Barış umudu köreliyor
İsrail, 7 Ekim 2023’ten beri Filistin’de soykırım sürdürürken diğer yandan da her türlü barış fırsatını ortadan kaldırmak için saldırılar ve suikastlar düzenlemeye devam etmektedir.
Geçen Ramazan Bayramı’nın birinci günü Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin üç oğlu ve dört torunu İsrail’in düzenlediği saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Geçtiğimiz Çarşamba günü ise İsmail Haniye İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğramış ve hayatını kaybetmiştir. Haniye’nin uğradığı suikast Ortadoğu’nun içerisinde bulunduğu kaosu daha da derinleştirecek bir dönemin başlangıcı olmuştur.
Bilindiği üzere 22-23 Haziran’da aralarında Fetih, Hamas, İslami Cihat, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Filistin Kurtuluş Demokratik Cephesi'nin bulunduğu 14 Filistinli grup Çin’de bir araya gelmiş ve birleşme adına bir bildiri yayınlamışlardı. Akabinde ise İsrail Başbakanı ABD kongresinde konuşmuştu. Haniye suikastı ise bu gelişmelerin ardından gerçekleşti. İsrail, saldırıları sadece Haniye suikastı ile de sınırlı değildir. İsrail savaş uçakları, son 48 saat içerisinde Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’i de bombalamıştır.
Ortadoğu’daki çatışma alanları giderek yayılmaya başlamış, şartlar kızışmaya devam etmektedir. Barış için gösterilen çabalar engellenmeye çalışılmakta, İsrail ve perde arkasında işbirliği yürüten taraflar barış umudunun körelmesini arzu etmekte ve bu yönde politikalarını sürdürmektedirler. Bu sebepten Haniye suikastını gerçekleştirenler kadar destek veren, istihbarat sağlayan, alan yaratanlar iyi araştırılmalı ve açığa çıkarılmalıdır.
19 Temmuz 2024 tarihli “Suikastlar Çağı” başlıklı yazımda yayılan gerginliğin üçüncü dünya savaşı ve nükleer tehditleri gündeme getirdiğini ve bu şartlar altında yaşanan suikast girişimlerinin hesaplaşmaların hedefinde liderlerin olabileceği konusunu akıllara getirdiğini ifade etmiştim. Bu çerçeveden değerlendirildiğinde Haniye suikastı hem bu durumun hem de İsrail terörünün son örneği olmuştur. Yaşanan bu menfur saldırının çok boyutlu yansımaları ve operasyonel yankılarının olması kaçınılmazdır. Haniye suikastı sonrası İran Dini Lideri Ali Hamaney’in İsrail'e direkt saldırı emri verdiği aktarılmıştır. İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Amir Saeid İravani ise “Uygun gördüğümüz zaman ve şekilde cevap vereceğiz.” açıklamasında bulunmuştur. Buna ek olarak İranlı yetkililerden de benzer açıklamalar gelmiştir. Her ne kadar açıklamalar sert olsa da İsrail ve İran’ın Ortadoğu’da birbirine muhtaç iki devlet olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Zira geride bıraktığımız Nisan ayında İsrail’in İran Büyükelçiliğine saldırmasıyla gerginlik yükselmiş ve iki taraf savaş tiyatrosu oynamışlardı. Oyunun sonunda her iki taraf da farklı kazanımlar elde etmişti.
Bu sebeptendir ki Haniye suikastının İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABD Kongresindeki konuşmasından sonra İran’ın başkenti Tahran’da gerçekleşmiş olması; tesadüfi değil, aksine bazı çevrelerin yeni krizler ve gerilimlerle oluşturmak istedikleri gündemin bir tezahürü olarak karşımızda durmaktadır.