Bir tezgâh sinsi sinsi işliyor
İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti ve 3 adamı tahliye edilmiş ve hemen ardından tekrar yakalama kararı çıkarılmıştı. Ortadan kayboldukları için henüz yakalanamadılar. Adeta yer yarıldı içine girdiler.
Ama tartışmaları hala devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı’nın bir yazısıyla bu konu iyice alevlendi.
Fatih Altaylı yazısında tahliye kararı veren hâkimi kaynak göstererek siyasi baskıyla karar verildiğini açık açık yazdı.
Hakimin ifadesinde yer alan “İktidar partisinden eski milletvekili beni sürekli arayarak bu şahsın mutlaka tahliye edilmesi gerektiği yönünde telkinde ve baskıda bulundu. Devletin bu konuda bir duyarlılığı olduğunu belirtti.” cümlelerini vurguladıktan sonra, “Peki hakime baskı kuran milletvekili kim” diyeceksiniz. Oldukça bilindik bir isim. Hani her kabine değişikliği öncesi “Bu kez bakan olur” denilip de bir türlü olamayan bir milletvekili var ya… “ şeklinde bir yorum getirmişti. Bu yorumdan sonra herkes o kişinin Burhan Kuzu olabileceğini yazdı. Burhan Kuzu böyle bir olaya aracı olmadığını kesin bir dille yalanladı.
Ama Burhan Kuzu değilse kim sorusu sıcaklığını hala koruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uyuşturucuyu af eden bir iktidar olarak mı anılacağız?” sözünden bir gün önce İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti ve 3 adamının tahliye edilmiş olması ve sonrasında böyle bir tartışmanın başlaması hükümetin bu konudaki sorumluluğunu daha çok arttırmıştır. Sorulması gereken en acil soru; tahliye edilmesine aracılık eden neyin üzerini örtmek için böyle bir işe soyunmuştur?
Firari FETÖ’cü eski savcı Zekeriya Öz’ün gizli tanığı da olan, cinayetler ve uyuşturucu kaçakçılığı suçlamalarıyla soruşturulan ve Amerika Birleşik Devletleri konsolosluk görevlisi Metin Topuz’la irtibatlı olan İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’nin serbest kalması sıradan bir olay değildir.
Serbest bırakılması ve tekrar bulunamaması zaten planın bir parçası olarak görülmektedir.
Bu uyuşturucu baronu, FETÖ’cü eski savcı Zekeriya Öz’ün gizli tanığı olarak hangi kumpaslarda kullanılmıştır?
Bu uyuşturucu baronunun, Amerika Birleşik Devletleri konsolosluk görevlisi Metin Topuz’la irtibatı hangi konularda olmuştur? FETÖ ile mücadele sürecinde böyle bir tahliye nasıl gerçekleşmiştir?
“Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım” sözüyle başlayan Andımız’ın okullarda okutulmaması için büyük mücadele veren AKP medyası, bu konuyla ilgili niçin sessiz kalmaktadır?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uyuşturucuyu af eden bir iktidar olarak mı anılacağız?” sözünden bir gün önce gerçekleşen bu tahliye, aynı zamanda Erdoğan’ı boşluğa düşüren bir durum değil midir?
MHP’nin “şartlı indirim teklifinin” gündem olduğu günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a böyle bir cümleyi söyleterek “Yerel seçimler ittifakını bozduran” güç ile İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti ve 3 adamını tahliye ettiren gücün aynı olduğunu düşünüyorum. Her iki konuda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini zayıflattılar…
Aynı güçler “kürtlerden oy alamayız” diyerek Andımız konusunda da yanlış yaptırıyorlar. Oysa son seçimlerde Doğu ve Güneydoğu’da MHP’nin oyları bir hayli artmış ve buna şaşıranlar bile olmuştu. Türkiye’de milli mücadele verilirken Andımızla, Türklükle, Atatürk’le uğraşmak sadece bölücülerin ekmeğine yağ sürer. Bölücüler temizlendikçe kürt kökenli vatandaşlarımızın sırtından bir yük kalkmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunu anlaması lazımdır.
Bu ülkede etnik kökeni ne olursa olsun milli sembol ve değerlerle kimsenin meselesi yoktur. Sadece bu ülkede bölücülerin hesapları, planları vardır.
Andımız okutulurken bu ülke insanı ne kayıp etmişti ki, tekrar okununca bir zararı olsun?
Kaldı ki, o andın içinde yer alan “fazilet, erdem, yurt sevgisi, millete hizmet, Atatürk sevgisi”nin ne gibi zararlı bir yön çizme özelliği vardır?
15 Temmuz sonrası milli eylem ve söylemlerini takdir ettiğimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, pkk açılımı yapılan günlerdeki söylemlere götürmeye çalışan AKP içindeki güçlere dikkat etmek gerekiyor.
Ajan Papaz’ın serbest bırakılmasını “Bağımsız yargı kararı” olarak görenler, Andımız konusunda da “Bağımsız yargının kararı” deseler bu ülkede bu yaygaralar kopmayacak ve AKP-MHP arasında en azından yerel seçimlerde ayrışmanın önüne geçilecekti. Birileri ilmek ilmek kötülüğü dokuyor.
AKP içindeki bir unsur resmen CHP, HDP, İP ittifakının yerel seçimlerde galip çıkması için zemin çalışması yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sürekli boşluğa düşürüyorlar.
İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti ve 3 adamının tahliyesindeki tartışmaların geldiği noktaya bakarsanız bir örnek olarak onu da görebilirsiniz. “Uyuşturucuyu af eden bir iktidar olarak mı anılacağız?” sözüyle MHP’ye yapılan gönderme ittifakı yıpratmamış mıydı?
Karşılıklı sözler üzerinden “yerel seçimler için ittifak görüşmeleri” bitmemiş miydi? Şimdi AKP içinden birilerinin İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’nin tahliyesinden sorumlu tutulmasının izahını nasıl yapacağız? Sorular sorulara gebe… Ama cevapları can sıkıcı oluyor bazen…
Mail: [email protected]
Twitter: Yildiraycicek9
Instagram: yildiraycicek1944