Strateji taktiği keser
Milletvekilliği adaylığım sırasında, arada sırada da olsa seçmenlerin, “20 yıldır ülkeyi yönetiyorlar, ekonomiyi düzeltemediler” demesi bana insan hafızasının ne kadar unutkan olabildiğini gösteriyordu. Hâlbuki daha 4-5 yıl önceye kadar ekonominin insanların refahını desteklediği, ucuz para ile insanların mal mülk edindikleri uzun yıllar yaşanmıştı.
Ben de seçim süresinde seçmenlere hitaplarımda unutulan tarihi hatırlatmayı hep öne aldım. 2012 ve sonrasında yaşanan şu olayların bugünün ekonomisinde bir etkisi yok muydu: Gezi, 17/25, 15 Temmuz, Çukur Hendek, Rahip Brunson, antiterör operasyonları, Suriye ve Irak harekâtları, küresel salgın, deprem? Olmaz mı!
Gerçekten de, Türkiye, uzun yıllardır düşük yoğunluklu, zamana yayılmış bir saldırı altında. Sadece ayrılıkçı PKK terörünün bu ülkeye maliyeti 2 milyar doların üzerinde. Bugün bu ülkedeki tüm dış borcu 4 kat ödeyecek bir para. Bu rakam fırsat maliyetini de içermiyor bile. Diğerlerini topladığımızda milyarlarca doların nereye gittiğini de bizim refahımızın nasıl elimizden alınmaya çalışıldığını da görmek mümkün.
İşte, insanların tarihi bilmesi, hatırlaması bu nedenle çok önemlidir.
Bugün de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin stratejik manevralarının ne kadar önemli olduğunu bu yazıyla tekrar dile getirmek istedim.
2015 yılında kendisine başbakanlığı da içeren teklifi elinin tersiyle iterek ülkeyi tekrar seçime götüren Devlet Bahçeli’nin, bu kararı neden verdiği 15 Temmuz’da daha iyi anlaşılmıştı. Daha geçen gün bir Twitter hesabından yayılan FETÖ komuta kontrol mesajları olduğu belirtilen mesajlarda da, FETÖ açıkça şöyle diyordu: “Bahçelisiz MHP'yi getirince tekrar deneriz”, “Bahçeli gitmedi diye 15 Temmuz yaşandı.” Aslında olan şuydu: Türkiye Cumhuriyeti Devleti teslim olmadı, içeriden teslim alamadık, bölünmeye gidecek bir yola fırsat vermedi, bunun için de ödemesi gereken bedelleri ödedi.
Miryakefalon Savaşı, nasıl Bizans’a Anadolu’nun kapılarını kapamışsa, Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz duruşu da, sonrasında bir protokol ile anayasasını yazdığı Cumhur İttifakı ile Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemesi de benzer sonuçlara ulaşabilecek bir adımdı. Yani, Bizans zihniyetine ve artıklarına, ellerinde kalp işareti varken kalplerinde karanlık olanlara Anadolu’nun kapılarını kapayan bir adım olmuştu. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri kapılara bir sürgü daha çekmiş oldu. Cennet Anadolu’muzun kapıları Türkiye’yi manda yapmak isteyenleri dışarıda bırakarak kapatılmıştır.
Sayın Devlet Bahçeli’nin bu stratejik adımlarının ne kadar önemli olduğunu, ayak sesleri duyulan küresel ekonomik bunalımın gelecekte yol açacağı kaçınılmaz bir savaşta, Türk devletinin ne kadar bağımsız ve ne kadar güçlü olacağı ile tekrar hatırlayacağız. Türk Devletleri Teşkilatı’nın güçlenip Turan ülkümüzün günümüze uygun şekilde gerçekleşmesi ile de hatırlayacağız. Kültür havzasında, at başı gibi uzanan lider ülke olan Türkiye’nin Türkiye Yüzyılı’nda ilerlerken ve halk refah içinde yaşarken de hatırlayacağız.
Sayın Devlet Bahçeli’nin de hep dediği ve bizlere öğrettiği gibi, doğru strateji taktiği kesmiştir. Hamdolsun.
[email protected]
Twitter: @oguzyilmazvatan - @oguzyilmaz79