CHP-PKK ilişkisini Fenerbahçe ile maskelemeye çalışan embesiller!
Kemal Kılıçdaroğlu ve kadrosu o kadar zor durumdaki seçim 2. tura kalsa da 1. turda kaybettiklerini çok iyi biliyorlar. Ama 2. turda daha fazla rezil olacaklarını bildikleri için bu hezimeti daha az seviyeye çekmek adına son çırpınışlarını sergiliyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu 1. tur öncesi can dostu HDP için “HDP’nin desteğinden çok memnunum” diyordu. Kandil ve HDP’nin çıldırmış gibi yaptığı “PKK’nın tüm taleplerini hayata geçireceğiz” propagandalarına susuyordu. Çıktığı televizyonlarda “Demirtaş ve Osman Kavala’yı serbest bırakacağız” diyordu. Van’da düzenlediği mitingte “Dişe diş, kana kan. Seninleyiz Öcalan” sloganlarını görmezden geliyordu. HDP’li Sırrı Sakık’ın “Kılıçdaroğlu da açık ve net olarak önümüzdeki dönem ne yapacağını kamuoyu ile paylaşmalıdır. Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da bunların deklare edilmesi gerekir” çağrısı yaparak PKK’ya verdiği sözleri açıklamasını istemiş ve HDP’li Cengiz Çandar da, "Kılıçdaroğlu bizsiz bir şey yapamaz, Tıpkı Van mitinginde olduğu gibi, CHP olarak gittiğinde nasıl 150 kişi bulmuştu. Biz olunca insan seli oldu orada. Biz varsak CHP yol alabilir. Kılıçdaroğlu ile HDP eş başkanları Pervin Buldan ile Sancar bir mutabakat ortaya koydular" açıklamasında bulunmuş, Kemal Kılıçdaroğlu ağzını bile açamamıştı. CHP ve ortakları bu manzaraya sussa da, Kemal Kılıçdaroğlu üç maymunu oynasa da halk CHP-PKK ilişkisine geçit vermedi.
2. tur için Kandil-HDP-Demirtaş olmak üzere tüm PKK unsurları yine Kılıçdaroğlu için seferberlik halinde çalışıyor. Kandil’in teröristbaşlarından Duran Kalkan, “Kılıçdaroğlu iktidarı devireceğim diyordu, bizi hayal kırıklığına uğrattı” dese de, Kandil umutlarını 2. turda devam ettirdiklerini ifade etmektedir. HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan geçtiğimiz gün terör örgütü MLKP’nin kurucusu Hasan Ocak’ın mezarının başında anma toplantısı düzenleyip Kemal Kılıçdaroğlu’na oy istiyordu. PYD başındaki Salih Müslüm alçağı “Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verin Afrin’in intikamını alalım” diyordu. Yani terör örgütü PKK cephesinde değişen bir şey yok. “Kılıçdaroğlu” diyorlar, başka bir şey demiyorlar.
Ama Kemal Kılıçdaroğlu cephesinde bazı değişiklikler vardır. Daha doğrusu maskeli bir süreç yaşayacaklarını gösterdiler. 1. tur öncesi HDP-Demirtaş’a sıcak mesajlar veren Kılıçdaroğlu 2. tur için milliyetçi maskeli gösteriler yapmaktadır. 1. tur öncesi mitinglerde kalp yapan, yapmayı öğreten Kılıçdaroğlu, seçim sonrası masa-kürsü yumruklamaya, tokatlamaya başladı. Bağırıyor, çağırıyor. Sesi titriyor. Gözleri ürkek bakıyor. Kaygılarını ve korkularını beden diline yansıtıyor. Seçimi fark yiyerek kaybedeceğini ve Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olarak CHP Genel Başkanlık koltuğunu da kaptıracağını çok iyi biliyor. Fazla hezimet yaşamamak ve ikiyüzlülük hallerini güçlü kılmak için sinekten yağ çıkarmaya çalışacaklarını da gösterdiler. PKK-CHP işbirliğini örtmek için adeta yırtınıyorlar. O yüzden 57. Hükümet zamanında çökertilmiş ve 2000 yılından bu güne terör eylemi yapmayan-yapamayan terör örgütü Hizbullah yaygarası yaparak PKK-CHP ilişkisini gizleyeceklerini sanıyorlar.
