24 Aralık 2024
weather
8°
Twitter
Facebook
Instagram

Tam bir “Nereden nereye” hikâyesi…

YAYINLAMA:
Tam bir “Nereden nereye” hikâyesi…

Türkiye’nin sahadaki ve masadaki kazanımları, uluslararası camiadaki siyasi prestijini yükseltmekle kalmıyor, aynı zamanda bölgemizin “Türkiyesiz dizaynına” dayanan bütün hesaplarını çöp sepetine gönderiyor. 

Türkiye’yi mütemadiyen eleştiren muhalefetin ve onun para-düdük ilişkisiyle idare ettiği medya aktörlerinin aksine, Türkiye’nin dış politikadaki atılımları hasat dönemine girmiş durumda. 

Aradaki farkı anlamak için birkaç yıl öncesine dönüp bakmak bile yeterli. Şundan birkaç yıl evveline kadar, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına sert tepkiler gösteren Batı, bugün Türkiye’nin stratejilerine uyum sağlama yarışı içinde. 

Afrin’e düzenlenen Zeytin Dalı Harekâtı sırasında Almanya’nın Leopard tanklarının satışını durdurduğunu hatırlarsınız. Almanya, bugün bambaşka bir yerde. Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı toplantının ardından, Türkiye’nin sınır güvenliğine ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne verdikleri önemi açıkça dile getiriyor. Hatta daha da ileri giderek PKK ve YPG’ye silah bırakma çağrısında bulunuyor. Tam bir “Nereden nereye” hikâyesi… 

Dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Barış Pınarı Harekâtı öncesinde Türkiye’yi ekonomik yaptırımlarla tehdit etmesi de hala hafızalarda. Bilhassa muhalefet, Trump’ın “Ekonominizi mahvederiz” içerikli mektubunu temcit pilavı gibi ısıtıp servis etmeyi pek seviyor.  Oysa bugün Trump, Türkiye’nin Suriye devrimindeki rolünü takdir etme aşamasına geçti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgedeki akıllıca hamleleri sayesinde Suriye’nin geleceğinde Türkiye’nin kilit bir oyuncu olduğunu söylemeye başladı.

Avrupa Birliği de Türkiye’nin haklılığını nihayet kabullendi. Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı sırasında Türkiye’ye karşı açıklamalar yapan, kınama mesajları yayımlayan Avrupa liderleri, bugün Türkiye’ye bambaşka bir pencereden bakıyorlar. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Ankara’ya gelerek Türkiye’nin meşru güvenlik endişelerinin karşılanması gerektiğini ifade etmesi, Suriye’nin yeniden yapılandırılmasında Türkiye ile beraber hareket etme gayelerini dile getirmesi Türkiye’nin gücünün artık tartışılmaz bir gerçek olduğunu ilan eden tablonun parçalarından birisi…

Haddizatında, Lübnan Başbakanı Necib Mikati’nin Türkiye ziyaretinde açık yüreklilikle söylediği “Önce Allah’a, sonra Türkiye’ye güvenmemiz gerektiğini öğrendik” ifadesi, bölgemizdeki birçok liderin içinden geçirdiği bir gerçeklik. Çünkü Türkiye, sadece kendi sınırlarının güvenliği için değil, bölge halklarının geleceği için de en büyük umut kaynağı. Türkiye’ye rağmen adım atılamayacağını anlayan dünya, bu yeni gerçekliğe göre kabuk değiştiriyor. Muhalefet ise kabak tadı veren klişelerin ve tüketilmiş ezberlerin içinde, realiteye kulak tıkamaya devam halinde…

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *