FETÖ'nün MHP üzerindeki kumpasları ve 15 Temmuz
FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmalarının en çok yoğunlaştığı bir dönemi yaşamaktayız. Bu konuda somut bir adım atılmış olmasa da karşılıklı suçlamalar vardır. AKP CHP’yi, CHP’yi AKP’yi “FETÖ’nün siyasi ayağı” olarak suçlamaktadır. Bu tartışmalar elbette AKP’nin belli bir dönem FETÖ’ye çok büyük alan açtığı ve CHP’nin de belli bir zaman sonra FETÖ’nün siyasi karargâhına döndüğü gerçeğini ortadan kaldırmıyor. CHP AKP’nin geçmişteki FETÖ ilişkileri üzerinden kendinin mevcut FETÖ ilişkilerini kapatmaya çalışıyor ama her şey çok net görülüyor.
Aslında “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmaları içinde MHP’nin de tartışılması ve yaşadıklarının görülmesi lazımdır.
Özellikle 2010 yılından itibaren MHP’ye yönelik çok planlı FETÖ saldırıları olmuştur. Ama ben daha ziyade 15 Temmuz darbe girişimine gidilen süreçte MHP’yi çok özel kuşatma ve ele geçirme operasyonuna dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye FETÖ’nün hedefindeydi ama ondan önce FETÖ MHP’yi ele geçirmek için elinden gelen her şeyi denemişti.
Özellikle 1 Kasım seçimleri sonrası FETÖ adeta seferberlik ilan etmiş, MHP üzerindeki planları uygulayabilmek için MHP içine yerleşmiş uzantıları aracılığıyla harekete geçmişti. FETÖ'nün işadamları, gazetecileri, sivil toplum kuruluşları, hâkimleri, savcıları, siyasetçileri, yorumcuları, trolleri adeta çıldırmış gibi gözünü MHP’ye dikmişti.
15 Temmuz darbe girişiminden önce ısrarla MHP ele geçirilmeye çalışılmıştır. Özellikle yargı boyutunda FETÖ’cü hâkim ve savcılar adeta adliyede MHP’yi ele geçirme kampı kurmuştu. Korsan tarla kurultayları hep FETÖ’cü hâkimlerin verdiği kararla gerçekleşmişti. O kararı veren hâkimler kıdemli FETÖ’cü olarak bugün cezaevindedir.
Başını FETÖ’nün çektiği MHP üzerindeki operasyona bugün birlikte hareket eden CHP, HDP hep destek olmuştu. MHP’yi ele geçirmek isteyenlere medya desteği, salon desteği en çok CHP’den gelmişti. Aslında bugünki CHP-FETÖ birlikteliğinin en bariz manzaralarından biri de o günlerdi…
MHP’de Genel Başkan adayı olarak gezdirilenleri FETÖ’cüler ve CHP’li Belediye Başkanları karşılıyor ve finanse ediyordu.
Mesela Koray Aydın’ın “Bütün illerde cemaat mensuplarının onun mitinglerine organizasyon yapması, Meral hanımın üzerinde yoğunlaştığını gösteriyor. Destek olduğu kesindir” sözleri o dönem için büyük itiraf olmuştu. Ama 2012 yılında da aynı kişiler kendine destek olmuştu. Aynı güç odakları istemiş olacak ki, Koray Aydın bugün Meral Akşener’in kurduğu partinin teşkilatlarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısıdır.
Teröristbaşı Fethullah Gülen MHP’yi oldum olası sevmezdi. Başbuğ Türkeş’e yönelik “Menderes’in asılmasının vebali Türkeş’in boynunadır, onu hala affedemedim.” videosu arşivlerdedir. MHP’nin bölünme süreçlerinde hep aktif rol oynamıştır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin FETÖ’ye mesafe ve mücadelesinden dolayı ise Fethullah Gülen Devlet Bahçeli isminden nefret ederdi. Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede yer alan Fethullah Gülen’in notlarında şunları söylediği ortaya çıkmıştı: "Bahçeli'yi muhatap kabul etmiyorum, Bahçeli ve ekibi partiyi iyice dinden uzaklaştırıyor. Cuma namazına gidiyor, acaba abdesti var mı, abdest alıyor mu bilmiyorum. Çok münafık birisi. Rabbimin inayeti olmasa bizleri bir yudum suda boğarlar..."
Ama aynı notlarda Fethullah Gülen Meral Akşener’den “güzel insan” diye bahsediyor ve “Meral Akşener’e sahip çıkın. Kendisini koruyun” diyordu.
FETÖ, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye nefret derecesinde düşmandı. MHP Lideri Devlet Bahçeli de her zaman FETÖ’nün MHP içinde nefes alacağını hissettiği anlarda anında nefeslerini kesmesini bilmiş ve FETÖ’nün sinsi faaliyetleri konusunda hep iktidarı uyaran olmuştu. Özellikle 2005 yılından itibaren hangi uyarı ve tespitleri yapmış çok dikkatli incelenmelidir. Hepsinde de haklı çıkmış ama uyarıların yapıldığı dönemlerde iktidar yöneticileri ona kulak tıkamayı tercih etmiş, hatta FETÖ mensuplarını korumak için MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yönelik itibarsızlaştırma propagandaları yapmışlardı.
MHP-FETÖ ilişkilerine bakın hep karşılıklı mücadele ve nefret söz konusudur. FETÖ tehlikesine karşı da Türkiye’yi hep uyaran, o tehlikeler karşısında bariyer olan MHP, 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ele geçirilmiş olsaydı, Türkiye’nin işte o zaman ne hale geleceğini az çok tahmin edebilirsiniz. MHP’yi 15 Temmuz öncesi ele geçirme ısrarı ve çabası işte bunun içindi. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz akşamı darbe girişimini haber alarak evinden MHP Genel Merkezine dönerek yaptığı kararlı açıklama ve hükümetin yanında yer alan tavizsiz duruşu, Türkiye’nin darbeciler tarafından işgal edilmesini önlemiş ve milli direniş Türkiye’de hâkim hale gelmişti.
Yurtta Sulh konseyinde ismi yer alan Ömer Kulaç ismindeki darbeci askerin, darbe girişiminden 4-5 saat önce "-Şunu da yazın, olmazsa bana hesap sorarsınız; 2 ay sonra Devlet Bahçeli MHP ile ilişiğini kesecek." diye attığı twit aslında yaşanan herşeyin özetidir.
15 Temmuz günü, 4-5 saat sonra darbe girişiminde bulunacak olan bir darbeci askerin aklının MHP ve Devlet Bahçeli’de olması FETÖ’nün hedeflerini göstermesi açısından tarihi delildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alanlar onun yerine kimi getirecekti? MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi hedef alanlar onun yerine kimi getirecekti? İşte bu yüzden Yurtta Sulh konseyinin siyasi ayağı çok önemlidir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ısrarla bunun için Yurtta Sulh konseyi üzerinde durmaktadır. Burası netleşirse FETÖ’nün süzme siyasi ayağı çok net ortaya çıkacaktır.
15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası yaşananlar çok önemli olduğu gibi, 15 Temmuz öncesi özellikle MHP’de yaşananların önemi de kavranmalıdır.