecinde bunu gösterdi. Niçin Türkiye'nin arabası olmasın, uzaya çıkmasın, savaş gemileri olmasın? Bunlar İstanbul Havalimanımızın da olmasını istemediler. Oysa Türkiye, kendi adına Amerika ile Rusya'yı dengeleyebilen, Çin'i bir tarafta Avrupa'yı bir tarafta tutabilen, kendi etrafındaki coğrafyayı da anlayabilen bir yürüyüşü gerçekleştiriyor."
"Her darbe 27 Mayıs darbesinin ortaya koyduğu sistemi ayakta tutmak için gerçekleşmiştir"
Bakan Soylu, Türkiye'nin öz güvenini yok etmek için birtakım unsurların dışarıdan pompalandığını söyleyerek, "Recep Tayyip Erdoğan, yakın tarihi iyi okudu ve buna dair politikalar oluşturdu. Şimdi tek dertleri Türkiye'nin nasıl bu seviyeye geldiğidir. Biz sadece somut değil, soyut da birçok saldırı ile karşı karşıyayız. Türkiye'nin uzun zamandan beri elitleri, aydınları ve akademisyenleri de eski Türkiye anlayışıyla bazen bu kayığa biniyorlar. Her biri biniyor diyemem, haksızlık yapmam. Kimisi o vesayet sistemin zayıflamasıyla çaresiz bir şekilde marjinalleşiyorlar." değerlendirmesini yaptı.
Soylu, Türkiye'nin hukuk, siyasal, eğitim, kardeşlik yapısını 27 Mayıs darbesinin bozduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin medya yapısını bu darbe yeni bir şekilde oluşturdu. Yargıyı hala 27 Mayıs zihniyeti ile yönetiyoruz. Türkiye tam uluslararası konjonktürün kendisine sunduğu büyüme adımlarını atmak için çaba sarf ediyor, darbe dinamiğini devreye sokuyorlar. 28 Şubat'ta aynı şeyi yaptı. Ardından 27 Nisan'da aynı şeyi yapmaya çalıştı. Bence bunun dinamiğini 27 Nisan döndürdü. Ne zaman AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan bunu kabul etmedi, -amiyane tabirle- bunu yemedi, meseleyi tersine çevirmiş oldu. Her darbe 27 Mayıs darbesinin ortaya koyduğu sistemi ayakta tutmak için gerçekleşmiştir. Bu darbe dinamikleri bizim işimize yaramadığına göre kime yarıyor? Türkiye 21. asrın başından beri bir devrim gerçekleştirmektedir ve bu devrim devam etmektedir. Bizden sonraki nesil 21. yüzyıl devriminin hakkını teslim edecek çünkü, hiçbir algı gerçeği örtemez."
Bakan Soylu, terörle mücadeleye ilişkin bir soruya şu yanıt verdi:
"Türkiye bugün terörle mücadele ediyorsa, dönüp savunma sanayinin yüzde 20'lerden yüzde 70'lere nasıl geldiğine ve bu aklın ne zaman üretildiğine, nasıl gerçekleştirildiğine bakmak gerekir. Bugün İHA ve yerli mühimmatlarımız olmasaydı ne olurdu? Biz bu kabiliyete nasıl geldik.? Biz bu hale 1990'larda gelebilir miydik? Gelemediğiniz zaman yapabilecekleriniz daralıyor. Jandarmada ATAK helikopterlerimiz var. Bütün bunları görmeden terörle mücadeleyi göremeyiz. Terörle mücadelenin bir başka unsuru olarak halk var, sizin samimiyetinizi görecek. Ülkenizin batısını geliştirdiğiniz gibi doğusunu da geliştirmelisiniz. Bunları yaparsanız terörle mücadelenizi bir noktaya taşıyabilme kabiliyetine sahip olursunuz. Bugün Diyarbakır'ın caddeleri Paris ve Londra'dan farklı değil. Doğu ve Güneydoğu'nun geri kalmışlık sendromunu ortadan kaldırıyorsunuz. Böylece terörün arkasında istismar edilecek alanı kapatıyorsunuz. En iyi hastaneleri yapıyorsunuz, doğal gaz götürüyorsunuz. Oradaki insanların umudunu ayağa kaldırmak zorundasınız. Tayyip Erdoğan felsefesi, 'Size umutsuzluk hakkı vermiyoruz, size geniş bir gelecek vaat ediyoruz. Kim sizin Kürtlüğünüzü istismar ediyorsa onların da istismar alanını kapatıyoruz' diyor."
