PKK’ya Heval, FETÖ’ye Şakirt, DHKP-C’ye yoldaş olanlar...
MHP geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin yararına olabilecek çok önemli bir adım atarak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu hakkında yapılan suç duyurusunun ana başlıkları şunlardan oluşuyor:
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret,
-Suçu ve suçluyu övmek,
-Kamu görevlisinin suçu bildirmeme,
-Suçluyu kayırma,
-Suç delillerini bildirmeme,
-Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama,
-Terör örgütü propagandası yapmak
Bu başlıklarda Kemal Kılıçdaroğlu için hazırlanan dosyanın tamamı da delilleri ortada olan ve somut olaylardan oluşmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’yi tüm terör örgütlerinin siyasi karargâhı haline getirmiştir. MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Feti Yıldız, aylardır çok titiz bir çalışmayla Kemal Kılıçdaroğlu’nun nefes alamayacağı dosyasını hazırlamıştır. Dosya artık savcılıktadır ve Kemal Kılıçdaroğlu tüm terör örgütlerine olan yakınlığı ve onları sahiplenmesinin hesabını yargıya verecektir.
Ne acı değil mi? Atatürk’ün kurduğu ve miras olarak bıraktığı CHP, bugün terör örgütlerinin kucağında siyasi yolculuk yapmaktadır.
Gerçi Atatürk yaşarken CHP konusunda da ileri görüşlülüğünü göstermişti. Bunu da Atatürk’e olan bağlılığı ve yakınlığı ile tanınan, gazeteci kökenli Falih Rıfkı Atay, ‘Babanız Atatürk’ adlı kitabının 57. sayfasında yazmıştı.
“CHP Genel Sekreteri Recep Peker, CHP ile ilgili bir vesikayı Atatürk’e imzalatmaya getirdiğinde, Atatürk vesikanın üzerine ‘PARTİM’ sözünü yazar. Peker çok şaşırır! Peker, ‘Paşam niçin CHP yazmıyorsunuz?’ diye sorar. Atatürk’ün cevabı şu olur: Ne bileyim sonuna kadar CHP’nin benim partim olarak kalacağını?”
Evet, artık CHP Atatürk’ün değil, Canan Kaftancıoğlu, Sezgin Tanrıkulu gibilerin, terörist Demirtaşların, YPG’li teröristbaşı Mazlum Kobanilerin, Ahmet Altan gibilerinin parti içinde düşüncesini hâkim kılanların partisi haline gelmiştir. Miting meydanlarında artık teröristbaşı Apo’nun fotoğrafının olduğu paçavralarla, CHP bayrakları beraber dalgalanmaktadır. CHP içinde PKK, FETÖ, DHKP-C, MLKP, YPG sevdalısı ne ararsanız vardır. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’yi işte bu manada rengârenk bir parti haline getirmiştir.
MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Feti Yıldız’ın, yine MHP Genel Başkan Yardımcıları İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu ile beraber düzenlediği basın toplantısı, tarihe düşülen çok önemli bir not olmuştur. Belki bu basın toplantısı, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan dosya ve suç duyurusu, Türkiye içindeki hain ve ihanet çarkına büyük bir çomak sokacaktır.
CHP’li Özgür Özel’in, Muharrem Erkek’in ve CHP Ankara İl Başkanı’nın yaşadığı telaş, tansiyonlarının fırladığını gösteren açıklamaları gösteriyor ki CHP, MHP’nin bu adımından oldukça rahatsızdır. Dosya içeriğine baktığımızda PKK eş başkanı gibi bir genel başkan karşımıza çıkmaktadır.
Tipi tip Özgür Özel’in çıldırması da bu yüzdendir. CHP’nin en çok ve boş konuşan adamı Özgür Özel diyor ki : MHP, saray rejiminin muhafızıdır. O muhafız alayının üç çavuşu da dün üzerlerine düşen, verilen emri yerine getirmişlerdir. O sırada çığ altındaki can mücadelesinden ve ülkenin çektiği acılardan bihaber saray rejiminin muhafızı üç çavuş, kendilerine verilen görevi yerine getirmişlerdir.