40 bin kişiyi öldüren, 9 bin askerimizi, polisimizi, korucumuzu şehit eden, hala terör eylemlerini sürdüren PKK’nın kucağına oturmuş Kemal Kılıçdaroğlu 2. tur için propagandalara “Domuz Bağı” nutuklarıyla başladı. Normalde soru basit: 40 bin kişiyi öldürmüş ve öldürmeye devam eden terör örgütü PKK’yı ortağı yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun domuz bağı ile öldürülmüş insanlara yönelik bir hassasiyeti olur mu?
Ama dertleri insan yaşamı yahut terör örgütlerine hassasiyet değildir.
Ama terör örgütü PKK ile olan işbirliğini 2. tur seçimlerinde gizleyebilmek için, şu an hayalet konumundaki terör örgütü Hizbullah üzerinden propaganda çığırtkanlığı yaptırmaktadır. Bu oyuna düşen ahmak var mı? Bir hayli…
Biliyorsunuz Hizbullah denklemini de HÜDAPAR üzerinden kurmaya çalışıyorlar. HÜDAPAR’ın bir tane suç dosyası, hakkında açılmış bir dava olmadığı ve HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun defalarca “Net ifadelerle söylüyorum; biz Hizbullah’ın devamı değiliz, siyasi kanadı değiliz, sözcüsü de değiliz. Bizimle Hizbullah arasında herhangi organik bir bağ yok” dediği halde bunu yapmaya devam ediyorlar.
Düşünsenize “Ne Kandil Dağı, ne Domuz Bağı” sloganı üreten-üfüren Ümit Özdağ bile kendisine gazeteci Fuat Uğur tarafından sorulan “Hüda-Par’ı destekleyen cari bir terör örgütü yok ortada. Hizbullah’tan söz ediliyor ama 22 yıl önce yok edilmiş bir örgüt bu. Adamlar Türk bayraklarıyla miting yapıyor. HDP’nin organik bir ilişkisinin olduğu PKK adlı bir terör örgütü var oysa” şeklindeki soruya“ -Orası doğru, Hüda-Par’ı destekleyen bir terör bağlantısı yok” cevabını vermiştir.
Fakat PKK ilişkisi konusunda köşeye sıkışmış, çukura düşmüş CHP “Hizbullah” çığırtkanlığına devam ediyor. Ne yapsın zavallılar Türkiye’nin tamamı PKK-CHP ilişkisini konuşuyor. Bir “cambaza bak” oyunu lazım 2. tur seçimlerine kadar…
Onun için HÜDAPAR’ı hedef alarak “Mecliste Hizbullah istemiyoruz” sloganını ürettiler. Ortada terör eylemi yapan Hizbullah yok ama bu embesiller böyle bir slogan uydurdu.
Terör eylemlerine devam eden, seçimlerden sonra 5 vatan evladımızı şehit eden terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin 62 hain ismi TBMM’ye girdi ama “Mecliste PKK istemiyoruz” diye bir sloganı hiçbir yerde duymadık.
CHP’nin stratejisi olan PKK ile olan ilişkisini 2. tur seçimlerine kadar örtbas etmek için yoğun bir şekilde “HÜDAPAR-Hizbullah” çığırtkanlığını sosyal medya üzerinden yaymaya çalışanları ve benim her paylaşımımın altına “Mecliste Hizbullah istemiyoruz” sloganları yazanları görünce geçtiğimiz günlerde Twitter sayfam üzerinden şu paylaşımı yapmıştım:
"Mecliste Hizbullah istemiyoruz" sloganı atan embesiller, niçin "Mecliste PKK istemiyoruz" demiyor? Hadi HÜDAPAR'ı Hizbullah görüyorsanız 4 vekili var, PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin 62 vekili var. Kansızlığınız Kandil'in tavrına mı bağlı? Kahrolsun PKK, Kahrolsun Hizbullah!
***
Bu paylaşımdan iki saat sonra, CHP/HDP’nin ortak paçavrası Cumhuriyet gazetesi “MHP'nin yayın organı Türkgün gazetesinin Yayın Yönetmeni ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin basın danışmanı Yıldıray Çiçek, Fenerbahçe - Trabzonspor maçında "Meclis’te Hizbullah istemiyoruz" sloganları atılması üzerine Fenerbahçe taraftarlarına 'embesiller' diye hakaret etti” şeklinde haber yaptı. İşin ilginç tarafı benim twitimin içeriğini göstermeden haberleştirdiler.
