Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın önemli açıklamalarda bulundu.
MHP'li Yalçın'ın açıklamaları şu şekilde;
"Seçimlere doğru yaklaşılırken Türkiye’nin meselelerine alternatif çözümler üretemeyen, ortaya somut projeler koyamayan ve telaş içinde kalan zillet ittifakı bağlaşıkları, çareyi MHP'yi ve Cumhur İttifakını yıpratma politikalarında aramaktadır.
Zillet cephesinde bir türlü elbise dikiş, avaz senkron tutmamakta; çok parçalı ithal Pensilvanya kumaşı her yandan patlamakta, her kafadan ayrı cırlak ses çıkmaktadır.
Malum cephede milleti aldatmak için ortaya atılan ısmarlama ve yırtma/yapıştırma bir iki projenin başındaysa parlamenter sisteme dönüş hülyası gelmektedir.
İkinci sırtı açık kalmış rüya ise Cumhurbaşkanının tarafsız ve etkisiz olması, yürütme kararlarının zillet ittifakı bağlaşıklarının imzalarıyla hayata geçirilebilmesidir.
Gerçek şudur:
Koalisyon dönemlerinin açmaz ve buhranlarını diriltmekten başka işe yaramayacak olan eski sistemin geri getirilmesi ham hayaldir.
Zira bunu yapabilmek için Anayasa değişikliği gereklidir ve zillet ittifakı bileşenlerinin Mecliste yeterli anayasal çoğunluğa ulaşması mümkün görünmemektedir.
Zaten ölüyü diriltmek, fanilerin yed-i kudretinde değildir.
Diğer yandan; Türkiye’de icra erki hızlı hareket etmek, çabuk karar alıp uygulamak zorundadır.
Ülkemizin ve bölgenin şartlarıyla sürekli olarak aleyhimize sorun üreten uluslararası konjonktür, bunu gerektirmektedir.
Türkiye'nin dört bir yanı, tehditler ve tehlikelerle çevrilidir. Böyle bir atmosferde 6 genel başkanın açık, HDP’li eş genel başkanların da gizli onayının gerektiği bir hükümet etme şeklinden hayır beklenir mi?
Buna karşılık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’nin dinamiklerine, bölgenin ve dünyanın şartlarına adapte olmak için en uygun ve hızlı hükümet etme modelidir.
Gücünü millî mutabakattan alan Cumhur İttifakı da tehditleri bertaraf etmeye, tezgâhları dağıtmaya hazır, müteyakkız ve uyanık durumdadır.
Cumhur İttifakı, şer odaklarının kirli oyunlarını bozacak güç, çeviklik ve çabukluktadır.
İfşa ediyoruz:
Zillet ittifakını oluşturan ihanet elipsi, CIA konağında kurulmuş ikinci Sevr masasıdır.
Zillet ittifakının arz ettiği manzara şerh edilince ortaya çıkan vaziyet şudur:
5 dönme/devşirme, bir halayık, kapı önünde de celaliler ve silahlı sergerdelerden oluşan taşeron bir terör timi…
Masada yer alan partilerin genel başkanlarının bölücü açıklamaları, bu ihanet matrisini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.
Başta ABD olmak üzere bütün sözde Batılı dostlarımız; Üstat Necip Fazıl’ın tabiriyle şeytanın günahı, mezarın taze ölüyü beklediği gibi, Türkiye’de yapılacak seçimlerin sonuçlarını beklemektedir.
Türkiye’de bu yıl yapılacak seçimler, uluslararası basın tarafından dünyanın en önemli seçimleri olarak ilan edilmiştir.
Seçim sonuçlarının sadece Türkiye’de değil, yaşadığımız coğrafyada ve bütün dünyada konjonktürel yapıların değişim ve oluşumuna yön vereceği vurgulanmıştır.
Bu sebeple; aynen Yunanistan’a ve Suriye’nin kuzeyine ABD tarafından yapılan yığınak gibi, -PKK ve FETÖ dâhil, terör örgütleri de teşvik edilerek- yerli muhalefetin arkasına İnternet ve sosyal medya üzerinden psikolojik yığınak yapılmaktadır.
Aleyhimize dönük açıklamalarda bulunmak üzere bölge ülkelerine yapılan Batılı politikacı ve yetkili ziyaretlerini, Batılı basında yer alan Türkiye aleyhtarı haber, yorum ve analitik yazılar tamamlamaktadır.
Batılı başkentlerle zillet ittifakının dayanışmasıyla şekillenen koloniyal muhalefet mihveri, birincil hedefine hassaten MHP’yi almıştır.
Özellikle MHP aleyhindeki algı operasyonlarındaki artış, dikkatlerden kaçmamaktadır.
