25 Kasım 2024
weather
2°
Twitter
Facebook
Instagram

Bulaşık ve karanlık Ümit'in serüvenleri

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bulaşık ve karanlık Ümit'in serüvenleri

Bir ay önce “Bulaşık Ümit, MHP'ye bulaşma!” diye uyarı yazısı yazmıştım. Yine kendi bulaşıklığına engel olamadı ve Sinan Ateş cinayeti üzerinden MHP’yi hedef alan açıklamalarına MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli çok sert tepki göstererek grup toplantısında “Adına zafer denilen yenilmiş ve casusların şebekesine dönmüş marjinal bir partinin ümitsiz vakası, “hepimiz katilin kim olduğunu biliyoruz” açıklamasıyla Cumhuriyet savcılarının görev alanına giren bir açıklamada bulundu. Bu istihbarat fosiline bildiklerini sormak kuşkusuz şerefli Türk savcılarının ana görevi olduğunu buradan hatırlatmak, gereğinin yapılmasını istemek hem çağrım hem de görevimdir.

Şimdi de parti binalarına “yerli ve milli katil kim” yazılı afişler asacak kadar küçülüp yerin dibine geçtiler” açıklamasını yaptı.

Seçime gidilen süreçte her konuya, her olaya dengesizce bulaşarak gündemde kalmaya çalışan Ümit Özdağ, hiç bulaşmayacağı MHP’ye bulaşarak yine dengesizliklerine devam ediyor.

Defalarca birçok konuda maskesini düşürdüm. Kendisinin çok maskesini düşürdüğüm için “Yıldıray, sen Türkiye’nin en büyük polemik yazarısın. Senin daha çok okunman lazım. Bunu Sayın Bahçeli’ye de ileteceğim” diye Ortadoğu gazetesinde yazarken bir başka gazeteye transfer teklifinde bulunmuştu. O çukur stratejik aklıyla beni kontrol altına alacağını sanıyordu. O gün, bu dengesiz Prof. Dr.’un teklifine ayak uydursaydım, belki o günden sonra ve şimdi onun hakkında bu tür yazılar kaleme alamayacaktım.

Aydınlanmamış bir menfur saldırı üzerinden MHP’yi hedef almak için hukuk, ölçü tanımamayı bırakın bir insanın ruh hastası olması lazımdır. Şimdi biz “Tetikçiyi olay yerine motosikletle getiren kişinin CHP paylaşımları çıktı. Ümit Özdağ da CHP sayesinde vekil olmuş bir kişi. Tetikçiye yardım ve yataklık eden kişiyle ilişkileri araştırılsın” dersek olur mu?

Ya da şimdi adını kullanarak provokatörlük yaptığın merhum Sinan Ateş Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğu dönem bir yazılı açıklamasında sana “Gölge CIA olarak adlandırılan RAND Corporation tarafından yayınlanan bir kitabı, ASAM olarak yayınlayıp kitabın önsözünde gölge CIA ile aranızdaki iş birliğine vurgu yapma gereğini neden duydun?” şeklinde seslenmişti. Biz de bu tür açıklamalar üzerinden, bu cinayetin arkasında senin aranın çok iyi olduğu güçlerle alakalı bir tasarım olup olmadığını sorsak kim şaşırır ki? Belki de hem Sinan Ateş’ten hem MHP’den intikam almak için provokasyon yapıyorsun? Bu soruların tamamını biz onlarca yazıyla Ümit Özdağ’a geçmişte sorduk. O yazılar kitap boyutuna ulaştı. Hiçbirine cevap vermedi. Daha doğrusu veremedi.

1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra, 15 Temmuz’dan aylar önce seni MHP’deki makam odasında ziyaret ettiğimde, şahitler huzurunda “2004 yılında Devlet Bey bana bir oda, bir makam verse asla muhalif olmazdım” demiştin. Ben de “En büyük makamı, en büyük odayı aldın hocam, bundan sonra herhâlde muhalif olmazsın” dedim. Bir de “Türkiye’de çok farklı şeyler oluyor, olacak” dedin. Aramızdaki bu diyaloglara rağmen yine dayanamadın. Yine MHP’yi hançerleyip iki hafta sonra istifa ederek kaçmıştın. Aranın çok iyi olduğu, “MHP’de en çok Ümit Özdağ’ı severim” diyen, çıkardığın dergilerde yazı yazdırdığın, 15 Temmuz’u önceden bildiğine dair mesajları ortaya çıkan “FETÖ’cü Emre Uslu’dan mı sinyali alıp kaçmıştın?” diye defalarca yazı yazdım ama birine dahi cevap vermedin. İtiraf et, seni kim 15 Temmuz öncesi ayıktırdı ve tüm FETÖ’cülerin desteklediği Meral Akşener’in kurduğu partiye katılmaya zorladı?

Bu kadar karanlık siciline rağmen yine mikserliği elinden bırakmıyorsun…

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına yine saçmalayarak, yine zekânı tartışmaya açtırarak “Söz istihbarat servislerinden açılmışken, rahmetli Türkeş’in (MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş) hapishaneden yazdığı el yazısı mektuplarıyla kimin ismini de ajan olarak verdiğini de bütün Ülkücüler gayet iyi biliyorlar. Hadi oradan sen de” cevabını vermişsin…

Ben, bu tür iddialara 2007 yılında “Alçaklık sürüyor” başlıklı bir yazı içinde şöyle cevap vermiştim: Her gün, MHP ve Sayın Devlet Bahçeli’ye ahlaksızca, şerefsizce saldıranlar, dün de bu özelliklerine uygun bir şekilde faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Yıllardır internet sitelerinde gezdirilen ve MHP Lideri Dr. Bahçeli’ye yönelik sürekli iftira atmak için kullanılan bir mektubu manşetlerine taşıyarak, akıllarınca seçime saatler kalan şu vakitlerde, Türk milletinin zihnini, Ülkücü Hareket’in birliğini karıştırmayı hedeflemişlerdir.

