Çin avukatlığını bırak, insanlık avukatı ol Doğu Perinçek!
Doğu Perinçek yine bildiğiniz gibi…
Çin’in Türkiye temsilcisi gibi… Onun yaptığı Çin savunmasını Türkiye’deki Çin Büyükelçisi bile yapmıyor, yapamıyor. Doğu Perinçek’e Türkiye’nin menfaatlerini mi, Çin’in menfaatlerini mi tercih edersiniz diye sorsanız, emin olun Çin’i tercih edecektir. Konu malum, Çin’in Uygur Türklerine Doğu Türkistan’ı işgal ettiği günden bu yana uyguladığı zulümler, planlı asimilasyon çabaları… Tüm bunlar Kızıl Çin birliklerinin 13 Kasım 1949 günü Doğu Türkistan'ı işgal ettiği günden bu yana devam ediyor. Yani Doğu Türkistan meselesi günümüzün meselesi değil.
Tüm bunlara rağmen Doğu Perinçek yıllardır siyaset yaptığı partilerde, yayın organlarında adeta Polyannacılık oynuyor ve Çin’in Uygur Türklerine zulüm yapmadığını, hatta onları eğittiğini söylüyor.
Geçtiğimiz gün televizyondaki bir tartışma programında Çin’in, Doğu Türkistanlılara zulümleri tartışılırken, yine aynı propagandayı yaptı ve Çin’in sırf Uygur Türkleri için kurduğu zulüm kampları için “Aynı bizim köy enstitüleri gibi meslek öğreten, Çince öğreten, eğitim yapan kamplar. " savunmasını yaptı.
Bu savunmalarını da ABD’nin, Doğu Türkistan meselesini Çin’le yaşadığı soğuk savaş nedeniyle malzeme olarak kullanmasını ve o gün programda tartıştığı İP’li Yavuz Ağıralioğlu’na İP-HDP ittifakını hatırlatarak güçlendirmeye çalıştı. Doğu Perinçek, Doğu Türkistan’da zerre kadar zulüm olmadığını iddia ediyor. Doğu Türkistan işgal edildiği günden bu yana Çin güçleri tarafından öldürülen milyonlarca Uygur Türkü, Doğu Perinçek için bir şey ifade etmiyor. Çin’in, Uygur Türklerine zulüm, baskı, asimilasyon uygulamadığını iddia etmek için bir insanın vicdansız, merhametsiz ve duyu organlarını tamamen kaybetmiş olması gerekiyor.
1949-1952 arası: 2.800.000, 1952-1957 arası: 3.509.000, 1958-1960 arası: 6.700.000, 1961-1965 arası: 13.300.000 olmak üzere toplam 26 milyon 300 binden fazla Doğu Türkistanlıyı katletti. 1965 ile 1972 yılları arasını da ilave edecek olursak, Çin 35 milyona yakın insanı katletti. Bu katliam ve asimilasyon tüm dünyanın gözü önünde acımasız bir şekilde devam etmektedir.
Çin, şimdi kurduğu zulüm kamplarında Doğu Türkistanlı aileleri parçalıyor, Doğu Türkistanlı kadınları Çinli erkeklerin evine yerleştiriyor, ana ve babasından uzak tutulan Doğu Türkistanlı çocuklar Çinlileştirilmek için kurulan özel okullarda eğitiliyor. Sosyal medya sayfalarında 7’den 77’ye Uygur Türklerine yönelik baskılar, zulümler, işkenceler yayınlanıyor. Irkı, dini ne olursa olsun vicdanlı bir insanın katlanamayacağı manzaralar ortadadır. Birleşmiş Milletler raporuna göre yaklaşık 3 milyon Uygur Türkü zulüm kamplarında tutuluyor.
Doğu Perinçek tüm bunlara rağmen Çin’in sesi olmaya ve avukatlığını yapmaya devam ediyor.
Şimdi Doğu Perinçek’in mantığına göre, Doğu Türkistan meselesini Çin’e baskı aracı olarak kullanan ABD yüzünden zulümleri, işkenceleri ve asimilasyon çabalarını görmeyelim mi?
İttifak ortakları HDP-İP-FETÖ, Doğu Türkistan meselesini istismar ediyor diye, dünyanın gözü önünde gerçekleşen zulümleri görmeyelim mi?
Sosyal medyada algı yaratmak için yalan üzerine kurulmuş Doğu Türkistan videoları yapılıyor diye, gerçekte yaşanan zulümleri görmeyelim mi?
ABD’nin Çin’e baskı yapmak için Doğu Türkistan’ı malzeme yapmasını, Türkiye’deki Doğu Türkistan istismarı yapan şer cephesini de elbette görelim, onlara karşı dikkatli olalım. Zaten bu konuda da hem gözlerimiz açık, hem de dikkatliyiz. Ama tüm dünyanın gözleri önündeki soydaşlarımıza yönelik insan hakları ihlallerini, hukuksuzlukları, asimilasyon çabalarına karşı da üç maymun rolü oynamayalım.