Benim yorumumda “Fenerbahçe/Taraftar” öznesi geçmediği halde sosyal medyada CHP trollerine verilmiş cevabı Fenerbahçe kimliğiyle yan yana getirerek akıllarınca Fenerbahçe taraftarlarını kışkırtmaya çalıştılar. Ben sosyal medya paylaşımları üzerinden o yorumu yapmıştım. Fenerbahçe tribünlerinde de “Mecliste Hizbullah istemiyoruz” sloganları atılmış ama bazı taraftarlar da “Kahrolsun PKK” sloganları atmış… Fenerbahçe taraftarları arasında zaten organize edilmiş bir taraftar grubunun CHP üretimi olan “Mecliste Hizbullah istemiyoruz” sloganları attığını herkes görüyor. Stadın tamamı değil, yarısı değil sadece bir avuç taraftar bu sloganı atıyordu.
Ama dediğim gibi ben sosyal medya üzerinden yazılanlara cevap verdim. Fenerbahçe taraftarının maç esnasında bu sloganı attığını çok sonra gördüm. Demek ki, bu organize hal eş zamanlı hem tribünlerde bir avuç taraftar hem de sosyal medya üzerinden gerçekleştirilmiş…
Ben zaten Fenerbahçe’yi direkt hedef alan bir yazı yazarsam, o yazı içinde “Fenerbahçe ve taraftar” ismi kesinlikle geçerdi. 2011 yılında FETÖ kumpası kurulan Fenerbahçe’ye adını vererek nasıl sahip çıktıysam, deprem sonrası “Hükümet istifa” sloganı atan Fenerbahçe taraftarını nasıl eleştirdiysem, ölçülü bir şekilde bu konuda da eleştirimi yapardım. Ama “Fenerbahçe taraftarına embesil dedi” demek için biraz alçak, biraz şerefsiz, biraz haysiyetsiz olmak lazımdır. Ben Galatarasay taraftarı olduğum halde 2 Eylül 2011 tarihinde yazdığım yazıda “Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birisi bugün gerçekten “Hatırlı iken itibarını kaybeden” durumundadır.
Fenerbahçe Spor Kulübünün Başkanı, yöneticisi ve teknik heyetten bazı kişiler şampiyon oldukları sezonun sonunda kendilerini şike ve teşvik operasyonundan dolayı hapishanede buldular. Fenerbahçe yaşadığı bu operasyondan dolayı “Türkiye Süper Liginde” şimdilik kalsa da, “Şampiyonlar Ligine” katılması engellendi ve en iyi futbolcuları kulübü yavaş yavaş terk etmeye başladılar. Fenerbahçe tarihinin en acı ve hazin günlerini yaşamaktadır. İtibarı lime lime doğranmaktadır. Suçlandığı konularda hukuki süreç tamamlanmadan Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Liginden men edilmesi ülkede yaşanan kaosun spor alanına da tam bulaştığını göstermiştir” cümleleriyle Fenerbahçe’ye yapılanlar karşısında Fenerbahçe’nin “itibarını” mesele yapmış bir yazarım.
Ama buradaki oyun, CHP’nin hayalet durumundaki “Hizbullah” üzerinden günümüzde kan dökmeye devam eden ittifak ortağı PKK’yla ilişkisini örtmek ve çırpınan, debelenen, çok aciz durumdaki Kemal Kılıçdaroğlu’na böyle taraftar kışkırtmasıyla oy tırtıklayabilir miyiz operasyonudur bu!
Sonra Fenerbahçe içindeki kaynaklarımızdan öğrendik ki, bu propaganda operasyonunun arkasında Fenerbahçe kulübünü CHP’nin siyasi kampına çevirmeye çalışan Uğur Dündar varmış!
