İtibar cellatları…
Doğru habere, objektif yoruma, güvenilir bilgiye ulaşmanın neredeyse imkansız olduğu bir çağda yaşıyoruz.
Neyin gerçek, neyin yalan olduğuna erişim büyük emek istiyor.
Çoğumuz çaba göstermek yerine hazıra konmayı tercih ediyoruz.
İşte bu halimizi bilen itibar cellatları ellerine geçirdiği her fırsatı değerlendiriyor, gazete köşeleri, televizyon ekranları, meclis kürsüleri ve sosyal medya mecralarından yalan rüzgarı estiriyor.
***
Teyide muhtaç bilgiler hiç araştırma yapılmadan dolaşıma sokuluyor.
Farkında mısınız, kimse kaynak göstermiyor.
Ulaştığı bilginin adresini vermiyor.
Çamur at, izi kalsın çarkını tam hız döndürmekle meşgul olunuyor.
***
Kimi siyasetçi, kimi gazeteci…
Kimi hukukçu, kimi akademisyen…
Kimi eski asker, kimi eski polis…
154 kişi el ele vermiş uzun süredir bir cinayet davası üzerinden Milliyetçi-Ülkücü Hareketi karalamak için gayret sarf ediyor.
***
İddiasını ispata davet edilen derhal hedef gösterilme limanına sığınıyor.
İftirası yüzüne vurulan fişleniyoruz diyor, tehdit ediliyoruz diye avazı çıktığı kadar bağırıyor.
Dikkat edin…
Hiçbiri dolaşıma soktuğu ifadelerin gerçek olduğunu ispatlama gayretine girmiyor.
***
Çünkü ağızlarından çıkanların yalan olduğunu en iyi onlar biliyor.
E haliyle içerisinde bulundukları çelişkiler yumağı durum hiç umurlarında olmuyor.
İşlerine ne geliyorsa o işleniyor.
Dün saçtıkları yalanlara herkesin inandığını zannedenler, bugün sergiledikleri mağduriyet rolünün üstlendikleri itibar celladı misyonunu gizlediğini sanıyor.
***
Oysa bu itibar cellatlarının büyük bir ustalıkla sergilediği yalan tiyatrosunda FETÖ fabrikasında üretilen algı mermilerinin namluya sürülüp tetiğe basıldığını cümle alem biliyor.
Artık o mermiler bumerang gibi dönüp dolaşıp kendilerini vuruyor.
Yalanlar ve iftiralarla hedefe konularak itibarsızlık çukuruna itilmek istenen Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in yerine itibar cellatlarının bizzat kendisi o çukura düşüyor.
Türk milletinin olanı biten her şeyi vicdan defterine not ettiğini unutanlar gerçeklerle yüzleşiyor.