PKK'lının eve dönüşü olacaktı o...
Sosyal medyada geçtiğimiz günlerde bir video dolaşıma girdi. Bir mahallede kalabalık arasından birisi, iki kişinin kolunda yürüyor ve daha sonra annesi yahut eşiyle kucaklaşıyor.
Sosyal medyada da bu manzara “32 yıldır hapiste olan bir Kürdün evine dönüşü. Bu devletten çok şey alacaklıyız biz çok…”, “Dile kolay 32 yıl sonra gelen özgürlük” şeklinde paylaşırken, her PKK’lıyı, her FETÖ’cüyü savunma adına, her konuya maydanoz olan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun kendi gibi yetiştirdiği oğlu Salih Gergerlioğlu da bu videoyu paylaşarak “Tam 32 yıl sonra gelen özgürlük ve kavuşma. 32 yıl... “yorumunda bulunmuş…
Sanırsın ki, evindeki aç kalan çocukları için ekmek çalarken yakalandı.
“Bir insan 32 yıl niye hapis yatar” diye araştırdım ve baktım ki PKK’lı olması bu ajitasyon için yeterli bilgi oldu. Cümlenin doğrusunu size diyelim “32 yıldır hapiste olan bir PKK’lının evine dönüşü.”
32 yıl sonra cezaevinden çıkan kişinin adı Fevzi Esen. Siirt'te 1991 yılında tutuklanarak Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından "Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” iddiasıyla müebbet hapis cezası verilmiş. 30 yıllık tutukluluğunun ardından tahliyesi “Tarafsız koğuşta kalmamak, örgütten tarafsız olduğuna dair irade göstermemek, aile üyeleri dışındaki kişilerle mektuplaşmak, başka cezaevlerinde bulunan siyasi tutuklular ile mektuplaşmak, örgüt ile bağının devam etmesi, mahkemeye çıkarılırken tek tip elbise giyme uygulamasını protesto etmek ve sessiz direnişte bulunmak, kendisine verilen hakları iyi niyetle kullanmaması, açlık grevine girmesi, ‘sakıncalı’ mektup, açlık grevi gibi gerekçelerden 5 kez disiplin cezası alması.” gibi sebeplerden ertelenmiş…
PKK’nın yayın organları, sol medya ve HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, tahliyesinin bu sebeplerden iki yıl gecikmesi konusunda sürekli bu kişiyi gündemde tutmuşlar.
Aldığı hapis cezasıyla sabit ki, kendisi terör örgütü PKK’nın bir mensubu yahut yöneticisi. Cezaevinde de terör örgütüne hizmet misyonunu sürdürdüğünden aldığı cezanın üzerine iki yıl daha hapis yatmış…
Sosyal medyada yayınlanan videosu üzerinden yorum yapanlara bakarsanız, kader mahkûmu ve Kürt olduğu için bu muameleye maruz kalan bir gariban. Oysa PKK’lı birisi insan olamaz ki, Kürt olsun… PKK’lı birini, Kürt kimliğiyle eşitlemek de ayrı bir alçaklıktır.
“32 yıldır hapiste olan bir Kürdün evine dönüşü.” şeklindeki kader mahkûmu hikâyeleri sadece terör örgütü PKK’ya alan açma propagandasıdır.
Ağızlarına bak! Sanki Kürt olduğu için 32 yıl hapis yattı. PKK’lı olma mikrobunu Kürt etnik kökene bulaştırma tezgâhı, terör örgütü PKK’nın kurulduğu günden bu yana devam ediyor. Kürtlerin büyük çoğunluğu Müslüman ama terör örgütü PKK’nın kuruluş felsefesi ateizm ve silahını günümüzün Haçlı Ordularının öncüsü Amerika’dan alıyor. Fındık kadar beyni olan bile bu manzarayı görür değil mi?
Herkesin soracağı iki soru var “Kürt kim? PKK kime hizmet ediyor?”
Zaten bu iki sorunun cevabı sağlıklı cevaplandığında anlaşılmayan bir şey kalmaz.
Ben sosyal medyada askerimizin ve polisimizin öldürdüğü PKK’lı teröristlerin sarı torbalar içindeki ve dışındaki leş fotoğraflarını “Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur” şeklinde sık sık paylaşan birisiyim. Yine bir gün böyle bir paylaşım sonrası popüler bir gazeteci özelden “PKK’lı olmayan Kürtleri kaçırıyorsun” mesajını atarak fotoğrafları kaldırmamı istemişti.
Oysa meselenin özü, Kürt olmak değil ki… Meselenin özü, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen, bu uğurda askerlerimizi, polislerimizi şehit eden, masum insanları öldüren emperyalizm tasmalı bir terör örgütünün karşımızda olmasıdır. Bu terör örgütü Türk-Kürt demeden herkesi öldürürken, öldürülen PKK’lı terörist üzerinden Kürt kimliği mi oluşturacağız?
Hatırlıyorsunuz değil mi? O daha beşikte iken kurşunlanmış bir bebek vardı. Sembol olmuş o fotoğraftaki çocuk PKK’lı teröristler tarafından öldürülmüş, Kürt kökenli bir bebekti… Sadece o değil, beşikte, kundakta öldürülmüş nice bebek var öyle… Meselenin özü Kürt olsaydı, beşikteki bebeğe kadar katliam yaparlar mıydı?
Emperyalizmin avcı köpekliği yapmanın adı Kürtlük-Kürtçülük değildir.
Eğer askerimizi, polisimizi şehit eden, onlara kurşun atan, masum insanları öldüren bir Türk ise onun cezası yüz katı olmalıdır. PKK’lı olan bir Kürt kökenli varsa onu elli parçaya, PKK’lı olan bir Türk varsa onu yüz parçaya bölsünler. Meselenin etnik köken mevzusu olmadığını anladınız değil mi? Ben Türk olarak, böyle bir Türk varsa, en ağır bir şekilde cezalandırılmasından asla rahatsızlık duymam. Rahatsızlık duyan da Türk olamaz.
Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye çalışmak için terörist olacaksın, askerimize, polisimize kurşun atacak, onları şehit edeceksin, kundaktaki bebeğe kadar öldüreceksin ve biz bunu yapanın etnik kökeni ne olursa olsun cezasını çekmesine karşı çıkacağız, engel olacağız öyle mi?
Kökeni Türk-Kürt-Laz-Çerkez kim varsa akıbeti leş olmasında asla bir mahsur yoktur.
Amerika’dan silah alarak, emperyalizm projelerinin köpekliğini yapanlar, Türk’ün-Kürt’ün kılına dokunuyorsa bunun bedelini en ağır şekilde ödemelidir.
O yüzden PKK=Kürt, Kürt=PKK denklemi kuran alçaklığı kim yapıyorsa bırakmalıdır. “32 yıldır hapiste olan bir Kürdün evine dönüşü.” propagandası da böyle bir alçaklığın ürünüdür.
Sözde Kürdistan kurmak için terör örgütü üyeliğinden hapise giren kişi, cezasını çekip çıkmıştır. Yarın, uslanmayıp dağa çıkıp eline silah alırsa PKK’lı leş olarak sarı torbaya girecektir. Bu akıbet, kimi şaşırtır?
Türk devleti alacaklısını da borçlusunu da çok iyi bilir. Türk devletini bölmeye çalışırken cezaevine giren PKK’lılar çıktığında nasıl alacaklı oluyor? Kundaktaki bebeği dahi, toprak istemek için öldüren bölücüler, alsa alsa bu devletten sarı torba akıbetini alacaktır. Son yılların en çok üretilen ürününün sarı torba olduğunu herkes görüyor değil mi?