Gara'ya giden HDP'li kadın milletvekili
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2017 yılında terör örgütü PKK'ya katılan bir kişinin bundan kısa bir süre önce iknaları sonucu adalete teslim olduğunu kaydetti.
Süreçte, teslim olan kişinin ailesinin de katkısının olduğunu belirten Soylu, "Bunlar geldikleri zaman terör örgütünün en büyük korkusu, bizim bunlarla yapmış olduğumuz mülakatlardır. Bu mülakatların içerisinde ve bizim de daha önceden tespit ettiğimiz ve tekrar bununla beraber teyit ettiğimiz bir süreç oluşageldi." dedi.
Teslim olan kişinin 2017 yılında önce Nusaybin ve Kızıltepe'ye geldiğini belirten Soylu, sosyal medyadan tanıştığı birisinin kendisini ikna ettiğini anlattı.
Kendisine verilen telefon numarasının eski HDP Siirt Milletvekili Hatice Kocaman'a ait olduğunu kaydeden Bakan Soylu, şöyle konuştu:
"Onu arıyor diyor ki 'Ben terör örgütüne katılmak istiyorum, sizin telefonunuzu bana verdiler. Söylediği cümle şu 'Benim başımı belaya mı koyacaksın, telefonda böyle şeyleri konuşma, şuraya gel.' Onun evinde biraz kalıyor ve ardından onun yol göstermesiyle terör örgütüne katılıyor. Zaten birçoğunun böyle olduğunu bu yöntemlerle ya ilçe başkanları ya il başkanları il yöneticileri ya belediye başkanları ya belediye meclis üyeleri, bunlarla beraber, açık alan yapılanmalarıyla bunu gerçekleştiriyorlar. Ardından Gara'da eğitimlerini alıyor. Bazen Mahmur'a gidiyor bazen geliyor. En nihayetinde Gara'dan Mahmur'a gidileceği söyleniyor. Sivil kıyafetli olan ve birkaç zamandır da orada kaldığını gördüğü birisiyle beraber arabaya biniyorlar Gara'da. İşte ne kadar kaldığını söyledikten sonra yanındaki 'Bunu tanıdın mı?' diyor. 'Hayır tanımadım.' diyor. 'Bu Dilan Dirayet Taşdemir.' diyor. HDP Ağrı Milletvekili. Gara'ya geliyor. Gara'da kaldıktan sonra Mahmur'a geçiyor. Mahmur'a da bu arabayla beraber gidiyorlar.'
Bu olayın yeni gerçekleştiğini de vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:
"Tarihini de biliyoruz da orada yaptığımız birtakım işler var onları da devam ettiriyoruz. 2019 sonrası. Daha yeni. Buradaki muradım şu. Ben orada 'Gara'yı siz iyi bilirsiniz' dediğimde aslında orada bildiğimiz farklı başka milletvekilleri de var, oralara giden, oralarla iş tutan, karşıya geçen, mesaj alan, mesaj götüren, mesaj veren, politika belirleyen, politika taşıyan var. Terör örgütünün yukarıdakileri Kandil'e Kandil demezler. 'Avrupa' derler. 'Avrupa size şunu söyledi mi, Avrupa bunu size söyledi mi?' gibi kendi aralarında son yıllarda geliştirdikleri kod adı."
"Bu koridorun giriş alanı Gara'dır"
Bakan Soylu, 15 Temmuz'un miat olmasının sebebini, "artık ecinnilerin işin içine karışmaması", istihbaratı yönlendirmeye çalışanların, aşağıdan doğru bilgiyi yanlış şekilde aktarmaya çalışanların sistemin içerisinde olmaması, sistemin içerisinde tamamen bu meselenin çözümünü ortaya koymaya çalışanların olması şeklinde aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın terörü kaynağında yok etme konsepti olduğunu aktaran Soylu, "Bu kaynak nedir? 1978 PKK'nın kuruluşu. İlk öldürülen siyasi, Edip Bucak. PKK'nın aslında kendini ilan ettiği bir eylemdir. 1979'da PKK 150 kadro elemanıyla beraber Suriye'ye geçti. Suriye'ye neden geçti? Orada kendisini eğitmek, felsefesini tam anlamıyla oturtmak ve ondan sonraki hedeflerini gerçekleştirebilmek için. Ardından, Haftanin, Metina, Zap, Avaşin, Basyan, Hakurk." dedi.
Harita üzerinde bu bölgeleri ve Gara'yı gösteren Soylu, Türkiye'nin hem Hakkari, Beytüşşebap, Şırnak, Yüksekova bütün bu hattın içerisinde ve yukarı doğru olan hattın içerisinde var olduğunu hem de şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) operasyon gerçekleştirdiğini ifade etti.
