Heval abla çözüm süreci geveliyor
Meral Akşener MHP üzerindeki ele geçirme operasyonunda başarısız olunca CHP’nin kanatları altına sığınmış ve onların güdümünde bir parti kurarak tamamen farklı bir kimliğe bürünmüştü.
Hele ki parti kurma sürecini “Bizim partimizi kurarken Sayın Gül ile görüştüm, fikir aldım, tavsiye aldım. Sayın Gül’den ona yakın olan bazı isimleri istedim. Mümkünse partimizin kuruluşunda bulunmalarını istedim. Kendisine karşı kötü hiçbir fikrim yok” şeklinde açıklamasıyla da MHP’deki kimliğinin sadece maske olduğunu kendi itiraf etmişti.
O yüzden onun yaptığı hiçbir şey artık beni şaşırtmamaktadır.
MHP’de iken terörist Demirtaş için “Teröristbaşı Öcalan’ın heykelini dikeceğiz diyenlerin elini kırarız” diyen Meral Akşener, CHP kanatları altında, Abdullah Gül’den akıl alarak kurduğu İP isimli partide iken, PKK’lı terörist Demirtaş için “Serbest bırakın” çağrıları yapmış, onunla kahvaltı yapmak istediğini duyurmuştur. Terörist Demirtaş da 2018 seçimlerinde “Oyunuzu CHP ve İP’e verin” diyerek bu jesti havada bırakmamıştır.
Meral Akşener, PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ittifak kuracak ve HDP ile kapalı kapılar ardında anayasa taslakları hazırlayacak kadar artık geniş davranacak noktaya gelmiştir.
Meral Akşener geçtiğimiz günlerde yine bizi şaşırtmayan söylemlerde bulunmuş ve katıldığı bir programda “Çözüm süreci” geveleyen ve kutsayan cümleler kurmuştur. Zaten MHP’den ayrıldığı günden bu yana CHP-HDP yancısı olarak kendi aralarında “Çözüm süreci” olarak yaşadıkları birçok örneğiyle arşivlere girmiştir.
Partisini kurarken program taslağına "Fırat'ın ötesinin Kürdistan, batısının da Türkiye olarak kalmayacağı asla akıldan çıkarılmamalıdır" yazdıran, parti programına kendini destekleyen Yeniçağ gazetesinin yazarı Arslan Bulut’un "Eşit vatandaşlık kavramını her zaman kullanan Öcalan'dır. Bu söylemin patenti Öcalan'dadır “ şeklinde tarif ettiği “Eşit vatandaşlık” kavramını koyduran Meral Akşener’den bahsediyoruz. Türk milleti yanında başka bir milletin de olduğunu iddia eden ve onları eşitlemeye çalışan bir zihniyet yani…
Böyle bir zihniyet, Ruşen Çakır’ın yurt dışı fonla beslenen medyasına konuk olarak resmen çözüm süreci güzellemeleri yapmıştır.
“Diyelim ki siz bir Kürt’sünüz. Ben diyeceğim ki size; -iktidar olduğumuzda- “Ruşen Bey ne istiyorsunuz?” Ben bu konuyu çalışmış bir insanım. Siz söyleyeceksiniz. Sonra siz bana soracaksınız; “Meral Hanım siz ne istiyorsunuz?” Ben de bir Türk’üm. Ben de size söyleyeceğim. Sonra ikimiz -en zoru budur- ‘nasıl yani’yi konuşacağız. …
‘Kürd’ün-Türk’ün temel problemleri nedir?’e baktığınız zaman aynı şeyler görüyorsunuz. Açlık görüyorsunuz, eğitime eriş(eme)me görüyorsunuz, yoksulluk görüyorsunuz, çocuklarda bodurluk görüyorsunuz doğru beslenemediği için. Her tarafta durum aynı. Yani sınıfsal anlamda baktığınızda Kürd’ün-Türk’ün dertleri birbirine benziyor. … Sonra başka talepler de var elbette. Ama o işte ‘nasıl yani’sinde ortaya çıkar. …
Azınlığın bütün görevleri, vecibeleri ve hakları çoğunluğun da onayıyla hallolur. Uluslararası bir göz vardır, hukuk anlamında bir göz vardır. … Etnik aidiyetler tarifi vardır işin içerisinde. Ama çoğunluğun tamamı azınlığın üzerinde de söz sahibidir. Temel soru bu: Biz bu çoğunluğun içinde miyiz değil miyiz kardeşim? Kürtlerin oransal olarak büyük çoğunluğu bunun içinde. Eziyetleri var, problemleri var, talepleri var. Onlara saygı duyulur, o başka bir şey. Çift unsurluluk isteniyor mu istenmiyor mu? Yarın ayrı bir devlet isteniyor mu istenmiyor mu? Federasyon isteniyor mu istenmiyor mu? Abdullah Öcalan’ın fi tarihinde söylediği bir şey: ‘Biz büyük hatalar yaptık’. Bunlar bu ülkede konuşuluyor mu? Konuşulmuyor. Velhasıl-ı kelam dönüyoruz bireye. Eğer Kürt’se Ruşen Bey, ne istiyorsun kardeşim, ne istiyorsun kardeşim, ‘nasıl yani’si.”