Bu Uğur Dündar’ı “Fenerbahçe’yi CHP’nin uydusu haline getirmeye çalışma” diye geçmişte uyarmış ve 1 Mart 2023 tarihinde “Uğur Dündar, Fenerbahçe’yi CHP için lekeleme!” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bu operasyonun arkasından da Uğur Dündar çıktı. Şahsımla ilgili böyle bir haber yaptırmayı önce Cumhuriyet gazetesinde ve diğerlerinde Uğur Dündar’ın yaptırdığını öğrenince sosyal medya sayfamdan şu tepkiyi göstermiştim:
“CHP'nin fosil ve müzelik amigosu, CHP-PKK işbirliğinin şakşakçısı, çakma Atatürkçülüğün bayraktarı Uğur Dündar! CHP'ye yaltaklanmak için üç kuruşluk tezgâhlara girme. Fenerbahçe senin siyasi saplantı ve takıntılarının tatmin kulübü değil, her görüşten Türk milletinin takımıdır. Sen, Fenerbahçe'ye kumpas kuranları FETÖ'nün televizyon kanalında övenlerle sırıtarak poz verirken, biz 2011 yılında kumpaslara karşı bu yazıları yazıyorduk. Seni iki ay önce yine uyardık ama CHP saplantın yüzünden bir türlü iflah olmuyorsun. Hangi twitimde, hangi yazımda "Fenerbahçe ve taraftarı" ifadesi geçiyor da tüm embesil sol medyaya "Fenerbahçe'ye hakaret etti" diye haber köpürtüyorsun? Sen Fenerbahçe'nin sadece CHP'den mi oluştuğunu sanacak saplantıdasın? Ruh sağlığın dibe çökmüş! CHP'li trol embesillerin PKK-CHP ilişkisini gizlemek için cambaza bak oyunu oynayarak uydurduğu sloganları yoksa sen mi üretiyorsun? Çakma Atatürkçü Uğur Dündar! Bir gün olsun CHP-PKK ilişkisine dair yorum yaptın mı, yazı yazdın mı? Suçunu bildiğin için engelliyorsun. Yakışıyor mu? Yaşının adamı ol! ADAM OL... Fenerbahçe senin ideolojik çiftliğin değil. Senin siyasi hesap ve takıntılarına göre dizayn edilecek kulüp değildir. O yanında sırıttığın adamlar Fenerbahçe'ye yine kumpas kurar. Yine sahip çıkacak biz Ülkücüler oluruz.”
Uğur Dündar’ın organize ettirmesiyle sol güdümlü televizyonlar, gazeteler, haber sayfaları ve troller kudurmuş gibi bu haberi köpürtmeye çalıştılar.
Sosyal medya üzerinden şahsıma tepki göstermesi için tasması tutulan trollere bakıyorum, tek misyonları CHP’nin sosyal medya robotu olmalarıdır. Başka yok… Öyle ya. Ortada bir hakaret varsa eğer, Fenerbahçe sadece CHP’lilerin spor kulübü mü? Niye sadece CHP’liler kuduruyordu? Çünkü bu “Mecliste PKK isteyen” CHP’nin tezgâhıydı? Milyonlarca Fenerbahçe taraftarı içinde AK Partili, MHP’li, BBP’li, Yeniden Refahlı, HÜDA-PAR’lı, DSP’li ve diğer partili olanlar yok mu?
Ama burada mesele CHP’ye yaltaklanmak olduğu ve kitleler üzerinden CHP-PKK ilişkisinin üzerini örtecek nümayişlere ihtiyaç duydukları için, CHP’li Uğur Dündar’ın tezgâhlarına şahit oluyoruz. Uğur Dündar bu siyasi saplantıları için Fenerbahçe’yi bu tür senaryolara konu mankeni etmektedir.
Embesil olanlar, CHP-PKK işbirliğini örtmek için propaganda kumpasları kurandır. Embesil olanlar, “Fenerbahçe ve taraftar” ifadesi olmayan cümleler içinden Fenerbahçe kulübünü ve taraftarlarını çıkaranlardır. O yüzden Fenerbahçeli taraftarlar CHP’li embesillerin oyunlarına düşmemeli ve bunların PKK ile işbirliği yapacak kadar alçak siyasi emellerinden uzak durmalıdır. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sayın Ali Koç da Fenerbahçe’nin ön yüzü haline getirdiği, CHP’nin müzelik solcusu ve amigosu Uğur Dündar’ın Fenerbahçe’yi siyasallaştırma oyununa artık son vermelidir. Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi büyük spor kulübünde yönetici olup, televizyon ve gazetelerden böyle Uğur Dündar gibi Cumhur ittifakı düşmanlığı yapan başka biri var mıdır?
Geçen günlerde televizyona çıkmış CHP-PKK ilişkisini perdelemek için masallar anlatıyor, hikâyeler yazıyordu yine…
Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu Başkanı olacak adam Uğur Dündar gibi Fenerbahçe’yi CHP eksenli siyasallaştırmaya çalışan saplantılı, takıntılı CHP’li mi olmalıdır Sayın Ali Koç?
“Embesiller” hikâyesinin özeti budur. Bu hikâye de Fenerbahçe ve taraftarını maske olarak kullananlar vardır. Herhalde mesele şimdi anlaşılmıştır.