Açıkla kaynaklarını kurtar şerefini, namusunu nargileci!
Ahmet Takan isminde, yıllarca Yeniçağ gazetesinin kullandığı, şimdilerde ise Sözcü’nün bünyesinde çıkarılan Korkusuz ismindeki gazetenin kullandığı sözde bir gazeteci var. Dedikodudan ziyade hayal dünyasında kurguladığı senaryolarını yazar. Bu hayallerini de kimi zaman iftira, kimin zaman fitne olarak köşesinden sunar.
Genelde de iftira ve fitnelerini “Saray kaynaklarından edindiğim bilgilere göre, Erdoğan’a çok yakın bir kaynaktan dinlediğim bilgilere göre, Bahçeli’ye çok yakın kaynaklardan duyduğuma göre…” şeklinde pazarlar… Hangi yalanı ve fitneyi yayacaksa, kaynak uydurmada sihirli sandığı cümleleri bu ve benzerleridir. Ama ne kadar komik ve rezil göründüğünün de farkında değildir.
Geçen yine fitne saçtığı yazısı içinde bir de “Vallahi, burası Ankara !.. 30 küsur yıllık gazetecilik tecrübem bana asla şaşırmamayı öğretti. Arşivim, “asla olamaz” denilen nice sürprizlerin gerçekleştiği gerçekler ile dolu.” diye yazmış… Acaba hangi yazdığı gerçekleşmiş?
Ahmet Takan’ın nargile içmekten dumanlanan beyni ile kurduğu hayal dünyasını görünce, Kolpaçino filmindeki “Ağam keşke bu arkadaşa bir şey yedirip, içirmeseydik” repliği aklıma geliyor.
Tüm yazılarını uydurma kaynaklarla servis eden bu Ahmet Takan gerçekten takılacak biri değil ama bunun fitne ve iftiralarını yayan bir medya ağı olduğu için cevap vermek durumunda kalıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde yine Ahmet Takan’ın bir kaynak uydurmalı yalanını yine bu şekilde yaydılar.
Yeni Akit, Tele1 balıklama atladığı gibi, Haber-Sol “Takan, Bahçeli’yi gömdü” pespayeliğinde Ahmet Takan’ın hayal dünyasından uydurduğu fitnelerini memnuniyetle yayan yayın organı oldu. Daha birçok haber sitesi ve gazete de bu konuda fitne taşıyıcılığı yaptı.
Gelelim Ahmet Takan’ın kaynaklı uydurmasına…
Ahmet Takan, Sözcü’nün yan ürünü Korkusuz’da aynen şu cümleleri yazdı: Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin sağlık sebeplerinden dolayı siyaseti bırakma ihtimaline karşı da önlemini almış. Kabine içinde kendisinin çok güvendiği, Devlet Bahçeli’nin de çok takdir edip sevdiği bir ismi MHP Genel Başkanlığı için düşünüyormuş. Hatta kaynağım, akıllara durgunluk verecek bu iddiasını daha da ileri taşıdı; “Sayın Bahçeli’nin Sayın Bakan’a olan sevgisi kamuoyunun bildiği bir gerçek. Reis, bu görüşünü Devlet Bey’e açtı. Karşılığında da olumlu sinyal aldı. Sayın Bakan’ı bir gün MHP’nin başında görürseniz hiç şaşırmayın.”
Bu cümlelerden sonra “Süleyman Soylu, MHP’nin başına geçiyor” şeklinde nargile içmekten beyni sulanmış bu sözde yazarın hayal dünyasına kendini kaptıranlar oldu. Gerçi gezmediği parti kalmayan, AKP’nin kuruluş çalışmalarında “Ben Ülkücü değilim, demokratım” diyerek kendini Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına atan Meral Akşener’i bile MHP Genel Başkanı yapmaya çalışan meczupların olduğu bir Türkiye’de böyle hayal mahsulü yalanlar bile itibar görebiliyor.
Recep İvedik filminde “-Bu koyda Kleopatra'nın saçlarını yıkadığı rivayet edilir ve burada 300 çeşit balık yaşar...” diyen birine “Saydın mı lan?” dediği replik misali bu Ahmet Takan’a “Açıkla lan kaynaklarını” deseniz, pörtlek gözleriyle bakar durur öylece…
Sadece son yazısını değil, bugüne kadar yazdığı yazılarında “kaynaklarım” dediği topluluktan bir kişinin adını veremez.
