Kılıçdaroğlu'nun düştüğü kötü yol
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz gün yayınladığı video paylaşımıyla sorun olmaktan çıkan başörtüsü yasağını, tekrar sorun olmaktan çıkaracağını söyledi. “Bu yol yürek istiyor. Siyaseten büyük yürek istiyor” diye de ekledi.
27 Şubat 2008 tarihinde CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol ve Hakkı Süha Okay ile birlikte üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'nin yolunu tuttuğundan bahsetmeyeceğim bile…
“Başörtüsü yasağı” diye bir sorunun Türkiye’nin hayatında 2013 yılından itibaren olmadığına… Hatta bu sorunu AK Parti ve MHP’nin tedavülden kaldırdığına da…
Bizim konumuz Kemal Kılıçdaroğlu ve onun yolu…
***
İş birliği yaptığı HDP’nin Eş Başkanları 31 Mart yerel seçimlerinde “kürdistanda kazanacağız, batıda AKP-MHP ittifakına kaybettireceğiz” dediğinde Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp “kürdistan neresi? Bölücülük yapıyorsunuz” diyemedi.
Yüreği yetmedi!
***
TSK’nın Suriye’ye yaptığı sınır dışı operasyonların hepsine karşı çıktı. Kimisine “içimiz sızlayarak evet diyoruz” dedi, kimisinde de tezkereye “hayır” oyu verdi. Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmesi istedi ama o bölgeleri terörden temizlemeden gönderilemeyeceklerini de akıl edemedi.
Aklı ermedi!
***
Vatanın bölünmez bütünlüğü ve Türk milletinin bekası için terörle mücadele ederken şehit düşen askerlerimizin katillerine umut oldu. Terör örgütü PKK’nın elebaşları Kandil’den CHP’ye destek açıklamaları yaparken sessizliğe büründü. “Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak, bedelini ödeyeceksiniz” diyemedi. Türk milletinin ciğeri yanarken Kemal Kılıçdaroğlu HDP’yi parti Genel Merkezinde ağırladı.
Ciğeri sızlamadı!
***
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da birçok sözde belediye başkanının terör örgütü PKK’ya yardım ve yaltaklıktan tutuklanıp yerlerine kayyum atanmasını hazmedemedi. Kente hizmet için verilen oylar PKK’nın hizmetine sunuldu. Tutuklanan sözde belediye başkanlarının her daim destekçisi oldu. Kayyumları “darbe” olarak niteledi. Belge, bilgi, doküman önlerine serildi, yine kâfi gelmedi.
Basireti bağlandı!
***
Kemal Kılıçdaroğlu’nun evlatları da dâhil 84 milyon Türk milletinin can güvenliği için gece gündüz demeden vatanı beklerken şehit düşen askerimizin geride kalan çocukları için vicdanı sızlamadı. Bir gün olsun “size bu acıyı yaşatanları sizin gözyaşınızda boğacağız” diyemedi. Ama mesele terörist Selahattin Demirtaş olunca hapiste yatmasına vicdanı elvermedi. İktidara gelince serbest bırakacaklarının sözünü verdi.
Vicdansızlık etti.
***
Doğu Akdeniz politikalarına karşı çıktı, Karabağ zaferini sabote etti, Gara Operasyonu sonrası terör örgütü PKK’nın ağzıyla seslendi, ABD’ye boyun eğmiyor diye kendi iktidarını yerdi, yabancıların yatırım yapmasını istemedi, Karadeniz’de doğalgaz bulunmasına sevinemedi, yerli otomobilimiz TOGG’u basitleştirmek istedi, Ayasofya’nın ibadete açılmasını hazmedemedi, Yunanistan’a ‘sen kimsin’ Biden’a ‘haddi bil’ diyemedi. Dışarıyı sevdi, içeriye sitem etti. Bir türlü kendi ülkesini övemedi.
Cesareti yetmedi.
***
Sonra çıkıp olmayan bir sorunu çözüyor edasıyla “bu yol yürek ister” diyerek ahkâm kesti.
Ne yazık ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun gittiği yol ne yürek istiyor, ne akıl, ne ciğer, ne basiret, ne vicdan ne de cesaret…
Düştüğü kötü yolda bunların hiçbirisine ihtiyacı olmayacak…