Oda TV kulubesindeki hayasız Önkibar!
Yeryüzünde hayâsız bir insan kadar büyük tehlike yoktur. Utanma duygusu olmayan bir insandan her türlü kötülüğü beklersiniz. Dünyanın günden güne kötülüğe saplanmasının yegâne sebebi de hayâsız insan sayısının çoğalmasıdır. Mevlana ne güzel özetlemiş: Bozuk olunca maya; Ne ar tanır ne de hayâ.
Ben “Rospi çocukluğu yapma” dediğimde, bunu gayrimeşru bir cinsel üretim tarifi yaptığımı sananlar var. Oysa ben sürekli iftira atan bir karaktersizliğe, ahlaksızlığa, müptezelliğe, şeref ve haysiyet yoksunluğuna işaret ediyorum. Zaten en yüksek mahkeme de, benim bu işaretime hukuki onay verdi.
Hangi hayâsızdan bahsettiğimi isim vermediğim halde buraya kadar zaten anlamışsınızdır. Evet, o bildiğiniz isim Sabahattin Önkibar isimli hayâsızdır. Bunun en son hayâsızlığı, yeni doğan ve dört günlük kundaktaki çocuğuma küfür etmek olmuştu. Benden ve Türkiye genelinde her türlü siyasi görüşten binlerce insandan gereken cevabı alınca kuyruğunu sıkıştırıp, Oda Tv isimli kulübesine çekilip, bir daha MHP’nin ve Ülkücülerin ismini ağzına almamıştı. Ama belli ki aşılarında problem var. Geçtiğimiz gün yine bir hayâsızlık yaptı ve bu hayâsızlığın kendini rezil edeceğini bile bile Oda Tv’deki iftira cümleleri içinde yine adımı geçirdi. Oda Tv sahibi Soner Yalçın “aşıları” konu alan “Kara Kutu” isimli kitaplar çıkarırken, niçin Oda Tv kulübesinde beslediklerinin aşılarıyla ilgilenmemektedir?
Soner Yalçın, sen daha yanındakilerinin aşılarının kontrolünü yapmadan, niçin Türkiye’ye aşı konusunda akıl vermeye kalkıyorsun?
Yarın, Oda Tv isimli kulübesinde beslediğin hayâsızları bir yanına çağır da, aşı karnelerine bir bak bakalım… Nasıl bir aşı vurulmuşlar ki, gün geçtikte hayâsızlaşıyorlar ve kudurma emareleri gösteriyorlar.
Oda Tv beslemesi Sabahattin Önkibar, yazısının bitimine aynen şunu yazmış: NOT: MHP’den bir mesaj aldım… Kendi ifadelerine göre, “Devlet bey sifonu çekmiş...” Evet Bahçeli, eğitimsiz ve küfürcü amigo Yıldıray’ı süpürmüş… İlgilenenlere duyurulur…
Açık Öğretim Sosyal Bilimler Bölümü'nde alttan kalan derslerimle ilgili sınav hazırlığı için yazılarıma ara vermemi ve bu yüzden dikkatimin dağılmaması için sosyal medya sayfalarımı kapatmamı ve yine hastalanarak ateşi 40 dereceye çıkan kızım Güntülü ve eşimin başında sabahlara kadar Başkent Hastanesinde bulunmamdan kaynaklanan “ortada görünmeyişimi” fırsat bilerek bu iftirayı attı. Bu durumumdan da Sayın Genel Başkanımızın ve Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker’in de haberi vardı.
Yoksa Önkibar gibi hayâsızlar, sınava girerken, hastalanırken, sosyal medya sayfalarımızı kapatırken kendilerine tekmil vermemizi mi bekliyor?
Bu hayâsız, benimle ilgili nasıl bir kâbus görüyorsa her zaman k*çından senaryolar uydurup, sürekli iftiralar atıyor. Biz bu iftiralara cevap verince de adımız küfürbaz oluyor, eğitimsiz oluyor…
“Sifonu çekilmiş…” diyen bir hayâsıza ne diyeyim ben şimdi?
Bu bir yazar rospiliği değil de nedir?
Söyle bakalım hayâsız Önkibar…
İhlas Holding senin sifonunu niye çektiğini yıllar sonra “BİR TETİKÇİNİN KİRLİ YÜZÜ” başlığı altında ve “İşte Önkibar’ın gasp, hırsızlık ve tacizlerle dolu kirli geçmişinden notlar” diyerek şu şekilde paylaşmadı mı? :
“2001 yılında Ankara büronun taşınması sırasında eski binadaki görev arabaları ve binadaki demirbaş eşyaları bizzat kendisi satarak cebine indirdi. Binada ne musluk bıraktı ne klozet kapağı ne de kapı kolu.”