Sabahattin Önkibar gibi bir müptezeli sırf MHP ve Lideri Devlet Bahçeli’ye saldırsın diye yıllarca beslemiş olan Doğu Perinçek hatırlar. Kendisiyle ilgili yaklaşık bir yıl önce “Akıllı komünist ol da zulmü gör, Doğu Perinçek!” başlıklı bir yazı yazmıştım. Ve ortadaki Doğu Türkistan istismarlarını gördüğümüzü de şu cümlelerle ifade etmiştim:
“CHP, İYİ Parti ve HDP/PKK, bu konuda da aynı cephede buluştu. FETÖ, o cephenin parçası elbette.” cümlesi tespit olarak doğrudur. Mesela, Türkiye’de ve Suriye’de terör örgütü PKK’dan yana duruşu olan CHP’nin, Doğu Türkistan konusunda ne samimiyeti olur? Mesela, teröristbaşı Öcalan tarafından kurulmuş HDP’yi “Kürtlerin Siyasal Temsilcisi” yapan ve CIA’in yasal penceresi olarak bilinen National Endowment for Democracy (NED) adlı kuruluşla bağlantılı Denge Denetleme Ağı’nda etkili ve yetkili birini partisinde kurucu üye ve başdanışman yapan Meral Akşener’in, Doğu Türkistan konusunda ne samimiyeti olur? Olsa olsa CIA konusunda Doğu Perinçek’i haklı çıkarır.
Terör örgütü PKK’nın yardım ve yaltakçısı olan, asker, polis ve masum vatandaşlarımızın şehit edilmesine her türlü desteği veren HDP’nin, mazlum Doğu Türkistanlılar konusunda ne samimiyeti olur? Terör örgütü PKK’nın masum insanları öldüren kanlı eylemlerine destek veren HDP’liler insan mı ki, onların Doğu Türkistan’a insanlık yapmasını bekleyelim? HDP’nin yapmaya çalıştığı, kendi bölücülüklerine “Doğu Türkistan konusundan ekmek çıkar mı?” düşüncesidir. 15 Temmuz’da masum insanların üzerine tanklardan, uçaklardan bomba, mermi yağdıran FETÖ’nün tüm mensupları da Doğu Türkistan konusu üzerinden paylaşımlar yapıyorlar. Kendi ülkesinde askere, polise, masum vatandaşlara bomba yağdırmış bu sapık ruh hastalarının, Doğu Türkistan için ne kaygısı olabilir? Doğu Perinçek bunlar üzerinden Çin’in vahşetlerini aklamaya çalışmaktadır. Bunlar yanlış diye, Çin suçsuz mu oluyor Doğu Perinçek?”
Doğu Türkistan’daki zulümleri görelim demek, hadi yarın Çin’e savaş açalım demek değildir. Uluslararası ilişkilerle, Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri, hukuksuzluklar, baskılar, işkenceler dile getirilip, çözüm yolları bulunabilir.
Doğu Perinçek diyor ki; DEAŞ içinde birçok Uygur Türkü var. Çin onlarla mücadele ediyor.
Buradaki mantık, tüm Doğu Türkistanlıları terörist gösterme çabasıdır. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, DEAŞ içinde 500-700 Türkiye vatandaşı ve IŞİD üyesi olduğuna dair bilgi vermişti. Türkiye, DEAŞ içinde Türkler var diye, DEAŞ ile mücadelesini etmiyor mu?
Terör örgütü YPG içinde birçok Çinli var diye, şimdi biz tüm Çin’i terörist mi ilan edelim?
Çin elbette ülkesinde bir terör hareketi varsa ona yönelik mücadelesini yapacak. Bu terör hareketini bir etnik kökene dayandırmadan, kimden geliyorsa ona yönelik mücadelesini yapabilir. Ama vatanını işgal ettiği Doğu Türkistanlı masum insanları da terörist damgasıyla ortadan kaldırma kurnazlığını ve canavarlığını da yapmamalıdır. Çin’in uyguladığı sistem de bu şekildedir.
Doğu Perinçek’in Çin savunmaları tepki çekmektedir. Doğu Perinçek’in Çin savunmalarıyla, ittifak ortakları HDP ve İP’in sözde Doğu Türkistan savunmaları hakkında fark yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki ay önce Doğu Türkistan konusundaki "Şu an itibarıyla da Çin'le yaptığımız ikili görüşmelerde tekrar gündemimize de geliyor. Ben, ABD'nin bu noktada ne yaptığı üzerinde duracak değilim ama ABD, özellikle BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak, aslında bu konuyu çok daha farklı bir şekilde gündeme getirebilir ve BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak bunu gündeme getirmiş olsa çok daha hızlı bir netice almak mümkün olabilir diye düşünüyorum. Tabi Çin'in bu noktada bize bazı teklifleri de var. 'Heyetler gönderin' diyorlar, 'gönderin bu heyetleri gelsinler, bu söylenenler oluyor mu, olmuyor mu yerinde görsünler' diyorlar. Dışişlerimiz de bu konuyla ilgili bir çalışma yürütüyor şu anda. Temenni ediyorum ki bu çalışmayla birlikte, oraya gidecek olan heyetin oralarda yaptığı incelemeler neticesinde, bu noktada alacağımız tavrı daha açık ve net belirleriz." açıklamaları, Türkiye’nin olaylara en resmi ağızdan vakıf olduğunu gösteriyor. Doğu Türkistan meselesi ne ABD’ye malzeme, ne de başkalarına istismar malzemesi olmalıdır. Türkiye uluslararası ilişkilerle Doğu Türkistan’daki zulümleri bitirecek adımları atmalıdır. Doğu Türkistan’da canlar yanıyor, Uygur Türklerinin asırlık medeniyeti, kültürü Çin tarafından yok ediliyor. Türkiye’nin yükü ağır ama tarihi gücü, bu meseleyi de elbette bir gün çözecektir.
Unutmamak lazımdır. Doğu Türkistan meselesi ne kadar istismarcı ellere bırakılırsa, yaşadığı sıkıntısı çok olur. Kimseye istismar alanı bırakmamak lazımdır.