Türk milletinin direnç noktası; Ülkü Ocakları
“Müreffeh yarınların, hamuru da harcı da Ülkü Ocaklarındandır. Hürriyetin ve medeniyetin mayası Ülkü Ocaklarıdır.” Sinan ATEŞ
Devletin üniversitesinde devletin imkânlarıyla okuyup, devlete saldıran teröristler memleketin hainiyken, sahibi konumuna bürünüp üniversitelerde ahkâm kesiyor...
Geçtiğimiz günlerde Ülkü Ocakları Genel Başkanı Dr. Sinan ATEŞ’in İstanbul Üniversitesindeki konferansa katılacak olması ve katılması, bazılarını oldukça rahatsız etti... Bu vatan topraklarında tek bir fayda sağlamayı arzu etmeyen, niyeti bölücülük olan katillerin ve katil sevicilerin, bu vatan topraklarında devletin imkânını kullanmaya hakkı var... Ancak ömrünü bu milletin varlığına, canını bu vatanın aziz topraklarına feda etmeyi, övünçle göze almış Ülkücülerin hakkı yok öyle mi..? Ülkücüler karşıt görüş, bunlar üniversite öğrencisi... Biz, yanlışı tam burada yapıyoruz aslında...
Yıllarca yakıp, yıkıp, katledip sonra da Ülkücüler kavgacı, cahil, çeteci dediler. Yahu, Dursun Önkuzu’yu canice katledenlerin tuttuğu saf, bu memlekette insancıl, aydın, akıl verici, elit kesim oldu... Sinema filmlerinde kahramanlaştırıldı... Ama Ülkücüler; o vatan sevmenin ustası olan masum çocuklar mafya oldu, çete oldu, kavgacı oldu, “sinema sahneleri vatanperverleri taraf etti ve taraf tuttu” ... Bu nasıl bir kör düzen..? Bu adalet savunuculuğunu üstlenenlerin şirazesi çoktan kaymış...
İşte bu düzeni yıkan, kör karanlıklara bir meşale yakan Ülkü Ocakları tüm bu adaletsizliğe adalet olmak için varlığını kanıtlamaya devam ediyor... Devletin ve milletin kuyusunu kazarken nimetlerini sahiplenenleri, hassasiyetle bu vatanın milletin ve de devletin asıl sahipleriyle tanıştırıyor. İstanbul Üniversitesi gibi bu vatan topraklarında herhangi bir karış noktayı, kurtarılmış bölge haline getirmeye çalışan çürük zihniyeti, attığı her adımda temizliyor. Bu hafta gerçekleştirilen program da bu bağlamda oldukça önemliydi...
Bir teröristi anmaktan, ağırlamaktan çekinmeyenler ve her fırsatta fikir hürriyeti mavalı okuyanlar; Ülkücüleri kendi meziyetleriyle yaftalayarak işaret ediyorlar. Bu işaretin tam karşısında, gerçeklerle duran Ülkücüler ise; bugün ilim ile attıkları her adımda, şühedanın bağrından göğe yükselip ay yıldızı heyecanlandırıyor.
Ülkü Ocakları ilmin meşalesini yakıyor, Ülkü Ocakları geçmişin öğüdü ile geleceğin ellerini tutuyor, Ülkü Ocakları liselerde, fakültelerde, meydanlarda Türk milletinin en asil tavrını sergiliyor. Ataların öğütlerini çocuklarla ve gençlerle buluşturuyor, ilmini ve tavrını yayınlarıyla Türk milletine sunuyor, her alanda geçmişin kudretli sesiyle çağın ötesine sesleniyor. 19 Mayıs 2019’da Türk milletinin gösterdiği eşsiz direncin mirasçısı olarak Samsun’da; ilmin meşalesini Milli Mücadele’yi alevlendiren ateşle yaktı. Dünyayı hayran bırakan o mücadelenin 100. yılında Ülkücüler o milli ruhu ilim ile hemhal olarak yaşattıklarını bir kez daha ilan etti... Bildiriler sunuldu, tarih bugünün ışığında tartışıldı, güçlü yarınlar için tarihin şanına danışıldı...
Türk milletinin direnç noktası Ülkü Ocakları bugün de; bu vatan topraklarını, şühedanın ellerini tutarcasına kaplayan her bir ocağın başkanı ile Antalya’da 3 günlük bir “İstişare Toplantısı” ile Türk milletinin nabzını tutuyor. Anadolu’nun dört bir yanından gelen uç beyleri ile cihanın hizasını oluşturan nizamı kuruyor... Çete diyen mağaracılara inat; hakiki aydınlığın meşalesini yakarak, her adımı ilim ile hemhal, bilinçli ve sistemli atıyor. Saygıyı baskı ile karıştıran kör cahillere ders verircesine, sevgi temeline bir saygı oturtarak, nefsi ruhuna galip gelmiş olanların anlayamayacağı bir gönül bağı kuruyor. Ülkücüler, atasının öğüdü ve düsturuyla dünden gelen ayak seslerini yarınlarda yankılatıyor. Ülkü Ocakları, Türk milletinin ellerini umutla geleceğe uzatıyor...
*Ülkü Ocakları; Türk milletinin köklerini toprağa sımsıkı bağlayan dirençtir. Yarınlara meyve verecek dallarımızı, özümüzle besleyen bilinçtir.