Vatan ve millet bekası

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Vatan ve millet bekası

Vatan, sözlükte "yerleşmek, bir yeri yurt edinmek", edebî metinlerde “kişinin doğduğu, yerleştiği, barındığı ve yaşadığı yer” anlamında kullanılır. Yaygın olarak kullanıldığı anlam ise, bir devletin egemenliği altındaki kara sınırları içerisinde milletin bağımsız olarak üzerinde yaşadığı ve kültürünü oluşturduğu kara parçasıdır. 

Türk milleti için her bir karışı şehit kanıyla sulanmış vatanın ayrı bir önemi vardır. Devletini, vatanını, bayrağını seven, şan ve şerefle koruyan Türk milleti tarih boyunca vatanını her zaman kutsal saymış, savaşlar yapmış, canlar feda etmiştir. 

Şair Mithat Cemal Kuntay’ın dediği gibi: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Vatanın iç ve dış tehditlere karşı korunması, varlığının kalıcı olması her devlet için bir “beka meselesi”dir. Bu kullanım biçimi Türk kültürü içerisinde ''devlet ebed müddet'' şeklinde kullanılmaktadır. Üç tarafı denizlerle dört tarafı hainlerle sarılı cennet vatanımız için “beka sözcüğü”, milliyetçi siyasilerin ve vatanseverlerin dilinden hiç düşürmediği bir sözcük haline gelmiştir.

Bu bağlamda son dönemde Türkiye’nin yaşamış olduğu önemli olaylar ve bu olaylara karşı gösterilen milli hassasiyetler dilde yeni kavramların ortaya çıkmasını sağladı. Önceleri kişinin doğup büyüdüğü, kendini ait hissettiği, kişiye güven ve huzur hissi veren, kültürel kimliğini temsil eden memleket için “ana vatan” kavramı kullanırken, son zamanlarda hava sahası için “gök vatan” ve deniz alanı için ise “mavi vatan” kavramlarının kullanılmaya başlanıldığını görüyoruz. Çünkü içinde bulunduğumuz coğrafya her anlamda bizi kendimizi yenileyerek ayakta kalmaya zorlamaktadır.

Burada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir husus daha var: Vatan toprağını korumak ne kadar beka meselesi ise vatan evladını korumak da o kadar beka meselesidir. Başka milletler için birçok şey söylenebilir ancak Türkler için “Vatansız millet, milletsiz vatan olmaz”dan başka cümle yoktur.

Bu toprakları bize vatan kılan Türkiye Cumhuriyetinin kahramanlarından ve kurucusu önder Mustafa Kemal Atatürk’e göre, “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar.” Yani vatanın bekası milletin bekası ile mümkündür.

Bilge Lider Devlet Bahçeli: “Millet ebed müddet, devlet ebed müddet asırlarca milli vicdanları mühürlemiş kutlu bir yemindir. Kimse heveslenmesin bundan da dönüş yoktur.” diyerek Anayasamızın “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” değiştirilemez hükmünün her zaman önemini vurgulamıştır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Her milletin devlet mefhumuna bakışı farklıdır ancak Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet yoktur.” diyerek yaşadığımız topraklar için “vatan ve millet bekası” vurgusu yapmıştır. Son konuşmasında "Biz bu coğrafyanın sadece sakinleri değiliz aynı zamanda sahipleriyiz. Bin yıldır buradayız. Bu topraklardayız, inşallah daha nice asırlar boyunca yine burada olacağız." diyerek vatan toprağının milletiyle et ve kemiğe büründüğünü dünyaya haykırmıştır.

Bir karış toprağımıza kimsenin göz dikmesine müsaade edilmediği gibi bir insanımızın da fiziken ve ruhen kaybına asla müsaade edilmemelidir. Aklı çelinmiş, ruhu kirletilmiş her bir vatandaşımız milletin bekası için tekrar kazanılmalı, özüne döndürülmelidir. 

Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılında iç ve dış tehditlere rağmen hiçbir zaman Türk insanı olarak kimsenin kulu kölesi olmadıysak, başımız dik, alnımız ak, onurlu ve gururluysak bunu “vatan ve millet bekamızı” korumamıza borçluyuz.

Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye "Cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlıyken itibarını kaybedene acıması" öğüdünü verdiği gibi, “vatan ve millet bekamızı hafife alanlara, görmezden gelenlere acımak” bizim öğüdümüz ve “onlara doğru yolu göstermek” bizim bilgeliğimiz olsun. 

 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 6 gün önce
Akıllardan çıkmaması gereken bir konuda farkındalık oluşturan yazınızdan ötürü tekrar kalemine sağlık hocam
BEĞENME
0
CEVAPLA