50. yıl vefasını böcek gören Yusuf Halaçoğlu!

        YUSUF Halaçoğlu’nu keşke sadece Türk Tarih Kurumu Başkanı olarak tanısaydık. Tarihe de sadece bu sıfatla yapmış olduğu hizmetlerden dolayı adı yazılmış olsaydı. Siyasete girince, siyaset onu, o da siyaseti bozdu. Siyaset ona kaldıramayacağı yükleri yükledi. Altında hem kendini hem de karakterini ezdirdi.

        Gerçi onun bu dünyadaki sınavı Ümit Özdağ ile beraber olmak… Ümit Özdağ ile düşüp kalkan birinden ne bekleyebilirsiniz ki? Nankörlük ve vefasızlık her ikisinin ortak karakter özelliğidir. Sürekli ellerinde hançerle dolaşıyorlar. Prof. Dr. sıfatlarını çekin alın bakalım geriye ne kalıyor bunlarda?

        MHP bunlara siyasette yol açtı, kimlik verdi, milletvekili yaptı, partide en yüksek görevlere getirdi. Peki, bunlar ne yaptı? Tabi ki karakterlerine yakışanı… Sürekli ellerinde gezdirdikleri hançeri MHP’ye saplayıp gittiler. Neye karşılar, neyi istiyorlar belli değildir. MHP’nin politikasını beğenmeyip, beş parti değiştirmiş, fikri, ideolojisi olmayan Meral Akşener’in peşinden gidenlerin ne istediğini anlayabilmek mümkün değildir?

        MHP’nin AKP ile olan siyasi diyaloglarını eleştirdiklerini söylüyorlarsa gittikleri partinin CHP ve HDP ile olan ittifakını, işbirliğini açıklamak zorundadırlar. Ümit Özdağ HDP’nin can yoldaşı CHP sayesinde milletvekili olmuştur. Aksi halde kendi partisi barajı aşamamıştır. Yusuf Halaçoğlu da seçim yerini beğenmediği için ortada kalmıştır.

       MHP’nin politikalarını beğenmeyip, PKK ile yol yürüyenlere susmak bunların şimdilerde yaptığı en büyük kurnazlıktır. Ümit Özdağ kendisinin varlığını açıklamalarıyla, televizyon programlarıyla şöyle böyle hissettirmeye devam ediyor. Ama Yusuf Halaçoğlu ismini unutmuştuk. Geçen gün bir rezaletle varlığını hatırlattı.

         Yusuf Halaçoğlu’nun rezaleti de MHP Genel Merkezi’nin kendisine gönderdiği partinin 50. Yıl kapsamında hazırlanan hediyelere yönelik ifadeleri olmuştur. Yusuf Halaçoğlu’nun “İhraç edilmiş biri olarak, adıma kargo ile gelen paketi açınca çok şaşırdım” şeklinde hediyenin görüntüsüyle paylaştığı twitine bir takipçisi “Böcek vardır onda” diyor, Yusuf Halaçoğlu’da “Eşim de aynısını dedi” ifadeleriyle yanıt veriyor. Yenge hanım çok polisiye film izliyor herhalde… MHP 50.yılın anısına “böcek” değil, “vefa” sığdırmış ama Halaçoğlu ailesinin anlaması mümkün değil…

       MHP nezaket ve vefa göstermiş 50 yıl içinde MHP’de milletvekilliği, yöneticilik yapmış kişilere, yapmış olduğu hizmetin karşılığında sembolik bir hediye göndermiş, bunun içinde böcek aramak ve böyle pespaye bir düşünceyi kamuoyuna paylaşmak ayıptır, nezaketsizliktir, görgüsüzlüktür.

       Prof. Dr. sıfatını taşıyan birine yakışan sadece teşekkür etmek olurdu. Bu olayın asıl en ilginç yanı nedir biliyor musunuz?

       Yusuf Halaçoğlu’na MHP’nin gönderdiği sembolik hediye 3 Mart 2019’da yola çıkmış, 5 Mart 2019’da bizzat Yusuf Halaçoğlu tarafından kargodan teslim alınmıştır. Yusuf Halaçoğlu 8 ay önce gönderilmiş bir hediyeyi niçin bugünlerde yakışıksızca böyle gündeme getirmiştir? Herkesin sorması ve öğrenmesi gereken konu bence budur.

       Yusuf Halaçoğlu, 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası MHP’yi ele geçirme operasyonları başlayınca MHP Kayseri İl Teşkilatının programında “Devlet bey olmaz diye bir şey yok, Devlet bey kendi arzu ettiği müddetçe genel başkanlıkta durur veya 2018 yılında olağanüstü kongreye gidilir, kongrede aday olanlar aday olur, seçilirlerse onlar seçilir. Şuan Sinan Oğan ile olmaz ama velev ki Sinan Oğan genel başkan olsun ben MHP’den istifa ederim” dedikten kısa bir süre sonra gidip, Sinan Oğan imzalı bildiriyi tarlada okuyan olmuştu. Yusuf Halaçoğlu’nun yapısı ve karakteri budur. O yüzden MHP’den gelen “vefa hediyesine” “Böcek” gözüyle bakmaları oldukça doğaldır.

        MHP’den kimse kendisine bir saygısızlık yapmadığı halde, kendisi MHP hakkında sürekli bu tür saygısızlıklar yapıyor. Eşini de bu tür tartışmalar içine çekerek, en başta eşine saygısızlık  yapıyor.

       Yusuf Halaçoğlu biraz Ümit Özdağ’dan uzaklaşsın belki de bu tür davranışları düzelecektir. Vefayı “böcekten” ayıracak bir hale gelir belki… Türk Tarih Kurumu Başkanlığı yapmış birisi keşke karakter tarihini bu tür şeylerle doldurmasaydı… Saygın kalsaydı, saygı görseydi…