Demek ki senin “sifonlaşmış” bilinçaltın İhlas’ın klozet kapaklarından kalma…
Ben hayatım boyunca hiçbir yerden kovulmadım. Çünkü kovulmayı gerektirecek bir hayâsızlığım yok. Ama Enver Ören İhlas Holding’ten, Cem Uzan Star’dan, Aydın Doğan Posta’dan, Ahmet Çelik Yeniçağ’dan, Haydar Baş Yeni Mesaj’dan, Doğu Perinçek Aydınlık’tan senin sifonunu niye çekti, seni niye süpürmüştü?
Adının karıştığı ahlaksızlıkları teker teker sıralayalım desek, sende hayâ olmadığı için hiçbiri fayda etmeyecek ki Önkibar?
Çünkü hayâsızlıkların hakkında yazdığımız yazılar bir kitap boyutunu aldı. Hep “Kendini rezil edecek bu yazımdan sonra susar” dedim. Kısa bir süre sonra başka bir hayâsızlıkla ya diline, ya kalemine hâkim olamıyor. Ya da bunu kim tetikçi olarak kullanıyorsa “nasıl olsa hayâsı yok” diyerek, bir şişe şaraba yahut viskiye bu tür yazılar yazdırıyor. Bir insanda haya olsa, inanın bunun gibi iftira atamaz.
Bu hayâsız Önkibar buna benzer bir iftirayı da Ortadoğu gazetesinden ayrılıp, Türkgün gazetesini kurmaya başladığımız günlerde de şu şekilde atmıştı: “Evet bundan böyle Yıldıray Çiçek isimli, “ Ne idim Ne oldum” şımarığı olan malum çocuk artık Ortadoğu gazetesinde yazamayacak. Bahçeli’nin yakın çevresinden dinledim, kaleminin kırılma gerekçesi, önüne gelen herkese sövmesi. O kadar ki onun adına ödenen küfür tazminatları Devlet Bey’e illallah dedirtmiş.”
Bu iftira ve yalanı yine k*çında patlayınca, bu sefer yine kıvırarak “Yıldıray Çiçek dâhil, Ortadoğu gazetesinden ayrılmaların perde arkası bu proje imiş… Devlet Bahçeli’nin kurduğu Türkgün isimli gazetede yazacakmış. Gazetenin adı da dinlediğime göre Türkgün olacakmış! “ cümlelerini yazmak zorunda kalmıştı.
Bakın şu hale “Yıldıray Çiçek kovuldu” diyen de aynı müptezel, “Yıldıray Çiçek, Devlet Bahçeli’nin kurduğu Türkgün gazetesinde yazacakmış” diyen de aynı müptezel!
“Bahçeli’nin yakın çevresinden dinledim”, “MHP’den bir mesaj aldım”, “MHP’li kaynaklarım bildirdi” diyerek sürekli iftira üreten bu hayâsız ve bu hayâsızı kullananlar bilsin ki, MHP’den ona bilgi verecek kadar hayâsızlık yapacak birisi aramızda yoktur. Ona “bilgi” diye bu yalanları ileten de varsa zaten onun “şerefsizden” başka bir kimliği olamaz.
Akla, hayale gelmeyecek hayâsızlıkları bünyesinde barındırdığı halde, ona buna diploma üzerinden eğitim notu veren hayâsız Sabahattin Önkibar, senin gibilere merhum Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir insanda yok ise edep, neylesin medrese mektep… Okusa alim olsa, yine merkep, yine merkep” sözünü ve merhum Mehmet Akif Ersoy’un “Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili; git önce edep, haya öğren.” sözünü hatırlatmakta fayda görüyorum. Fakat sendeki hayâsızlık, bunları göremeyecek boyuttadır.
2017 yılında yine Oda Tv kulübesindeki hayâsızların iftiralarına cevap verdiğim için “Devlet Bahçeli o itini geri çek” başlığıyla şahsımı hedef alan Soner Yalçın’ın karanlık odasına “ODA TV VE DEMİRCİNİN İTİ “ başlıklı bir yazıyla cevap vermiş ve şöyle seslenmiştim: Soner Yalçın, bir daha şahsıma saldıracak Oda Tv ekibinin Veteriner Klinikleri'nden alınmış sağlık karnelerini görmek isterim. Biz de can taşıyoruz. Ekibinden biri ısırınca kuduz mu olalım?
Oda TV’nin hayâsızları hâlâ ısırmaya devam ediyor. İki yıl önce Soner Yalçın’a Oda Tv kulübesindeki hayâsızların aşılarını sorduk, ona cevap vermedi. Ama aşılar hakkında ahkâm kesen bir kitap çıkardı. Belki de bu hayâsızları aşıladı, sonuçlarını bekliyor. Ama bilmiyor ki, yeryüzünde bu tür iftiracı hayâsızları tedavi edecek bir aşı yoktur.
Hayâsızlıkta zirve isim olan Sabahattin Önkibar, sana son bir söz daha: Senin sifon çekildiğinde, senin hayâsızlıklarını taşıyacak kapasitede kanalizasyon borusu icat edildi mi?
Bu tür icatlarla ilgilenenlere duyurulur.