“Elma dersem çık, armut dersem çıkma!”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 1. turunda HDP desteğiyle seçimlerini kazanacağını düşünen Kemal Kılıçdaroğlu, HD(P)KK ve Kandil’den gelen hiçbir alçak çığırtkanlığa sesini çıkarmamıştı. 1. turda HDP ittifakıyla hezimeti yaşayınca bu sefer 2. Tur için “Denize düşen yılana sarılır” misali ittifakına, milliyetçi görüntü vermek için Ümit Özdağ’ı katmıştı. 2. Turda, ne HD(P)KK, Kemal Kılıçdaroğlu desteğinden vazgeçti ne de Ümit Özdağ, “Orada HD(P)KK var, biz olmayız” dedi. Böylece bu birliktelik fotoğrafının milliyetçi değil, hormonlu olduğu anlaşıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu, HD(P)KK’yı başta terörist Demirtaş’ı ve diğer PKK’lıları özgürlüğüne kavuşturacağını, terör örgütü PKK’ya yönelik sınır ötesi operasyonları durduracağını, HDP’li Belediyelere atanan kayyumları kaldıracağını ve “Kürt sorununu HDP ile çözeceğim” diyerek onları yanında tutarken, Ümit Özdağ’ı da 2. Tur için “Seni İçişleri Bakanı yapacağım” diye kafalamıştır. Zaten Ümit Özdağ seçimler öncesi Suriyelilere yönelik “Ve söz ben İçişleri Bakanı olarak yollayacağım.” paylaşımı yapmıştı. O zaman CHP Sözcüsü Faik Öztrak "Bakanlık konusu hiçbir şekilde gündeme gelmedi" diyerek Ümit Özdağ’ı yalanlamıştı.
Ya Ümit Özdağ yalan söylüyordu ya da CHP sözcüsü Faik Öztrak…
Geçtiğimiz günlerde Ümit Özdağ bir röportajda elini daha da yükselterek şu açıklamaları yaptı.
“Söz vermek değil, yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Millî İstihbarat Teşkilâtı konusunda Kemal Bey'le mutabık kaldık.”
- (Kamuoyuna açıkladığınız yol haritası dışında gizli yazılı mutabakat yaptınız. Doğru mu?) Var tabii, o açıklanmadı. Ben de şimdiye kadar hiç açıklamadım.
- (Kılıçdaroğlu kazansaydı) MİT Başkanlığı da Zafer Partisi'ne verilecekti. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı.
- Ben İçişleri Bakanı olacaktım.
- Kemal Bey, zerre kadar oy faydası olmayan altılı masadaki ortaklarının İçişleri Bakanlığı'nın Zafer Partisi’ne verilmesine tepki göstereceğini bildiği için benim bu konuda anlayışlı davranmamı rica etti. 'Bunu çok vurgulamayın' dedi. Ben de kabul ettim.
***
CHP sözcüsü Faik Öztrak, Ümit Özdağ’ın yeni yaptığı bu açıklamaları yine "Zafer Partisi ile partimiz arasında kamuoyuna açıklanan bir protokol imzalanmıştı. Ayrıca 2 genel başkan arasında yapılan bir protokol daha vardı. Her iki protokolde de 3 bakanlık ve MİT müsteşarlığına dair bir düzenleme ve madde yer almamaktadır" sözleriyle yalanladı.
Buradan çıkan sonuç ya Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi ya da Ümit Özdağ büyük bir yalana imza atmaktadırlar. Bu karakterler seçimi kazansa, Türkiye’nin hali nice olurdu acaba? Birbirini resmen yalancı olmakla suçluyorlar.
Ahmet Davutoğlu da topa girerek “3 bakanlık değil, tek bakanlık verilecekti” açıklaması yaptı.
Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanma uğruna HD(P)KK’yı ayrı, Ümit Özdağ’ı ayrı idare ettiği için böyle aciz duruma düşmektedir. CHP’nin, HDP ve Ümit Özdağ’ı idare etme çabası bana merhum Kemal Sunal’ın filmindeki bir sahneyi aklıma getirdi. Hani Kemal Sunal bir şirket toplantısı esnasında muhafazakâr birine müstehcen dergi, sigara içmeye puro, sakız sevmeyene sakız veriyor ya Kemal Kılıçdaroğlu’da bunlara ne vereceğini şaşırmıştır.
İşin garip tarafı da nedir biliyor musunuz? Ümit Özdağ’ın “İçişleri Bakanlığı+2 Bakanlık+ Mit Müsteşarlığı” iddialarını her iki açıklamasında da yalanlayan CHP, HD(P)KK’lı Sırrı Sakık’ın 1. Tur seçimleri öncesi "100 yıllık Cumhuriyet'i değiştireceğiz", “PKK’lı mahkûmları ve Öcalan’ı serbest bırakacağız”, “Kayyumları kaldıracağız” dedikten sonra “Kılıçdaroğlu kapalı kapılar ardında verdiği sözleri kamuoyu ile paylaşmalı” demesine niçin cevap veren CHP’li olmamıştı?
HD(P)KK’lı Sırrı Sakık, Ümit Özdağ’ın son açıklamaları sonrasında yine “Kılıçdaroğlu çok büyük yalanlarla, gizli pazarlık ve mutabakatlarla bu halka en büyük haksızlığı yaptın. Sadece kendin kazanmak için birleştirmek adına aslında siyaseti paramparça ettin. Örgütüne, halka, gençlerin geleceğine haksızlık ettin. Seçilmeden bu korkunç pazarlığı yaptın kim bilir kazansaydın ne yapardın? Her işte bir hayır!” açıklamasını yaptı. CHP’den yine cevap verebilme cesaretini gösteren olmadı.
Dedim ya “HDP bize seçim kazandıracak” düşüncesiyle HD(P)KK’lılara ve Kandil’e çıt çıkaramadı hala da HD(P)KK’lılara ve Kandil’e zerre toz kondurmuyorlar. Daha geçen hafta Kemal Kılıçdaroğlu Avrupa Birliğine girmenin yolunun terörist Selahattin Demirtaş ve PKK irtibat-iltisaklısı Osman Kavala’nın serbest bırakılmasından geçtiğini söylüyordu.
Terörist Demirtaş’ı serbest bırakıp, onunla ülkeyi inşa edeceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, Ümit Özdağ ile de neyi inşa edecekti acaba?
Gerçi Ümit Özdağ da “Yerel seçimlerin bir galibi de Selahattin Demirtaş” diyerek güzellemeler yapıyordu. Ortak noktalarını çoğaltacaklardı demek ki?
CHP herkese elma dağıtıp, sonra herkesle “Elma dersem çık, armut dersem çıkma!” oyununu oynamaktadır. Herkese elma verdiği için muhatapları da “Gönlü tek bende” diye düşünmektedir. Ama Kılıçdaroğlu’na helal olsun. Nasıl bir ikna kabiliyeti var ki, PKK’lılarla birlikte, “Milliyetçiyim” diyenleri de kendine destekte birleştiriyor. Yoksa üst akıl işi mi bu?
Hani yazar-yorumcu Levent Gültekin iddiasında Kılıçdaroğlu’na “Aday olma” dediğinde 'Levent benim kendi adaylığımı engelleme şansım yok' demiş ya… Bahsettiğim böyle bir üst akıl yani…
Yıldıray ÇİÇEK