CHP’nin hal-i pür- melali
Ekrem İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanı olma iddiasını geçtiğimiz gün düzenlediği basın toplantısıyla kapatması sonrası, Kemal Kılıçdaroğlu biraz nefes almıştır. Çünkü karşısında “Değişim” türküsünü en çok çığıran oydu. Delege yapısını aşamayacağını gören ve örgütlerden beklediği desteği alamayan Ekrem İmamoğlu pes ettiği gibi, onun gibi CHP’de “Değişim” düşünenlerin de bu sebepten yerel seçim öncesi Genel Başkanlık yarışına girmeyeceği anlaşılıyor.
CHP’de zihniyet problemi vardır. Daha doğrusu CHP’yi kurucu ayarlarından nasıl daha çok uzaklaştırırız yarışında olan bir zihniyetin varlığı problemdir. Kemal Kılıçdaroğlu kadar Atatürk’ün mirasına zarar veren bir CHP Genel Başkanı olmamıştı. Ama emin olun Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı olsa Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile ararız yani. Düşünün, bu kadar vahim bir hal CHP’nin bünyesini sarmış durumdadır.
Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlere kadar koltuğunda rahat oturacak gözükmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturması, CHP’lilerin motivasyonunu düşürecek düşürmesine ama görünen manzara budur. Aykırı sesler çıkacak. CHP’nin yazar, yorumcu, sanatçı tayfası Kılıçdaroğlu’nu aşağılamayı, onu istifaya davet etmeyi aralıksız sürdürüyor ama bu atmosferi değiştireceklerini sanmıyorum.
Seçimlerden sonra CHP içinde “Değişim” adına en çok konuşan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan idi. Bu uğurda Bolu’dan Ankara’ya yürüyüş dahi düzenlemişti. Bol bol televizyon programlarına konuk oldu, gazetelere röportaj verdi. Ayarı yüksek dereceden kaçırınca CHP’den ihraç oldu. Ekrem İmamoğlu, kendi için çalışıyordu. Tanju Özcan da Ekrem İmamoğlu için çalışıyordu. Sonuçta ikisi de CHP içindeki hedeflerinde kaybeden oldu. Yerel seçimlerde de biri İstanbul’u, diğeri Bolu Belediye Başkanlığını kaybedecek. İstanbul’da Cumhur ittifakı, Bolu’da da MHP seçimleri kazanacak gözüküyor.
Ekrem İmamoğlu terbiye edilmiş bir halde Kemal Kılıçdaroğlu tarafından İBB adayı yapılıp yapılmayacağını bekleyecek. Tanju Özcan’ın ise bundan sonra tek gündemi Kemal Kılıçdaroğlu olacaktır.
Tanju Özcan geçtiğimiz günlerde "Bunu ilk kez söylüyorum. Kılıçdaroğlu'nun içinde Atatürk'e karşı Dersim Harekatı'ndan dolayı kin var. Yıllar geçtikten sonra daha iyi anlıyorum” diyerek eleştiri dozajını artırdı. Tanju Özcan’ın bu tespiti bizim yıllardır yazılarımızda yaptığımız tespitlerdir. Biz şaşırmadık. Kemal Kılıçdaroğlu’nu iyi bilen, tanıyan kimse de zaten şaşırmamıştır.
Seçimlerden önce sık sık hatırlattığım Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun 2011 yılında Habertürk'ten Amberin Zaman'la yaptığı röportajdaki şu sözleri vardı.
-Dersim'in çok acı bir tarihi var. Öyle. Büyüklerimiz hep anlatırdı.
-Kemal Bey'in babası, 1938'den sonra sürgün edilmiş. Evet. Halası aileden 40 kişiyle birlikte götürülmüş. Derin izler bırakıyor tabii. Öfkeleniyorsunuz.
-Öldürüldüler mi? Evet. (Gözleri doluyor)
2022 yılında yazdığım bir yazıda da bu konuyu “Çatışmaktan, kavgadan bahseden bunu da çeşitli kılıflara sokan Kemal Kılıçdaroğlu tarihte atalarının yaptığı gibi günümüzde de bir Dersim isyanı peşinde midir? Öfkeleri, hala intikamlarını alamamaktan mı kaynaklanıyor?
“Yolumdan çekilin” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yolundan çekilseler onun gideceği yol hangi yoldur?
Tüm terör örgütleriyle bağ kurduğuna göre, cezaevindeki PKK’lı, FETÖ’cü teröristleri affedeceğini söylediğine göre Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma yolu mu bu?” şeklinde yorumlamıştım.
Daha düne kadar CHP’de olan Tanju Özcan’ın, bugün dediğini bir yıl önce ve ondan önceki yıllarda devamlı yazdım. Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile yaptığı iş birliği, Dersim isyanına katılan vatan hainlerini Atatürk’ün partisi CHP’de ananların gün geçtikçe çoğalması, Tunceli dağlarına Türk askerinin yazdığı “Ne Mutlu Türküm diyene” sözünden rahatsızlığını ifade etmesi bile tespitlerimizi haklı çıkaran özettir.
Tanju Özcan bizi geriden takip etse de bugün söylediklerinde haklıdır.
CHP’nin hal-i pür- melali bu şekildedir. Kurucu ayarlarına dönüşü şimdilik mümkün gözükmüyor. Ama umudumuzu kesmememiz lazımdır.