O mektupta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş diyormuş ki; ”Bahçeli MİT’e çalışır güvenmeyin.”

Böyle bir mektubun varlığını kabullenmek bir kere merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’e yapılacak en büyük saygısızlıktır.

Mevcut MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ tarafından göreve çağırılması üzerine 17 Nisan 1987 tarihinde üniversitesindeki öğretim üyeliği görevinden istifa etmiş, 19 Nisan 1987 tarihinde yapılan MÇP Büyük Kurultay'ında parti yönetimine seçilmiş ve Genel Sekreterlik görevine getirilmiş birisidir.

Şimdi merhum Başbuğ Türkeş, Sayın Devlet Bahçeli’yi bizzat kendisi göreve çağıracak ve MÇP-MHP içinde Genel Sekreterlik, Genel Başkan Yardımcılığı, Merkez Yürütme Kurulu Üyeliği, Merkez Karar Kurulu Üyeliği, Genel Başkan Baş-Danışmanlığı görevleri verecek ve sonra sözde bir mektup yazıp, Sayın Bahçeli’yi Mit olmakla suçlayacak…

Başbuğ Türkeş, bu kadar aciz bir lider mi ki; parti içinde bu kadar görev verdiği, en etkin görevlere getirdiği bir kişi hakkında, bu şekilde mektuplu uyarılarda bulunacak…

Bundan 4-5 yıl önce yanlış hatırlamıyorsam, Star Tv’ye programa çıkan MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye bu mektuplu iddiayı sormuşlar, MHP Lideri Devlet Bahçeli’de “Olur mu öyle şey, böyle bir şey kiminle ilgili olsa Başbuğumuz kulağından tuttuğu gibi, kapının önüne koyardı” şeklinde cevaplandırmıştı.

Bu iddiaya bel bağlayan kim varsa, asıl hakareti, asıl saldırıyı rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’e yapmaktadırlar.”

***

Bu iddiadaki geri zekâlılığı, ahmaklığı, pespayeliği şuradan anlayın. Mektup “1983 yılında yazıldı” diyorlar, Sayın Bahçeli’nin MHP’ye katılım tarihi 1987 yılıdır. Ümit Özdağ, bu ahmaklar, geri zekâlılar kervanına sen de mi katıldın?

Ortada Başbuğ Türkeş’e ait böyle bir mektup yok ama senin Başbuğ Türkeş’e “Diktatör” ithamında bulunduğun Şubat-Mart 1993 Sayılı Sosyo-Politik Yaklaşım dergisinin 57-58 ve 59. sayfalarında kaleme aldığın "Demokrasi Ve Ülkücü Yaklaşım" başlıklı yazın var. O da şu şekildeydi:

"Radikal Türk milliyetçiliğin siyasal organizasyonu olan CKMP/MHP hareketinin Türk demokrasisinin gelişmesine doğrudan katkıda bulanmak gibi bir fikri eksen üzerinde olmadığı açıktır. Ancak parti pratiğinden çok, parti önderlerinin zaman zaman hedefi aşan ve/veya gereksiz açıklamaları, CKMP/MHP hareketini neredeyse Türkiye'deki tek anti-demokratik tavır sergileyen siyasal parti olarak ön plana çıkarmıştır. Örneğin radikal dinciliğin temsilcisi olma iddiasını taşıyan MSP/RP çizgisinde, lider hegemonyası CKMP/MHP den çok daha güçlü iken, CKMP/MHP'nin lider olgusunu sürekli vurgulayışı CKMP/MHP yi parti içi demokrasiden yoksun tek parti konumuna düşürmüştür. Keza devletin demokrasiden daha önemli olduğu şeklindeki açıklamalar, partiyi, proleterya diktatörlüğünü savunan veya milli egemenliği reddeden partilerden daha anti-demokrat bir konuma itmiştir ."

***

Başbuğ Türkeş’e ait olduğunu söylediğin o mektup için oğlu Tuğrul Türkeş “Babamın bana yazılmış böyle mektubu yoktur” diyerek, o dönem için bu mektupla alakalı adı dolaşan Muharrem Şemsek ise “Mektubun gerçekle alakası yoktur” açıklaması yaparak böyle bir mektubu yalanlamıştı.

Yine, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, 2007 yılında Habertürk’te çıktığı bir televizyon programında "Bunu, bizim camiamızın içerisinde bu şekliyle değerlendiren, kullanan, Türkiye'nin her tarafına mektup yazan birileri yaydı. İstihbarat Teşkilatı burada, ben de Başbakan Yardımcısı'yım. İsteyen sorar. Rahmetli Türkeş'e karşı hiçbir incitici tavır ve davranış içinde olmadık" değerlendirmesinde bulunmuştu.

1983 yılında yazıldığı iddia edilen bir mektubu 1987 yılında bizzat Başbuğ Türkeş tarafından partiye davet edilmiş Sayın Devlet Bahçeli’ye karşı kullanmak için Ümit Özdağ zekâsında ve karakterinde olmak gerekiyordu. O da cibilliyetine uygun davranarak o sahte mektubu kullanmıştır. Karanlık mikser Ümit, sen çoktan deşifre oldun. Bu bulaşık hâllerin MHP’ye sökmez.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *