Rektör bahane, kaos şahane…
Dün bir ağaçtı bahane, bugün rektör…
Popüler kültür gereçlerini kullanarak cazibe ile örttükleri niyetlerini gerçekleştirmek için her koşulda kaos bahanesi üretiyorlar. Böylece demokrasi diye haykırdıkları yerde içlerindeki darbeci zihniyeti açığa veriyorlar.
Sanıyorlar ki, iki yürür bir tencere çalarız, popüler bir slogan üretir, işin içine mizah katarız ve zafer kazanırız…
Şu tarihe bir bakın bakalım, zafer diye yazılanların hangi biri böyle…
“Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!” sloganıyla tarihe dem vuruyorlar güya… O gün o sloganı atanlar, Vatan için! Bayrak için! Millet için! Ezan için! can siper eden İttihatçılardı. Şimdi vatan bilmeyen, devlet saymayan, bayrağı dalgalandıran hürriyetten rahatsız olan, ezana ve kutsala saygı duymayan ve milleti katledenlere hak arayan bu öğrenciler(!), şuursuzca, bu şanlı sloganı hain propagandalarına yama yapmaya çalışıyor. Ancak bu yama; Enver’i, Talat’ı, Cemal’i yani vatan için ittihat diyenleri bilmeyenlerde tutmaz! Ermeni’nin vahşet yaptığı bu topraklar üzerinde milliyetlerini yırtıp “Ermeni’yiz!” diye bağıranlar yok edici darbeleri arzulayanlardır, onlar İttihatçılarla denk tutulamaz! Bu slogan, ittihat yani birlik ruhuyla atılarak tarihe kazındı, şimdi bölücü zihniyetin ağzında eğreti duruyor. Bu sloganı dünden bugüne duyuran, yüreklerde yanan vatan aşkının gür sesiydi… Bu slogan, teröriste özgürlük dileyen sloganlarla saf tutmaz. Ne bu öğrenciler(!) ittihatçı, ne de ittihatçılar hain…* Tarih hiçbir zaman hainlikle yapılanları destan diye yazmadı. Hâliyle o çok bel bağladıkları Gezi de bir destan değildi ve Boğaziçi olaylarından da bir destan çıkmaz…
Şimdi “muhalefet edene hain diyorsunuz, terörist diyorsunuz, öğrenciler haklarını arıyor…” mavalı okuyorlar. Ancak muhalefet vatanın bekası için, milletin refahı için, devletin iradesine güç katmak için yapılır. Muhalefet, yönetimin sağlaması olmalıdır. Muhalefet, iyi bir yönetim için doğruya doğru deyip; yanlışı eleştirebilmektir. Hırs ile teröristin sırtını sıvazlayarak memlekete mayın döşemek, muhalefet değil hainlik oluyor. ***Her konuda muhalefet olur ama söz konusu terörizm ise sadece iki saf vardır: Devlet ve hainler. Arada kalanları tarih yazmaz. Bu iki saf arasından sırf iktidarı sevmiyorlar diye teröristleri seçer ve teröristle saf tutarlarsa, muhalefetlikten çıkar hain olurlar. Muhalefet etmekle hain olmayı karıştıranlar, hain denildiğinde lütfen gocunmasınlar.*** Görünen ne ise ithaf edilen de ona layıktır. Bakıyoruz güya rektör için meydanlardalar, güya öğrenciler ve güya Boğaziçi Üniversitesinin öğrencisiler… Mesele rektörse, bu protestoda neden milletin kutsalını yere seriyorlar..? Saygısızlık edip saygı bekliyorlar, kendi kendilerini nakavt ediyorlar. Dertleri rektörle mi yoksa bu milletin değerleriyle mi..?
*Elbette üniversiteler özerk bölgeler, elbette demokratik seçimler yapılsın, elbette hak aransın. Bu milletin geleceği olacak gençlerin fikir hürriyeti esastır. Ama niyet bu değil ki…
Cumhurbaşkanı’na mektup diye bir metin yayınlamışlar ve kendi yazdıklarıyla kendi kendilerini ekarte etmişler. Metinde “üniversitemizi kendi siyasi militanlarınızla doldurma çabanız…” diye ironik bir ibare var. Bu ibare niye var, çünkü o üniversite onların kurtarılmış bölgesi, orada örgüt yapılanması dışında bir düşünceye tahammülleri yok, çok demokratikler… Öyle olmasa teröristler için imza toplayan akademisyenlerini de bir siyasi militan olarak görürlerdi, göremediler. Çünkü devlet üniversitesinde, devlete düşmanlık güdecek insanların yuvalanmasını istiyorlar. Yasal olan bir atama işlerine gelmediği için meşru değil. Mektubun devamında “HDP Genel Başkanı’nı hukuksuz bir şekilde hapishanede tutuyorsunuz” yazmışlar. Mesele hakikaten rektör mü..? Bunlar hakikaten hürriyet, demokrasi ve hak mücadelesinde mi..? Dağdan Meclise giren, kanlı elleriyle güvercin uçuran ve terörizmden yargılanan bir teröriste adalet istiyorlar… Sonra da “siyasi militan yerleştiriyorsunuz” mavalı okuyorlar. Terörist bir rektör atansaydı zılgıtlarla karşılayacaklardı. Çok gördük kampüste devlete, vatana, millete ve şehitlere söverek halay çekenleri… Bombalar yağacak diye türküler tutturanları… Bunlar militan değil miydi Sayın Boğaziçili(!) öğrenciler(!)..? Mektup tam bir niyet beyanı… Bu topraklarda ezilenleri savunduklarına dair bir cümle ile de bitirmişler mektubu… Bu toprakların ezilmişi; sokakları bombalayan, masumları pusularda katleden teröristler mi..? Bunu diyenler bu vatanın evlatları mı, hainleri mi..? Resmen milleti aptal yerine koyuyorlar. Bu eylem bir hak arayışı değil baştan aşağı millete, devlete, vatana ve kutsala hakarettir.
Teröriste hak isteyip, milletin kutsalını ezip, bu milletin seçtiği Cumhurbaşkanı’nı istifaya davet etmeyi kendilerine hak görüyorlar! Bir de rektör istifa etmeden durmayacaklarını vurguluyorlar. Burada ironik olan şu ki çoğu öğrenci bile değil, öğrenci olanların da çoğu Boğaziçi öğrencisi değil… Öğrenci dedikleri DHKP-C’li örgüt üyesi çıktı. Hepsi ifşa oldu, kamuoyuna sunuldu. Türkiye Cumhuriyeti’nde bir devlet üniversitesine atanacak rektörü örgütçü mü belirleyecek! Bir avuç insanın bir milyon insanmışçasına oluşturduğu algı mı iktidara irade koyacak..? Bunlar ancak kendilerine inananları aptal yerine koyar, iradeleri bu kadar.