Kandil’in, Pensilvanya’nın muhafızı olan CHP’nin en geveze siyasetçisi, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan dosyada yalan ve iftira olan bir cümle suçlama gösterebilir mi?
“Çığ altında can mücadelesinden” bahsederek aklınca istismar kurnazlığı yapan Özgür Özel, MHP’li yöneticiler eğlence düzenlemedi, MHP’li yöneticiler tatil pozları vermediler.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli aynı gün yaptığı açıklama ile “Çığ altında” kalıp, hayatını kaybeden insanlarımızın, askerlerimizin, korucularımızın acısını zaten paylaşmıştır. Özgür Özel aklınca duygusallık ve istismar üzerinden CHP ihanetlerinin üzerini örtmeye çalışıyor. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor.
Hendek ve çukur olaylarında 793 askerimizin şehit edilmesinde baş azmettirici olan, Kobani olaylarında 53 kişinin ölümünün baş sorumlusu olan terörist Demirtaş için sabah-akşam “Serbest bırakın, niçin cezaevinde?” propagandası yaparken niçin şehit olan askerlerin acısına ortak olmuyorsunuz?
HDP ile iş birliği ve ittifak yaparken, niçin terör örgütü PKK’nın öldürdüğü 40 bine yakın insanın acısını hiç hissetmiyorsunuz?
CHP’li milletvekilleri terörist cenazesi karşılamaya gittiğinde hiç mi şehitleri, gazileri düşünmüyor?
Kemal Kılıçdaroğlu “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” ve “YPG bize mi saldıracak? Hayır efendim” dediğinde, hiç mi terör örgütü YPG’nin şehit ettiği askerlerimizin ailesinin acısı aklınıza gelmedi?
O yüzden “çığ altındaki can mücadelesinin” istismarını yapma Özgür Özel…
Terör örgütü PKK’nın, YPG’nin eylemlerinde şehit olmuş, gazi olmuş kimin acısını paylaştınız? Her şey ortada işte, hep katillerle berabersiniz. Onlarla ittifak yapıyorsunuz, ihanet yollarında beraber yürüyorsunuz.
15 Temmuz hain darbe girişiminden üç ay sonra Adana’da miting düzenleyip, tutuklu FETÖ’cü gazetecilerin serbest bırakılması için isimlerini birer birer haykırıp “burada” diye yoklama aldınız. Hele Ahmet Altan gibi darbe girişimini önceden bilen, PKK-FETÖ ortak üretimi birisine bile sahip çıkacak kadar midesiz, yüzsüz, ihanet yüklü bir partisiniz. 15 Temmuz şehitlerine bile saygınız olmadı.
MHP, o çığ altında kalan kahraman askerlerimizin hakkını savunuyor, onların silah ve dava arkadaşlarının katillerine hep sahip çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yargı önünde hesap vermesini istiyor. O yüzden istismar yaparak, aklınca “cambaza bak” diyerek, milletimizi kandıracağını zannetme Özgür Özel!
Terör örgütü PKK’ya heval, FETÖ’ye şakirt, DHKP-C’ye yoldaş olanların; MHP yöneticilerine “çavuş” demesi kendi adlarına alçaklık, MHP adına şereftir. Çünkü “çavuşlar” hep ön cephede vatan için fedakârca çarpışanlardır.
Bağımsız bir yargının bakacağı ve karar vereceği bu dosyadan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurtulması mümkün değildir. Belki itirafçı olursa, etkin pişmanlık göstermesi halinde suçun niteliğine göre ceza indirimi veya cezalandırılmaması sonucu ortaya çıkar. Bakalım Kemal Kılıçdaroğlu neye karar verecek?
CHP’yi yine Kandil, YPG, Pensilvanya çizgisinde mi yönetecek yoksa itirafçı mı olacak?