“Tengri biz menen!”
Türk yurduna devlet cürmünde yerleştirilen terörist Ermenistan, yıllardır yaptığı gibi yine sivilleri katlediyor. Erzurum’da, Hocalı’da kör dünyanın gözüne soka soka yaptığı caniliği arsızlıkla sürdürüyor, Türk yurtlarına kuduz bir köpek gibi saldırmaya devam ediyor. Cenk meydanında Türk askerinin karşısına çıkacak cesareti gösteremeyen bu korkak ve terörist devlet, masumların uykusunu kolluyor ve gece evlere ateş düşürüyor… Korkaklıkla kaçak dövüştükleri cenk meydanından kaçıp, çirkeflikle sivillere saldırarak korkutabileceklerini sanıyorlar… Oysa ki bizim can verip kan dökerek vatan ettiğimiz bu topraklar üzerinde her daim “Her Türk asker doğar!” nidaları yükselir. Bir masumun kanı, vatan toprağına karıştığı anda Türk milleti korkup geri durmaz, o masumun yüreğini de yüreğine katar, öldükçe dirilir ve daha bir şiddetle koşar düşmanın üzerine…
Gece yarısı terörist Ermenistan tarafından bombalanan Gence’de ailesini kaybeden bir adama mikrofon uzatılıyor, ailesini kaybeden o adam diyor ki; “And olsun Allah’ın peygamberine, korkmuyoruz, zafer alacağız, zafer bizimdir.” Bu inancın karşısında kim durabilir? Vahşi dürtülerle Türk yurduna bir barikat gibi yerleştirilen terörist Ermenistan’ın kan dökerek sahip olmaya çalıştığı toprakları, biz kanımızla suladık da vatan eyledik… Canımızı kattığımız vatan topraklarından Allah’tan gayrı hangi güç bizi vazgeçirebilir, korkutup geri püskürtebilir?
Türk milletine biçilmiş 30 yıllık hasret fistanı yırtılıyor. Diplomatik çözüm ve anlaşmalara yıllarca sadık kalan Azerbaycan; diplomasiye ve anlaşmalara uymayarak yıllarca ansızın saldırılar düzenleyen terörist Ermenistan’a hak ettiği tokadı indiriyor. Elbette ki kör dünya, Ermenistan’ın anlaşmaları hiçe sayarak sabaha karşı vahşice ve sebepsiz düzenlediği saldırıları görmezken; Azerbaycan’ın büyük bir sabır nihayetindeki tepkisine gözlerini açtı. Sanki Ermenistan yıllarca saldırılar düzenlememiş gibi, sabaha karşı bir saldırı ile savaşa kapı açmamış gibi, bu durum “karşılıklı saldırganlık(!)” olarak uluslararası basında yankı uyandırdı. Tabi bu dış mihrakların iç kuklaları da iç medyada aynı gazeli okuyarak “karşılıklı saldırganlık(!)” yaftasını vurdu. Ama kör dünyanın gözüne soka soka Türk milletinin haklı nidası yükseliyor; Azerbaycan ve Türkiye omuz omuza, Türk devletleri ve yeryüzünü yedi koldan saran Türklük yani Türk dünyası tek bir avazdan hakkı haykırıyor ve tek yürek olmuş Karabağ’da atıyor. Karabağ, Turan’ın nişanesi olacak! Hayal diyorlar, ütopya diyorlar Turan için, Türk birliği için… Bize hayal diye yutturulan hap bizi gaflet uykusuna düşürüyor, birbirimizden öteliyor. Turan’ı hikâyelerden, türkülerden ibaret sanıyoruz… Metehan gelsin de Türk topraklarını bir kılsın diye bekliyoruz, işte bu tarih sayfalarında haybeye at koşturmak oluyor. Düşman da, bizi at üstünde hayallere salıp birbirimizden ırağa atımızı sürdürürken korkularını bastırıyor… Bizi Turan’ın hayal olduğuna inandırmak istiyorlar, çünkü Turan’ın buz gibi gerçekliği düşmana soğuk duş etkisi yapıyor, ürpertiyor. Hayallere sıkıştırılan, tarihe gömülen Turan dipdiri bir gerçek… Türk’ün Türk ile arasındaki kan bağı Turan’ın hudududur. Bu kan bağını kesmeye Yaradan’dan başka kimin gücü yetebilir ki? Öyleyse Turan zaten vardır, olması gereken bu varlığın ilanıdır. Bu varlığın üstünü örterek Türk yurdunda yayılmacılık oynayan düşman her daim tetikte. Ruslar, yayılmacı arzular ile ürettikleri hâkimiyet teorileri olan Avrasyacılık idealinde, Turan’ı; “Rusya için korkunç bir son.” olarak ifade ediyor. “Türkiye ve Türk devletlerinin birleşimi kesinlikle engellenmelidir.” şeklinde direktifler düzülüyor, Türkiye ve Türk devletlerinin birleşimini Avrasya’nın bağrına saplanacak bir “Türk hançeri” olarak görülüyor ve uyarılıyor… Bu resmi bir devlet ideali, stratejisi… Açık açık ifade ediliyor her şey ama biz hâlâ var olanı inkâr edenlere, Turan’ı anlatmakla meşgulüz.
•Turan nedir? Turan; düşmana terörist bir devlet kurdurup, Türk yurdunu zapt ettirecek kadar korku veren bir gerçektir.
*
Turan; düşmanın “Türk’üm” kimliğinin ilanından bile korkmasıdır. Çünkü o kimliğin ilanı aynı zamanda bir birlik beyanıdır, o birlik beyanı ise bir aitlik içerir. İşte bu yüzden, üzerinde hâkimiyet hayali kurdukları toprakların sahiplerini, aidiyetlerinden mahrum etmeye çalışıyorlar… Sonra da Türkler kendilerine ait olanı almaya kalkınca “bunlar yayılmacı politika izliyor” diyorlar… İnsanın kendi toprakları üzerindeki her hareketi meşrudur, bizim hududumuz cihanı yedi koldan saran Türk toprakları… Yayılmacılık; başkasının toprakları üzerinde gasp ile ayak direyenin arsız arzusu… Bu arsızlıkla ayak direttikleri topraklarımız üzerinden düşmanı silkelesek Karabağ’dan şahlanan Türk bayrağı, Erivan’da dalgalanır. Terörist Ermenistan’ın devlet diye yerleştirildiği topraklar bile Ermenistan’ın değil, Türk’ün öz yurdu… Türk’ün kendi toprakları üzerinde attığı her adım da Türk’ün en doğal hakkıdır. Yalan dünya kör olsun, lal kalsın; biz haklıyız, bize Hak yeter!
*
Karabağ’ı Turan toyuna hazırlıyor, aşk ola; Azerbaycan ordusuna! Yiğit Türk askerlerine! Vatan için asker doğan her Türk evladına…