MHP'ye iftira kampanyasında öyle şerefsizler, öyle ahlaksızlar, öyle dönekler, öyle katiller aynı sıraya girmiştir ki insan ister istemez, “Normal zeminde asla buluşmayacak kimse ve kurumları hangi kin, nefret ve ihtiras bir araya getirdi?” diye sormadan edememektedir.
İftiracıların başını, kendini fiilen zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayı gören ve bu uğurda keçeyi suya atmaktan imtina etmeyen Kemal Kılıçdaroğlu çekmektedir.
Kılıçdaroğlu, Sayın Genel Başkanımızın haklı ve yerinde tepkisine ve ağır eleştirilerine rağmen, Ankara’da gerçekleşen menfur suikast konusunda “azmettiriciler” nakaratıyla MHP'ye suç isnadını sürdürmektedir.
Kemal Kılıçdaroğlu, kendini hâkim ve savcı yerine koymaktadır.
Kılıçdaroğlu; asıl azmettiricileri, Pensilvanya ve FETÖ’yü perdeleyerek hedef saptırmakla amacına ulaşamaz.
Sadece “en pişkin ve en meşin suratlı politikacı” unvanını elde edebilir.
Arsıza söz, pişkine yüz dayanmazmış.
Gerçeklerin er veya geç ortaya çıkmak gibi bir hususiyeti vardır.
Biliyoruz gerçekler ortaya çıktığında muarızlarımız asla nedamet göstermeyecek, zerrece fütur getirmeyecek, hatta özür bile dilemeyeceklerdir.
Lakin attıkları iftiralar ayaklarına dolanacak, uğradıkları hüsran ve yeis boğazlarına duracak ve mağlubiyetin acısını tadacaklardır.
Biliyoruz, aynı taife bıkıp usanmadan yeni iftiralara tevessül ve tenezzül edecek, önümüze yeni yalan ve iftira dağları yığmaya çalışacaktır.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın, bunların da üstesinden geleceğiz.
Bütün olumsuzluk bulutlarını sabırla dağıtacağız.
Biliyoruz, yalancı ve müfterilerin utanıp ar edecek yüzleri, sıfatları yoktur ama biz ayıp ve günahlarını yüzlerine vurmaya, çirkin suratlarına çarpmaya devam edeceğiz.
Bir müessif suikast üzerinden oluşturulmaya çalışılan puslu havada, hele de HDP/PKK ve TİP başta olmak üzere komünist, izansız ve vatan haini örgütlerin MHP’ye pusu kurmaya çalışması ne kadar manidardır.
Peki, sureti haktan, milliyetçi ve vatansever görünen, kendini politika pazarında öyle satan mahfillerin ihanet şebekeleriyle aynı düzlemde, aynı safta durması ne anlama gelmektedir?
En küçük insani ahlaki kaygıları bulunmayanlar, çocuk katilleri, vatan hainleri MHP'ye düşmanlık suçlama ve istinatta “ip” misali safa dizilmişlerdir?
Mevcut vaziyet ve manzara-i umumiye, aleyhimizdeki tezgâhın ne kadar büyük, profesyonel ve geniş olduğunu göstermektedir.
Gerçekte muhasım olan bu şer odaklarını bir araya getiren, sadece küresel aktörler değildir.
Elbette bu şer işbirliğinin temelinde; MHP'nin kıskandıran gücünü ve siyasetteki dominant varlığını sabote etme, partimizi takatten düşürme gayreti vardır.
Lakin ahlaksız, vicdansız ve sefil kurgular üzerinden MHP'yi linç etmeye bunların gücün yetmez.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket dualıdır.
Bu hareketin mensupları Allah yolunda mücadele verdiğini, öldüklerinde de Hak yolunda şehit olacaklarına inanan serdengeçtilerdir.
Kamuoyunda da malumdur ki iftiracıbaşı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin başına kasetle geldiğinden beri “Biz siyasi parti kapatmaya karşıyız.” diyerek HDP hamisi kesilmiştir.
Kılıçdaroğlu, milletten şu hakikatleri gizlemektedir:
HDP; Bir siyasi parti değil, PKK'nın siyasi uzantısıdır.
HDP bir terör örgütüdür.
Böylesine bir yapıya meşru siyasi parti değil, olsa olsa bir an önce faaliyetine son verilmesi gereken zararlı bir terör örgütü denir.
Zaten HDP’liler de bunu inkâr etmiyor ve PKK’yı bir terör örgütü olarak görmüyor.
Hiçbir devlet, hiçbir demokratik ülke, böyle bir yapının parti suretinde siyasette rol almasına izin vermez.
Hele Batılı ülkelerde asla böyle bir şey mümkün değildir.
Mesela İspanya’da Batasuna Partisinin yasaklanması, Bask bölgesi için ayrılıkçı mücadele veren terör örgütü ETA ile organik bağının bulunduğu ve onunla ortak strateji takip ettiği gerekçesine dayandırılmıştır.
Bu kapatmayı bütün Batılı hükümetler onaylamış, haklı görmüştür.
