Suriye ve Irak’ta PKK ile mücadele önemli yapı taşları
14 Mart 2024 tarihinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın katılımıyla Irak’ın başkenti Bağdat’ta Türkiye-Irak “Güvenlik Mekanizması Görüşmesi” düzenlenmişti. Zirvenin en dikkat çekici sonucu ise PKK’nın yasaklı örgüt ilan edilerek PKK ile ortak mücadele konusunda mutabık kalınması olmuştu. Akabinde 22 Nisan 2024 tarihinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Irak’a stratejik bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Gerçekleşen karşılıklı ziyaretler, heyetler arası görüşmeler ve nitekim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretleri Türkiye-Irak ilişkilerinin somut adımlarla ilerlediğini açıkça göstermiştir. Değişen ve dönüşen küresel şartlar yeni sınamalarla beraber yeni zorunluluklar ve imkanları da beraberinde getirmiştir. Bu şartlar altında ise ekonomik koridor projeleri hız kazanmıştır. Irak ile Türkiye’nin kararlılıkla yürüttüğü “Kalkınma Yolu” projesi ise Orta Doğu’daki sadece ekonomik anlamda kısıtlı olamamakla beraber güvenlik anlamında da olumlu yansımaları oluşturabilecek potansiyeli ile öne çıkmaktadır.
Hepimizin malumu olarak PKK terör örgütü Türkiye’nin milli güvenliğini doğrudan hedef alırken, diğer yandan da Orta Doğu’daki huzursuzluğu körükleyenlerin başını çekmektedir. Böylesi koşullar altında 14 Mart’ta alınan kararların akabinde Irak Yüksek Yargı Konseyi’nin terör örgütü PKK ile ilişkili siyasi partileri kapatma kararını alması müspet bir gelişme olmuştur. Irak ile ilişkilerin ivme kazandığı ve bu ilişkilerin seyrinin daha da ilerleyerek bölgesel ve küresel anlamda olumlu yansımaları olacak “Kalkınma Yolu” projesinin hayata geçebilmesi adına terör örgütlerinin faaliyetlerinin bitirilmesi, Irak’ın da bu zemini hazırlaması elzem bir durumdur. Irak Yüksek Yargı Konseyi’nin aldığı karar bu anlamda Irak’ın kararlı olduğunu da ifade edebilmektedir.
Diğer yandan önemli bir gelişme ise Suriye’de yaşanmaktadır. 2023 yılının 27 Ağustos-13 Eylül tarihleri arasında Deyrizor’da Arap aşiretleri ABD destekli ve yine ABD’nin saha partneri olan terör örgütü PKK/YPG’ye karşı gösterdikleri mücadele ile bölgedeki 33 köyü terör unsurlarının elinden almıştı. Daha sonra 2024 yılının Ocak ayında da pek çok çatışmalar yaşanmıştı. Geride bıraktığımız gün ise Arap aşiretleri ve Suriye rejimi destekli unsurlar PKK/YPG’nin ana çatısı olan SDG’ye karşı saldırılara başlamıştır. Türkiye ile Suriye ilişkilerinin normalleşebilmesi adına PKK/YPG ile mücadele en önemli gündem maddesi olurken Arap Aşiretlerinin terör örgütüne karşı başlattığı saldırılara rejim güçlerinin de destek vermesi olumlu bir gelişme olmuştur.
İsrail’in 7 Ekim 2023’ten beri Gazze’ye yönelik saldırı ve katliamları hız kesmeden devam ederken, hem terör örgütlerinin faaliyetleri hem de bölge dışı aktörlerin yürüttüğü çarpık anlayışla beraber Orta Doğu’da huzur kalmamıştır. Orta Doğu’nun huzuru, insanlığın huzuru demektir. Huzurun kalıcı olarak sağlanabilmesi adına İsrail’in vahşet dolu eylemlerinin son bulması ve 1967 şartlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin derhal kurulması olmazsa olmaz bir durum iken terör örgütlerinin de bölgedeki varlığının yok edilmesi de oldukça önemli bir konudur.
Bu anlamda Suriye ve Irak’ta terör örgütlerinin varlık ve faaliyetlerinin son bulması adına atılan adımlar Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 5 Ağustos 2024 tarihli yazılı basın açıklamasında ifade buyurdukları “Kudüs Paktı”na giden yolun yapı taşlarını oluşturmaktadır.