Gerçek mağdurlar üzerinden, FETÖ'cü zalimleri aklama kurnazlığı!
Teröristbaşı Fethullah Gülen'e çok yakın olan ve bunu da geçmişte “Fethullah Gülen bize yol gösteriyor” diye ifade eden Bülent Arınç, 15 Temmuz sonrası "Silahlı terör örgütünün Fethullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana ahmak diyebilirsiniz" açıklamasını yapmıştı. Anlaşılan ahmak değilmiş, günü kurtarmak için o açıklamayı yapmış olacak ki, hâlâ “KHK, bir facia” genellemesi yaparak mazlumu da, zalimi de aynı çuvalda topluyor. Bülent Arınç’ın açıklaması, gerçek KHK mağdurları varsa onlara zarar vereceği gibi, FETÖ'cü zalimlere de destek açıklaması olmuştur.
Bülent Arınç’ın PKK’lılara, FETÖ’cülere sahip çıkma özelliği bilindiği için onun “KHK, bir facia” açıklaması asla bir iyi niyet değildir. Zaten sadece mağdurları değil, genelleme yaparak tüm FETÖ’cüleri dahil etmiştir.
KHK konusu Bülent Arınç’ın art niyetli genellemesiyle değil, geçtiğimiz haftalarda Doğubayazıt'ta PKK'lı teröristlerin saldırısında şehit düşen Er Zekeriya Altunok'un FETÖ soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen ve 16 ay cezaevinde yatan eski bir polis memuru olduğunun ortaya çıkmasıyla gündeme gelip, tartışılmıştı. Yargıtayın bu şehidimizle ilgili geçen sene “ceza verilmesine gerek yoktur" kararı verdiği de öğrenilmişti.
Bu şehidimiz gibi KHK mağduru olan var mı? Elbette var...
Bu gibi mağdurlar da zaten Bülent Arınç gibilerinin emellerinde konu mankeni yapılmaktadır.
FETÖ’cü suçlamasıyla gözaltına alınmış, tutuklanmış, çalıştığı kurumdan ihraç edilmiş ama yargılama sonucunda hiçbir delil bulunmamış, beraat etmiş ancak tekrar görevine iade edilmemiş KHK mağduru birçok kişi var. Bunlardan birçoğu bize de ulaşıyor. Mesaj atıyor, telefon açıyorlar. Bu konuda duyduğumuz, bildiğimiz birçok kişi var.
Bu tür kişiler titiz bir çalışmayla tekrar görevine döndürülmeli ve KHK mağdurlarını istismar ederek FETÖ zalimlerini masumlaştırmaya çalışanlara böylece malzeme verilmemelidir.
FETÖ suçlusuyla, FETÖ mağdurunu eşit noktada tutarsanız, sadece devletine küs ve düşman topluluklar oluşturursunuz. FETÖ’nün gazetesine abone olana ceza verip, FETÖ’nün gazetesinin hissedarını serbest bırakırsanız, FETÖ mücadelesini lekelersiniz.
FETÖ’nün siyasi ayağına dokunmayıp, FETÖ’nün çaycısına, çorbacısına ağır cezalar verirseniz, bu durum FETÖ’nün en çok memnun olacağı karar olur. Çünkü FETÖ’nün büyüdüğü yer siyasi alandı ve bu alanda kim varsa hesap vermeden duruyor. Hesap vermeyi bırak, hepsi de hâlâ televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medya sayfalarında nutuk atmaya devam ediyor. Aksi olsaydı Bülent Arınç gibi Fethullah Gülen’e çok yakın olan biri hâlâ nutuk atabilir miydi?
Belediye başkanı iken bir canlı yayındaki program sunucusuna “Ben FETÖ’nün belediyeler imamıyım” diye mesaj atan adam, şimdi İP isimli partide milletvekili... Gel de şimdi ‘FETÖ mücadelesi adaletli devam ediyor.’ cümlesi kur...
FETÖ’nün siyasi ayağına yönelik söylenecek o kadar örnek var ki, hangisini sayacağımızı bilmiyoruz.
Bazı kişiler tarafından yargıda FETÖ borsası kurularak FETÖ’cü zenginlerin kurtarıldığı, onlara imtiyaz tanındığı yönündeki iddialar mide bulandırmaya devam ediyor.
Türk devleti cezada da, ödülde de adaletli olmalıdır. Buna leke getirecek kim olursa olsun, bunun bedelini ödemelidir.
FETÖ mücadelesinde özellikle 15 Temmuz darbe girişiminde dahli, etkisi, görevi, katkısı olan kim varsa hiç kimseye acımadan en ağır cezalar verilmelidir.
Ergenekon, Balyoz gibi Türk ordusuna yönelik kurulan kumpas ve tezgâhlarda yer alan FETÖ’cü yargı, siyasi, medya mensubu kim varsa onlara da aynı ağır cezalar verilmelidir.
FETÖ tarafından MHP gibi siyasi partileri ele geçirmek için kurulan kumpaslarda yer alan kim varsa, hak ettiği cezayı muhakkak almalıdır.
FETÖ’nün ana hücresinde yer alanlarla, FETÖ’nün kucağına bir vesileyle düşürülmüş (gazete aboneliği, dershanesine gitme, yurdunda kalma vb.) ama suç işlememiş kişilere karşı aynı muameleyi yapmamak da devletin mücadele titizliği olmalıdır.
Türk devleti en başta KHK mağduru kim varsa bunların sıkıntılarına çözüm bulmalıdır. Şehit asker örneği çok acı bir örnek olarak önümüzdedir. Bu gibi mağdurlar sadece gerçek FETÖ’cülerin değirmenine su taşıyor.
FETÖ mücadelesinde bugüne kadar gelinen noktaya her yönden bakıp, mücadelenin eksik yönü, adaletsiz yönü, hukuksuz yönü var mı yok mu onlara bakarak daha düzenli, disiplinli ve şaibelere yer bırakmayacak bir duruşla yola devam edilmelidir.
Suçsuzluğu ispatlanmış KHK mağduru işine dönmenin, evine ekmek götürmenin hasretini yaşarken, “Bize yol gösteriyor ”dediği Fethullah Gülen’in sofrasında yemek yemiş Bülent Arınç hem ahkâm kesiyor, hem nutuk atıyor, hem de gerçek FETÖ’cülere hâlâ sahip çıkıyorsa, bu duruma artık Türk devleti bir son vermelidir.
Bülent Arınç, PKK’lılara sahip çıkıyor, FETÖ’cülere sahip çıkıyor, Cumhur İttifakı düşmanlığı yapıyor. Bu cesareti kimden alıyor çok merak ediyorum.
Bülent Arınç’ın açıklamaları AKP’nin içini bile karıştırdı. AKP içindeki yöneticiler, yazarlar, yorumcular tehlikenin farkında ki, Bülent Arınç’a çok sert eleştiride bulunuyorlar.
Ama Bülent Arınç sadece AKP’nin bir iç meselesi değil, Türk devletinin meselesi haline gelmiştir.