Gara'nın öneminden bahseden Soylu, şöyle konuştu:
"Kandil koridoru, Suriye koridoru, Sincar koridoru. Bu koridorun giriş alanı Gara'dır. Peki, Gara'nın ikinci önemli özelliği ne? Biz burayı sıkıştırdıkça bunların sözde Apollo akademisi buradadır. Tüm eğitim merkezlerini ve onun kendi mütemmim cüzleri olan bütün akademileri buradadır. Sağlık, eğitim, havacılık, hepsi buradaki alandadır. Diğerlerinden daha öte bu alanın bir özelliği var. Bu alan savunulması çok kolay bir alandır, tepeleri olan bir alandır."
Soylu, Türkiye'nin içerisinde 300 terörist olduğunu belirterek, "'312' diyor arkadaşlar da bana göre 300'ün altında. Çünkü savcıya vermeden, sarı torbaya koymadan sayıyı düşmüyoruz. Bazı bölgelerde kayıp olduğunu bildiğimiz, değerlendirdiğimiz 30 civarında diyebileceğim terörist daha var." dedi.
Türkiye'deki terörist sayısı son 4 yılda yüzde 88 azaldı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2016'dan itibaren Türkiye'deki terörist sayısında yaşanan değişimi grafik üzerinde göstererek, ülkedeki terörist sayısının son 4 yılda yüzde 88 azaldığına dikkati çekti.
Bunun nasıl sağlandığına ilişkin Soylu, şöyle konuştu:
"Bir, içeride basmadık yer bırakmadık. İki; sadece teröristle uğraşmadık, finansmanıyla da uğraştık. Üç; oradaki belediyeler dediğimiz tamamen terör örgütünü finanse eden, onların insan kaynaklarını tesis etmeye çalışan, onlara moral veren, bir takım eğitim sempozyumları hazırlayan, lojistik desteklerini sağlayan anlayışın ta kendisidir. Uluslararası alanda irtibatını da sağlıyor. Sözde sivil toplum örgütleri. Sözde bir takım yapılar. Bütün bunları gerçekleştiriyor. Bir taraftan siz üs bölgelerini oluşturuyorsunuz. Hakkari'de, Kato'da üs bölgesi oluşturuyorsunuz. Körkandil'de üs bölgesi oluşturuyorsunuz. Cehennem deresinde üs bölgesi oluşturuyorsunuz. Seyit'e üs bölgesi oluşturuyorsunuz. Bütün bunların hepsi esas itibarıyla örgütün kendi adına eğitim olarak düzenlediği, kendi mağaralarında kaldığı, kendi alanlarında kaldığı, dönem dönem karşılaşırsanız çatışma çıktığı alanlardı. Şimdi bu alanların hepsinde biz varız. Bunun aynısını şimdi Metina'da Zap'ta Avaşin Basyan'da ve Gara'da yapmakla yükümlüyüz."
Gara'daki operasyon
Hedeflerinin Gara'daki terör örgütlerinin yuvalarını tarumar etmek, yaşam ve aktarma alanlarını, lojistik ve eğitim alanlarını ortadan kaldırabilmek olduğunu aktaran Soylu, şunları kaydetti:
"Gara'da bunu yaptığınız andan itibaren kalbe girmiş gibisinizdir. Bugün TSK'nın yapmış olduğu Gara operasyonunun anlamı da budur. Yani içeride Yıldırım, Eren, Kapan operasyonlarını yapıp aynı zamanda orda da kalmadık. Iğdır'dan başlayan, Ağrı'nın sonuna kadar hiçbir sınır ihtilafı çıkmadan sınır duvarlarını gerçekleştirdik. Sadece sınır duvarı yapmıyoruz. Bir entegre sınır yönetimi yapıyoruz. Bir taraftan optik kameraları olan kaleler, bir taraftan gece görüş dürbünleri olan, bir taraftan aydınlatmalar. Eğer bir kaçak söz konusu olursa fotoğrafını dönüyor, çekiyor, anında karakola atıyor, kırmızı lamba yanmaya başlıyor. Olağanüstü ve muhteşem bir sistem kurduk, kurmaya devam ediyoruz. Bu yıl 54-55 kilometre Van'ı bitireceğiz. Yüksekova'da başladık, 11 kilometre gittik. Güvenlik duvarlarının öteki tarafında hendekler de kazdık."