***
Cümle aralarını çok iyi tahlil edin, karşınıza çözüm süreci için her şeyini verebilecek bir siyasetçi çıkıyor. Siirt’te “Burası Kürdistan” diyen bir alçağa “Sen burayı öyle tarifleyebilirsin” dediğinde zaten bunun sinyalini vermişti. İP’in Ortadoğu Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Salim Ensarioğlu’nun Meral Akşener ile tartışan ve “Buranın adı Kürdistan’dır” diyen bölücü alçak için de “Öncelikle gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan vatandaşımıza geçmiş olsun dileklerini ilettiğini” ifade etmesi de bu partinin artık bölücüler için umut hâline geldiğini göstermişti.
Meral Akşener, CHP-HDP ortaklığında “Ne vereyim abime” noktasına gelmiştir.
Meral Akşener, “İP’i Kürtler ve Zazalar kurdu” derken de etnik bir vurguda bulunmuştu.
Meral Akşener, "Babamın ailesi Yunanistan'a Diyarbakır'dan gitme” dediği günden bu yana hep bir açılım içindedir. Hatta o gün şöyle tuhaf bir cümle de kurmuştu: "Herkese bir mesaj. "Sen Türksün, ben Kürdüm" diye bir şey yok. Herkes kendinin ne olduğunu bilir. Babamın ailesi Yunanistan'a Diyarbakır'dan gönderilmiş. Ailemin geldiği yer Diyarbakır. Bir de etnik aidiyetin günümüzde psikolojik olduğuna ve buna da saygı duyulması gerektiğine inanıyorum. "
***
2018 yılında Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Michael Roth, İP Genel Merkezi’ni ziyaret ettiğinde ona “Güneydoğu’daki vatandaşlarımız için de İYİ Parti umut oldu. Halk, Kürt sorununu bizim çözeceğimize samimiyetle inanıyor” sözlerini kullanması karşısında, Akşener’in peşine Ülkücü-Türk milliyetçisi olarak takılıp kuyruk olan bir kişi de çıkıp “Ne Kürt sorunu? Bu kavram emperyalizmin, bu kavram PKK’nın kavramı” diyememişti.
"Bana göre Öcalan'a daha ılımlı işte bir ev hapsi gibi imkan tanınarak, ister televizyonla, ister telefonla, görüntülü, görüntüsüz, gibi bir ortam sağlanması gerekir" diyen Mehmet Salim Ensarioğlu’nu ve “Leyla Zana işareti verir demedim mi ellerimizi taşın altına koyarak Apo’yu ev hapsine yollayacağız” diyen Bahadır Erdem’i Genel Başkan Yardımcısı yapan Meral Akşener, bölücülere-Kürtçülere hep sıcak mesaj vermenin peşindedir.
Son yaptığı “Çözüm sürecine açığım” mesajları da bunun bir kez daha tescillenmesi olmuştur. PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yi “Kürtlerin siyasal temsilcisi” gören Meral Akşener, siyasi ve şahsi menfaatleri için her kimliğe bürünecek bir hâldedir. 5 parti değişmesi de zaten kişisel zemininin buna müsait olduğunu göstermektedir.
Meral Akşener’in Ruşen Çakır’ın programında söylediklerini yeniden dikkatlice okuyun. “Çözüm sürecinin Ablası” olmak için elinden geleni yapabileceğini hem yurt dışına, hem içerideki uzantılarına iletiyor.
“Meral Abla” oldu, “Heval Abla.”
İP Milletvekili İsmail Koncuk ne diyordu: “Meral Akşener siyasi menfaatleri için PKK’nın taleplerine bile evet der.”
İP’ten istifa eden milletvekillerinin, il başkanlarının, parti kurucularının tamamının Meral Akşener’in “HDP ve terörist Demirtaş’a yakınlığını” gerekçe göstermesi tesadüf olabilir mi?
HDP artık kenara çekilebilir. Artık onların misyonunu yaşatacak Heval Kemal ve Meral ikilisi vardır. Tuncelili Kemal, Diyarbakırlı Meral artık Kürtçülük konusunda birbiriyle yarışacak gözüküyor. Her ikisi de “Kürt sorununu biz çözeceğiz” diyerek gereken yerlere mesajı vermenin mutluluğundadır.