İstismarcı CHP ve jandarma kovalayan pervasız
Son haftaların gündeminde Milas Akbelen Ormanı'nda iki termik santrale kömür sağlamak için maden sahasını genişletmek isteyen enerji şirketlerinin devam eden çalışmaları ve doğasını korumak için buna karşı çıkan köylülerin protesto eylemleri var. Köylülerin “Ağaçlar kesiliyor” nöbetinde bulunması elbette haklıdır lakin diğer yönden bakıldığında; santral işçileri, “Dışarıdan gelenler alın terimiz üzerinden şov yapıyor” diyor.
Uzmanlar, "Kamu yararı var, santral Ege elektriğinin % 62'sini karşılıyor" diyor.
EÜAŞ, “Akbelen Ormanı 28 bin 307 hektar. Maden için bunun sadece 78 hektarlık alanına ihtiyaç var. Karşılığında 2 milyon ağaç dikilecek” diyor.
Ayrıca Türkiye’nin birçok ilinde Orman yangınları devam ederken, böyle bir tartışmanın yaşanması da elbette üzücüdür. Kamu yararı ve ağaç kesimi arasında sıkışan bir gündem oldu. Süreç hukuksal ilerlese de ağaç kesimi çevre duyarlılığını tetiklemektedir.
Bu tartışmaların yaşandığı ve sürdüğü bu alana bir de kendi can derdinde olan CHP bulaştı. Tamamen kendi gündemini kapatmak ve tamamen istismar etmek için… Kemal Kılıçdaroğlu, yanındaki CHP heyetiyle bölgeye gitti. İşin garip tarafı ise gittikleri yerde Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP heyeti de protesto edildi. Sözde destek için giden CHP’li Mahmut Tanal, Ali Mahir Başarır ve Mustafa Sarıgül’ün eylemciler tarafından protesto edilmesi de ayrı bir trajikomik manzara olmuştur.
Bir eylemciyi kolundan tutarak sürüklemeye çalışan Mustafa Sarıgül "Nasıl yaparsın böyle bir şeyi, çekemezsin kolunu" diye eylemciler tarafından protesto edildi.
Mahmut Tanal "Bizim sayemizde kazanacaktınız iyi ki kazanmadınız." diyen eylemci kadına, "Sizin gibi insanlar yüzünden iktidarı kaybettik. AK Parti'nin provokatörüsün" ...diye bağırıyordu.
CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır, protestocu bir kadını, "Elini indir, bana bağırma" diye azarlıyordu.
Sözde desteğe gelmişken protesto edilen ve protestocularla kavga eden klasik CHP…
Hele o CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Jandarma kovalama sahneleri yok mu tam bir rezaletti. Hukuksal olarak görevini yapan ve bölgede yaşanabilecek olaylar karşısında güvenliğini sağlayan Jandarma’nın, böyle bir adam karşısında kaçması çok yanlış olduğu gibi, bir milletvekilinin jandarma kovalaması büyük bir pervasızlık olmuştur.
CHP Milletvekili Mahmut Tanal, zaten pervasızlıklarıyla bilinen bir kişidir. FETÖ, PKK ve DHKP-C'nin destek eylemlerine katılan birinin Jandarma kovalaması üzüntümüzü daha çok artırmıştır. İçişleri Bakanlığı, "Kahraman Jandarma Teşkilatımız, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettikleri gibi bir "Kanun Ordusudur" ve 184 yıldır eşkıyalarla mücadele etmektedir. Etmeye de devam edecektir. Görevini yapan Jandarmamıza "eşkıya" diyen milletvekilini şiddetle kınıyoruz. Konuyla ilgili hukuki süreç başlatılmıştır." açıklamasıyla, Jandarma Genel Komutanlığı da "Milletvekili Mahmut Tanal'ın tahrik edici ve etik olmayan davranışları karşısında; görev yerinden emir ve talimatlara aykırı olarak uzaklaşan iki jandarma personeli açığa alınmıştır. Kahraman Türk Jandarmasına karşı sarf etmiş olduğu mesnetsiz ve hakaret içeren söylemlerinden dolayı Milletvekili Mahmut Tanal hakkında adli mercilere suç duyurusunda bulunulmuş olup hukuki süreç kararlılıkla takip edilecektir." açıklamasıyla yaşanan rezaletin ve pervasızlığın takipçisi olacağını duyurmuştur. İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı bu rezaletin peşini asla bırakmamalıdır.
CHP’nin derdi asla çevre duyarlılığı değildir. Öyle bir duyarlılığı olsaydı terör örgütü PKK ormanlarımızı yaktığına dair listeler yayınlayıp, olayı üstlendiğinde bir tepki gösterirlerdi. PKK elebaşı Murat Karayılan isimli yaratık geçtiğimiz yıllarda teröristlere “2-3 genç bir araya gelerek eylem yapabilir. ‘Silahımız yoktur’ diyebilirler. Silahları çakmak ve kibrittir. Onlar da çakmak ve kibritle mücadele edebilir” talimatı verdiğinde Mahmut Tanal’ın bir tepkisini gören olmuş muydu? CHP, HD(P)KK’lı ortaklarına ne diyebilir ki? Ortakları orman yakar, Jandarma şehit eder, bunlar da Jandarma kovalıyor işte.
Akbelen Ormanı'ndaki ağaç kesimine yönelik köylülerin, çevrecilerin duyarlılığı, kaygıları, endişeleri haklıdır ama CHP, bu duyarlılığı sahiplenecek hiçbir samimiyet taşımamaktadır.
O yüzden samimi olanları ve olmayanları birbirinden ayırarak, samimi olanların endişesini ortadan kaldıracak muhataplıklar kurulmalıdır. Ağaç kesilir eğer ki yeniden yeşermezse orada nefes daralır. Kamu yararı bu yönden de gözetmelidir. Bu tutumla hareketle işte o zaman gösterilen sağduyu ortak noktamız olacaktır.