Bu Ahmet Takan 2014 yılında da “Anlatan -takdir edersiniz ki- ismini veremeyeceğim MHP MYK üyesiydi. Partide olup bitenler konusunda sohbet ediyorduk. Düşüncelerini sıralıyordu yazılmamak kaydıyla.” şeklinde klasik yalanıyla bezediği yazısında Melih Gökçek’in MHP Genel Merkezi’ne gizlice gelip, MHP Lideri Devlet Bahçeli ile görüştüğünü yazmıştı. O günlerde de defalarca “Sende şeref, haysiyet, namus varsa bu iddialarını ispat edersin. O senin haber kaynakların da eğer şerefsiz, namussuz, haysiyetsiz değilse ortaya çıkar ve bu iddianı ispatlamana sana yardımcı olur.” şeklinde yazılar yazmıştım.
Hatta o günlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Melih Gökçek'e "Melih Bey merhaba. Yeniçağ yazarı Ahmet Takan yerel seçimlerden önce sizin MHP Genel Merkezi'ne gelip MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile gizli görüşme yaptığınızı yazmıştı. O günlerde iddiasını ispata çağırdık, ispatlayamadı ama bugün yine aynı cümleleri yazmış. Bu konuda Ortadoğu gazetesinde yazı yazacağım. Sizin bu konuda bir açıklamanız olur mu? Balgat'taki MHP Genel Merkezi'ne hayatınızda hiç girdiniz mi? Saygılarımla." diye sosyal medya üzerinden mesaj atmıştım. Kendisi de bana " Hayır hiç girmedim." şeklinde cevap vermişti.
Şimdi Ahmet Takan’a tekrar “namus, şeref, haysiyet” hatırlatması yapıp, 2014 yılındaki o haberini kaynaklarınla ispatla desen, bu sefer de “Melih Gökçek 2018 yılında MHP Genel Merkezi’ne geldi, Devlet Bahçeli ile görüştü” deme yüzsüzlüğünü gösterecektir. İyi de MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ne zaman gizli işi oldu ki? Her katında yüzlerce kişi olan MHP Genel Merkezi’nde Melih Gökçek’le nasıl gizli görüşme olsun?
Biz o yüzden namus, şeref, haysiyet hatırlatmamızı tekrar tekrar yapıyoruz.
Süleyman Soylu ismiyle yaptığı uyduruk ve hayal mahsulü haberde de bu kavramları kendisinin önüne koyuyoruz. Ama sonuç değişmeyecek ve bundan sonra da “Bilgi kaynaklarım, bana bilgiyi aktaran kaynak” yalanıyla namusunu, şerefini, haysiyetini ayaklar altına almaya devam edecektir.
Geçmişte MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik yaptığı eleştirilerden dolayı en ağır şekilde eleştirdiğimiz Süleyman Soylu’yu özellikle terörle mücadeledeki duruşundan dolayı takdir ederken, aslında Ahmet Takan gibilerinin hayal pazarladığı CHP, HDP, İP ittifakının yayın organlarının temel amacı, MHP ve Süleyman Soylu’yu bu gibi haberlerle yormak, aralarına mesafe koymak ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktır.
“HDP’lilere layık olmaya çalışıyorum” diyen Ekrem İmamoğlu’na tapan, terör örgütü PKK’ya kuluçkalık yapan HDP’ye kıyakları da böyle olacak herhalde…
Geçirdiği rahatsızlıktan sonra sağlığına kavuşan, MHP Genel Merkezi’nde sabahtan akşama kadar yüzlerce kişiyi kabul ederek çalışmalarına devam eden MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’yi “sağlık sebeplerinden dolayı siyaseti bırakma” cümlesiyle, akla hayale gelmeyecek siyasi senaryolarla muhatap etmek CHP, HDP ve bunların hizmetkârı olanların işidir.
Sözcü’nün yavrusu Korkusuz’un yüzsüzlüğü de bu hizmetkârlıkla alâkalıdır.
Nargile içmekten beyni sulanmış Ahmet Takan’ın şerefsiz, haysiyetsiz, namussuz kaynakları Yeniçağ’da iken hiç durmuyordu, Korkusuz’da da bu hizmetkârlık yüzünden hiç tükenmeyecek gözüküyor.
Tüm yazılarını “Kaynağımdan aldığım bilgiye göre…” cümlesiyle pazarlayan yazarlar, bu hayatta en uyuz olduğum tiplerdir. Bu tiplemelerin yazılarını görünce gözümde tek canlanan dedikodu, fitne, fesat, iftira olmaktadır.
O yüzden Ahmet Takan’a tavsiyem; bu tür yazılar içindeki kaynaklarının bari bir tanesini açıkla da namus, şeref, haysiyet çağrılarımızın karşılığını ver…