Kadın haklarını almış da, insanlığa alınmamış ki...
Dün, Dünya Kadın Hakları Günü’ydü. Kadınlara özel her gün gibi, anlaşılmayan ama kabullenilen, amacından taşan, aksi niyetlere meze hâline getirilen günlerden biri…
Kadın ve erkeğin varoluş itibarı ile bir insan olarak doğal bir şekilde sahip olduğu hakların kadınlara ait olanını çalanlar, daha sonra lütfeder gibi bu hakları iade ediyor ve alkış bekliyor. İşte Batı’nın medeniyet(!) anlayışı tam olarak bu. Medeniyeti bir icat sanıyorlar, gasbettikleri hakları iade etmeyi de bir marifet olarak görüp, kutlama yapıyorlar. Bu günler de, bu arsız hırsızlığa tarihin zorla şahit tutulduğu günler. Eğer ki tarih ete kemiğe bürünse, söküp atar bu günleri, çaldığını iade eden hırsızın alkışlanmasına müsaade etmez, bu günü bir kutlama değil, utanç günü olarak kaydeder. Ama garip işte, kadınlara bir hiç olduklarını öylesine kabullendirmişler ki hâliyle verilen hakları lütuf sanıyorlar, bu günler de kutlu biliniyor.
Şimdi bu hak, adalet yayıcısı olarak kendini ilan eden Batı, esasında hırsızın ta kendisi yani… Meseleyi Doğu’ya biçip Batı’yı da örnek gösteriyorlar ancak Batı’nın, o medeniyet beşiği(!) Avrupa’nın kadın gerçeği tarihin sayfalarına saklanmış. Bir toplumun zihnini ortaya saçan filozoflar, Avrupa’nın zihnini saçıyor. Misal, mantığın kurucusu sayılan Aristo Tales’in mantığına göre “Kadın, erkek için var olan bir hizmetlidir, görev tanımı bellidir, kadın; erkek ve hayvan arasında bir yerlerdedir…” Yine Platon her ne kadar kadını eşit görmeye çalışsa da bunun zorluklarını da vurgulayarak, kadını varlık olarak eksik göstermiştir. Fikir dünyalarından örnek vermeye devam edersek, klasikler arasında başköşede tuttukları Balzac “Kadın köledir.” diyor… Kendini dev aynasında gören Avrupa’nın özenilen Fransa’sına mercek büyütelim mesela; bir Fransız atasözü der ki “Kadın şeytandan beterdir.”, yine başka bir Fransız atasözüne göre “Kadın, erkeğin sabunudur.” , “Karısı olanın arısı var demektir.” , ”Kadınlar ikiyüzlüdür.” , “Horozun karşısında, tavuk ötmemelidir.”… gibi düşünceleri barındıran rezil bir zihin yapısı… Bu Doğu’ya örnek gösterdikleri Batı’nın yüzü… Yani tavırlar değişse de, zihindeki rezillik aynı… Kadın konusunda Batı, Doğu’nun laciverti…
Batı’nın ve Doğu’nun yok saydığı kadın; küresel dünyanın kültür erozyonları ile Türk coğrafyasında da tesirini göstermiş. Bir yanda, medeniyeti bir icat sanarak kendilerini medeniyet beşiği olarak ilan eden Batı’nın zorbalığını itelemesi diğer yandan da, İslam’ın yerine Arap kültürünün yayılışı maalesef bizim coğrafyamıza da zorbalığı bir zehir gibi sızmış… Kadın ve erkeği eş bilen kadim Türk kültürünün kaideleri toz tutmuşçasına, zihinlerde kadını mercekle büyüterek öteleyen bir anlayış hâkimiyete geçmiş. Tarihte, destanlarda, hikâyelerde yani Türk milletinin zihnini seren her şeyde kutlu anılan kadın, 3. sayfa haberlerinde rahmetle anılmaya başlamış… Batı ve Doğu, kadını insanlıktan süpürürken tozlarını üstümüze saçmış…
Ve sonuç; kadın, insanlıktan insanlık suçuna itilmiş.
İşlenen bu insanlık suçunu, lütfederek iade ettikleri haklarla örtbas etmeye çalışmışlar… Hatta kadını medeniyet göstergesi hâline getirmişler. Bir milletin medeni olma eşiği “kadın” olmuş. Kadından çaldıklarını iade etmeyi bile kullanmışlar. Yani cadı diye yakılan kadın da, köle diye satılıp cariye diye alınan kadın da ve hakları iade edilen kadın da kullanılmış ve kullanılıyor. Kadını insan saymadılar sonra kadının ezilmişliğini kullanıp ona kendisine ait olan hakları vererek kendilerini alkışlattılar, daha sonra da kadını bir figür hâline getirdiler. Bu şekilde istedikleri aşamaya ulaştı kadın. Bir piyon hâline geldi. Şimdi de kadının adını hiçleştiriyorlar, kadının hakkını, kadının değerini hiç ederek savunuyorlar, kadın kavramına saldırıyorlar. Bu saldırgan ve değersizleştiren savunmanın yanında bir de pozitif ayrımlarla verilen değer var. Nedir pozitif ayrım..? Ayrım ayrımdır, ötesi var mı..? Kadına bir iyilik yaparmış gibi yapılan pozitif ayrım, aslında “biz seni insanlığa sığdıramadık.” demek değil midir? Hiç “Erkek Politikaları”, “Erkek Dernekleri”, erkeğe özgü herhangi bir ayrım var mı? Yok. Çünkü onlara göre erkek insandır, kadın ise bir figür. Geçmişte ezilmişliğin figürü, modernize olan zamanlarda gelişmişliğin figürü, şimdi ise hak arayışının figürü… Gelişen zaman, hırsıza çaldığını iade ettirmiş, *kadın haklarını almış da, insanlığa alınmamış ki…