Üst akıl Gül, uygulayıcı Kılıçdaroğlu, sözcü Akşener!
Geçtiğimiz hafta “Zehirli Siyasi Yapraklarla Gelecek Tasarımı” başlıklı yazımda “CHP, HDP, İP, SP ile neyi başardıklarının yahut neyi başaramadıklarının hesabını yapan aynı güç merkezleri, bunların yanına Ahmet Davutoğlu’nu ve Ali Babacan’ı da ekleyerek siyaset iradesini tamamen ellerinde tutmak istiyorlar” şeklinde bir tespitte bulunmuştum.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz gün gazetecilere Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu, Ali Babacan’ın kuracağı söylenen parti üzerinden "Yeni ittifaklar olabilir. Türkiye ayrıştı, demokrasiden yana olanlar, otoriter rejimden yana olanlar. Demokrasiden yana olanların ittifak yapması lazım. Gerek Sayın Babacan’ın gerekse Sayın Davutoğlu’nun açıklamalarını dikkatle izliyorum. Güçlü bir parlamenter sistemden yana olduklarını ifade ediyorlar. Sonuçta Türkiye’nin geleceğine aynı pencereden bakıyoruz, farklı düşünsek bile belli konularda. “ değerlendirmesi yaparak bu tespitimizi güçlendirdi.
Bu tespitimizi ilk güçlendiren de zaten Meral Akşener’in Ahmet Davutoğlu parti kurar kurmaz “Yeni partilerden birinin genel başkanı sizden 20 milletvekili isterse, verir misiniz?” sorusuna karşılık “Biz böyle bir yoldan geçtiğimiz için elbette evet derim. Ben bunu sayın Kılıçdaroğlu'ndan gidip nasıl istediysem benden de Sayın Babacan veya Davutoğlu herhangi bir talepte bulunulduğu zaman elbette arkadaşlarımla da konuşarak evet derim.” cevabını vermesi olmuştu.
Terör örgütü PKK’nın siyasi kolu HDP ile ittifak yapmış olanların teröre yardım ve yataklık eden HDP’li belediyelere kayyum atanmasına karşı çıkan, terörist Demirtaş’ın serbest bırakılmasını isteyen Abdullah Gül merkezli Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ikilisiyle mi ittifak yapmayacak?
Dilinizden iç savaş sebebiyle Türkiye’ye gelen milyonlarca Suriyeliyi ve Suriye politikasını düşürmeyeceksiniz, her konuyu Suriyeli meselesine bağlayacaksınız ama Dışişleri Bakanı ve Başbakan iken Suriye politikasının mimarı olan Ahmet Davutoğlu’na hem milletvekili vermeyi, hem ittifak kurmayı düşünmekten çekinmeyeceksiniz. Kendilerini köşeye sıkıştıran bu hatırlatmayı yapınca da hemen “Ahmet Davutoğlu bunları Recep Tayyip Erdoğan’dan habersiz mi yaptı?” sorusunu soracaksınız.
İyi de Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye’de terör örgütü YPG ile mücadele ederken hepiniz YPG’den yana oldunuz.
İyi de Cumhurbaşkanı Erdoğan terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP ile mücadele ederken siz defalarca terör örgütü PKK’dan yana oldunuz, siyasi uzantısı HDP ile ittifak yaptınız.
Bugün milletvekili vermekten, ittifak kurmaktan bahsettiğiniz Ahmet Davutoğlu Barzani’nin sözde Bağımsız Kürdistan referandumu için “Şimdilik dondur, sonra uygula” tavsiyesi verirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Irak merkezi hükümeti ve İran’la dayanışma ve işbirliği içine girerek bunu engellemiş ve o günlerde Kerkük’te Türkmen bayrakları her yerde dalgalanmıştı.
Demem o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milli konulardaki şimdiki duruşu ortada iken, bugün sizin siyasi projelerinizde kimini üst akıl yaptığınız, kimini de siyasi projelerinize monte etmeye çalıştığınız Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibiler ne yapmaktadır?
Düşünsenize Ali Babacan daha partisini kurmadan gündeme gelebilmek için Hendek ve Çukur olaylarında teröristleri motive ederek, yönlendirerek, tahrik ederek 793 asker ve polisimizin şehit olmasına sebep olan, HDP Eşbaşkanı iken HDP Genel Merkezi olarak ‘Halklarımızı sokağa çıkmaya, çıkmış olanlara destek vermeye çalışıyoruz” çağrısında bulunarak ve Türkiye’nin birçok yerini savaş alanına çevirerek 52 kişinin ölmesine sebep olan Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istiyor.
Zaten Kemal Kılıçdaroğlu da Meral Akşener de Temel Karamollaoğlu da bunu istiyor. Bunlar sırf terörist Demirtaş’ın serbest kalması için bile ittifak kurarlar. Ama meseleleri sadece bu değil, daha geniş ve bunun gibi konularda birlikteliği düşünüyorlar.
31 Mart seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sine, Meral Akşener’in İP’ine oy verilmesini isteyen Selahattin Demirtaş’a bunların minnet ve diyet borcu vardır. “Serbest kalsın” çağrısı da bunun için sürekli güncel tutulmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Yeni ittifaklar olabilir.” sözü malumu ilan etmekten başka bir şey değildir. Zaten Ahmet Davutoğlu da, Ali Babacan da ittifakın parçası olmak için, Abdullah Gül’ün işaretiyle piyasaya sürülmüştür. Bu işareti ilk alan ve gören de Meral Akşener olmuştu. Ahmet Davutoğlu’nun, Ali Babacan’ın sözlerine dikkat edin tıpa tıp Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in, Temel Karamollaoğlu’nun, Sezai Temelli’nin fotokopisini görebilirsiniz. İttifak çoktan kuruldu, şu an resmi atmosferin oluşması bekleniyor. Meral Akşener milletvekili pazarından 15-20 milletvekili de gönderirse değmeyin bunların keyiflerine…
“Bizim partimizi kurarken Sayın Gül ile görüştüm, fikir aldım, tavsiye aldım. Sayın Gül’den ona yakın olan bazı isimleri istedim. Mümkünse partimizin kuruluşunda bulunmalarını istedim. Kendisine karşı kötü hiç fikrim yok” diyen Meral Akşener elbette Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’a milletvekili lazım olduğunda Abdullah Gül’ün bir işaretiyle onları verecektir. Ama İP milletvekili Mithat Can’ı kesin vermesini öneririm.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğindeki CHP’nin kazanması demek FETÖ’nün, PKK’nın kazanması demektir. Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Selahattin Demirtaş gibi ne kadar PKK’lı, FETÖ’cü varsa hepsini hapisten çıkarmanın mücadelesidir bunların yaptığı… Demokrasi bunların ağzında sakız, beyinlerinde ihanete yol açan araçtır.
Tüm bunlar için de Cumhur ittifakını devirmek asıl hedefleri… Selahattin Demirtaş gibi eli kanlı birinden rahatsız olmayıp, Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin varlığından rahatsız oluyorlarsa, zaten amaçları anlaşılmıyor mu?
Cumhur ittifakının ve Zillet ittifakının durduğu yer de bellidir, neyin mücadelesini verdikleri de…