Aynı Batılı hükümetlerin, söz konusu Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü olunca HDP lehine yüzsüzce tavır değiştirdiği de bir hakikattir.
Oysa Türkiye’deki cinayetlerin gerçek azmettiricileri, askerimizin, polisimizin, masum vatandaşlarımızın katilleri HDP/PKK’da yuvalanmıştır.
HDP/PKK; Türkiye’yi bölme, bağımsız bir devlet kurma davasını gütmektedir.
HDP, demokrat görüntüsü vermeye çalışmaktadır ama milletimiz bu taşeron oluşumun kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar sürüsü olduğunu iyi bilmektedir.
Hem de “iyi” olma iddiasına düşüp sırtlanlarla ortak hedefe kilitlenen “kötü”lere rağmen…
Aziz milletimiz bilmektedir ki;
Onları koruyan da, kollayan da, arkasında duran da onlarla aynı yoldadır.
Onlarla iş tutan da onlarla aynı kırattadır.
Bu bağlamda bilhassa CHP'nin HDP’yi koruyucu, kollayıcı tutumunu milletimizin takdirine arz ediyoruz.
CHP; sağa sola çamur sıçratmaya uğraşacağına, önce milletimize terörist hamiliğinin hesabını vermelidir.
Ya HDP/PKK'ya göz kırpan, seçimlerde başarılı olabilmek için şimdiden Türkiye'yi bölme vaadinde bulunan, terör örgütüne ucu yanık mektup yazan vatansız, devasız mikropartilere ne demelidir?
Minik serçe, çok uçunca kartala dönüşeceğini sanmaktadır.
Maalesef başını CHP'nin çektiği 6+1 birlik masadakilerin arkasından gittiği zihniyetin geldiği son nokta şudur:
Mevcut hükümet gitsin de isterse iktidara PKK gelsin!
Netice olarak anlaşılmaktadır ki 2023 Seçimleri, Türkiye’nin mukadderatı ve Türk milletinin bekası açısından olağanüstü öneme sahiptir.
Bu bağlamda Cumhur İttifakı; meydanı hainlere, bölücülere, onların hempalarına, ve akıl hocalarına ve teşvikçilerini bırakmayacaktır.
MHP, Türklüğün mukadderatına 53 yıldır yaşattığı Kuvayı Milliye ruhunu bütün vatan sathında diri tutarak vaziyet edecektir.
Türk milleti; geleceğini, yarınların maceraperest ve sömürgeci yaranı zillet cephesine bırakmayacaktır.
Türkiye ve Türk milleti, bu tür kirli oyunlara karşı şerbetlidir.
Türkiye ve Türk milleti, varlığına ve bütünlüğüne kasteden düşmanın planlarına karşı hazırlıklıdır.
Aziz milletimiz, 2023 seçimlerinin Türkiye için neden bu kadar önemli olduğunun idrakindedir.
Aziz milletimiz; ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin, Batılı başkentlerin neden Cumhur İttifakı düşmanlığı ederek iktidarın değişmesini dört gözle beklediğini, neden çok parçalı muhalefete destek verdiğini irfan ve ferasetle bilmektedir.
Türk milleti; kurtla hırtı, iyiyle kötüyü, dostla düşmanı, pusuyla masayı, tuzakla kucağı ayırt edecek basirettedir.
Aziz milletimiz, bunların alayının defterini dürüp seçimde sandığa gömecektir.
Şüphesiz, MHP'yi yıpratmaya, etkisizleştirmeye dönük çabalar da her zamanki gibi bu defa da sonuçsuz kalacaktır.
Küresel aktörlerin kurgulayıp MHP’yi bulaştırmaya çalıştırdığı menfur bir suikastı fırsat bilerek çabuk olalım telaşıyla zillet sözcüleri alelacele tepkiler vermiştir.
Hasım ve rakiplerimize hatırlatıyoruz:
Acele eden, ecele gider.
Zarar vermek için kamuoyu önünde MHP'ye abartılı surette yüklenmek, yalan ve iftirada yarışmak netice vermeyecektir.
Yalan ve iftira kampanyaları, aksine zillet ittifakı bağlaşıklarına seçim sandığında siyasi ecel getirecektir.
Doğrunun üstünü örtmeye kalkanlar, yanlışın pisliğinde boğulacaktır.
Yalan, iftira ve suçlama furyası -bumerang gibi- dönüp dolaşıp sahiplerini vuracaktır.
Yakmaya çalıştıkları fitne ateşi; kendi eteklerini tutuşturacak, kendi bacalarını saracak, kendi hanelerini yangın yerine çevirecektir.
Haklıyı Hak koruyacaktır.
Haksızı şeytan ala düşürecektir.
Son pişmanlık fayda etmeyecek, nedamet kâr getirmeyecektir.
Hak gelecek, seçim sandığında batıl zail olacaktır."