Soylu, Gara'nın esas itibarıyla oranın merkezi olduğuna işaret ederek, "O koridoru kapatmamız, eğitim alanlarını bertaraf etmemiz, bütün buradaki aktarım merkezlerinin ortasına, kalbine girmemiz ve düze inmemiz terör örgütünün en önemli sıkıntısıdır. Terör örgütünün bugünkü feryadının anlamı da budur." dedi.
"Orada olduğumuz için bugün Türkiye'nin içerisinde huzur var"
Bakan Soylu, Gara operasyonuna diğer ülkelerin bakışı ve Türkiye'nin terör mücadelesine sivil toplumlardan ve siyasi partilerden destek verilip verilmediğine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"İran'da 525 terörist olduğunu değerlendiriyoruz. Irak bölgesinde 2 bin 750. Bunlar kadrolu teröristtir. PKK'nın uzun yıllardan beri asli kadrolarıdır. Bir kısım da 15 bin 500'ün içinde var. Suriye'de 15 bin 500'ün önemli bölümü korkutularak, ürkütülerek ailelerinden alınarak katılanlar. Esas itibarıyla 5 bin civarında bir kadro var. 20 binin 15 bini de Suriye'de daha çok gördüğümüz, çocukların alınıp, her aileden bir kişinin alınıp, onlara bazen belli ücretlerin de verildiği bir yekün oluşturuyorlar. Bu bizim çok rahat bir şekilde baş edebileceğimiz ve yok edebileceğimiz bir örgüt."
Türkiye'nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları yaptığını hatırlatan Soylu, "Toplam 8 bin 134 kilometrelik bir alan. Peki derdi nedir Türkiye'nin? Tam da Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir konsepti hayata geçirmek, Sinat, Haftanin, Metina, Harkuk, Avaşin, Basyan, Zap, ardından Afrin, Cerablus, Azez, Mare ardından Resulayn, Tel Abyad. Terör hangi alandaysa Türkiye yukarıdan aşağıya Avrupa ve Amerika'yı rahatsız eden tam da bu. Bu alanlara Türkiye'nin girmesini istemediler. Türkiye'yi bir sıkışmışlık içerisine koyacaklar ve Türkiye'yi teslim alacaklar. Oysa biz bugün öndeyiz. Amerika, Avrupa teorisyenleri de duysunlar. Orada olduğumuz için bugün Türkiye'nin içerisinde huzur var." ifadelerini kullandı.
"Bu alanın hepsini temizlemek milletimizin bize talimatıdır"
"Gara'da işiniz bitti mi?" sorusu üzerine Soylu, henüz bitmediğini, Metina'da, Hakurk'ta, Haftanin'de ne yapıyorlarsa Gara'da da aynısını yapacaklarının altını çizdi.
Soylu, terör örgütünün kendisini idare ettiğini düşündüğü yerin Kandil olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Terör örgütü ahlaksız bir yapıdadır. 'Namussuz elebaşı' olarak nitelendirdiklerimizin 17-18 yaşındaki çocuklara tecavüz ettiği ve oradan olan çocukları alıp Mahmur'a götürüyorlar, büyütüp orada terörist yapmak için. Mantıkları talimatları anlayışları tamamen bu. Biz Irak'ın toprak bütünlüğüne sonuna kadar saygılıyız. Suriye'nin bütünlüğüne saygılıyız. Ama bizi, ülkemizi istikrarsızlaştırmak, bölmek, parçalamak ve bizi kaybettirmek için, birliğimizi parçalamak için ellerinden geleni yapanlara da müsamaha göstermeyiz. Onun için bu alanın (Gara) hepsini temizlemek milletimizin bize talimatıdır."
"Murat Karayılan'la ve diğerleriyle ilgili verdiğimiz sözü yerine getireceğiz"
Saldırıdan sonra Murat Karayılan'ı "bin parçaya bölme" sözü verdiği hatırlatılan, yakın zamanda buna dair müjde alınıp alınmayacağı sorulan Soylu, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunları yapanların yanına bırakmayacaktır. Benim bir ahdım vardı onu gerçekleştiremedim. Eren'i öldürenleri Eren'in mezarının başındaki ağaca asmak ahdımdır. Ama 'olmaz' dedik geçtik, yakaladık bitirdik. İnönü Stadyumu'nu, oradaki evlatlarımızı katledenlerin peşinde gezdik, onları bitirdik. Bundan 15-20 yıl önce şehit olan evlatlarımızın en büyük onurumuz ailelerine açıp 'Katilleri bizim tarafımızdan cehennemi boyladı.' demektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın yönettiği Türkiye'de imkansız yoktur. Murat Karayılan'la ve diğerleriyle ilgili verdiğimiz sözü yerine getireceğiz. Hiç kimsenin endişesi olmasın." AA